Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı İsmail Cengiz ile Türk Dünyasının Güncel Sorunları Söyleşileri

YAZAR ROPÖRTAJ

Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı İsmail Cengiz ile Türk Dünyasının Güncel Sorunları Hakkında Söyleşimizi Devam ettiriyoruz.  

Sohbetimizin üçüncü bölümünde Suriye ve Irak Türkmenlerinin sorunlarına değindik.

İran, Irak ve Suriye’de Yaşayan

YÖRÜK VE TÜRKMENLER

ANADOLU’NUN SİGORTASIDIR

TÜRKMENLERİN TEK UMUDU ANKARA

 Soru : Doğu Türkistan’dan başladığımız sohbete, İran, Irak ve Suriye’deki soydaşlarımızın durumları ile devam edelim. Önce İran ile başlayalım isterseniz. Güney Azerbaycan’da Türklerin durumu nasıl?

Cevap :

İran’da sadece Azerbaycan Türkleri değil, Kaşgay Türkleri ile Sahra Türkmenleri de bulunuyor. Sayısal olarak İran’ın yarısının Türklerden oluştuğunu söylersek abartmış olmayız. İran’da 40 ila 45 milyon arasında Türk nüfusundan söz ediliyor. Sadece “Traktör Takımı” ve taraftarları, İran’da milli değerlerine bağlı dinamik bir Türk nüfusunun yaşadığının en önemli belirtisidir. İran rejiminden kaynaklanan siyasal Şiilik ile Türkleri sindirme politikasına rağmen Güney Azerbaycan’ın başkenti Tebriz’de Türklük ruhunun izlerini her alanda her yerde görmek mümkün. Aynı şekilde Güney Azerbaycan bölgesinin dışında Türklerin yaşadığı bölgelerde demografik yapıyı değiştirme siyasetine rağmen, Kaşgaylılar ve Türkmenler de milli kültürel ritüellerini her alanda yaşayarak milli direnişlerini sürdürüyorlar.

Özetle İran’da Türk milli şuurunun dimdik ayakta olduğunu söyleyebiliriz. Asırlardır sürekli rekabet içinde olduğumuz İran ile zaman zaman sıkıntılar yaşıyor olsak da, bu ülkede yaşayan milyonlarca Azerbaycan Türkü, Kaşkaylar ve Sahra Türkmenleri her zaman bizim garantimiz olarak Türk dünyası ile aramızda ister-istemez köprü rolü oynama vazifesini ifa edecektir.

TÜRKMEN AKINCILAR BİRLİĞİ KURULMALI

Soru : İran’dan Irak’a geçtiğimizde bu ülkede de 3 milyon civarında Türkmenin yaşadığı biliniyor. Irak denince akla 1959 Kerkük katliamı, Kürtlerin Kerkük’ü yağmalama girişimi akla geliyor. Günümüzdeki durum nedir? Ankara’nın Türkmenlere yeterli destek vermeği söyleniyor.

Cevap :Telafer’den Mendeli’ye uzanan Türkmeneli coğrafyasında yaşayan 3 milyonun üzerindeki Türkmenin, –Barzani ve Talabani’nin Peşmergelerine verilen dış destekle mukayese ettiğimizde– yeterli destek aldığını söylemiz mümkün değil. Bölgedeki Peşmerge güçlerine ve PKK terör mensuplarına dış ülkelerden yapılan yardımların onda birini soydaşlarımıza yapmış olsaydık, bölge Türkmenlerine silah, cephane temini için el altından destek verilmiş olsaydı, bugün PKK teröründen, Peşmerge tehdidinden söz etmemiz mümkün değildi. Irak’taki soydaşlarımızla ilgilenmek hem milli bir borcumuz hem de sınırlarımızın güvenliği için şarttır.

TELAFER, KERKÜK, ANADOLU’NUN UZANTISIDIR

Misak-ı milli sınırları içindeki Türkmeneli Bölgesi’nin milli dinamikleri dikkate alınarak, kalıcı bir Türkmen Milli Siyaseti tespit edilmelidir. 2000’li yıllarda var olan “Türkmen Akıncılar Birliği”nin yeniden kurulması için her türlü destek verilmelidir. Türkmen kenti Telafer’in yeniden yapılandırılarak, Türkmenlerin evlerine dönüşleri için gerekli diplomatik girişimlerde bulunulmalı ve il statüsünün verilmesi için baskı uygulanmalıdır. Tarihi “Kerkük Kalesi”nin restorasyonu için TİKA aracılığı ile girişimde bulunulmalıdır. Irak Türkmen Cephesi’nin Türkmen halkının arzusu doğrultusunda, Türkiye’nin iç siyasetinden uzak tutularak yeniden yapılandırılmasına destek verilmelidir. “Haşdi Şabi” içindeki Türkmen asıllı askerlerin “Türkmen Akıncılar Birliği” içerisinde örgütlenmeleri sağlanmalıdır. Hastane, matbaa ve eğitim konularında Türkmeneli İşbirliği Vakfı’nın sağladığı maddi desteğe katkı sunulmalıdır. En önemlisi Iraklı Türkmen gençlerin Irak’a geri dönmek şartıyla Türkiye’de üniversitelerde eğitim görmelerine öncelik ve kolaylık sağlanmalı, gerekirse sayı sınırlandırılması kaldırılmalıdır.

SURİYE TÜRKMENLERİNİN TEK UMUDU : ANKARA

Soru : Suriye Türkmenlerinin durumları nasıl? Ülkemize sığınan Türkmenlerin vatandaşlık ve ikamet sorunları nasıl? Bölgenin günümüzdeki durumunu özetler misiniz?

Cevap : Suriye sınırının hemen öte yakasında, Lazkiye ve Halep civarında 3 milyonun üzerinde Türkmen yaşamaktadır. Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de Türkmenler sürekli baskı altında tutulmuşlar ve Ankara’nın desteğinden uzak şekilde milli varlıklarını koruma mücadelesi vermişlerdir. Suriye iç savaşı sonrası günümüzde de Suriye Türkmenlerine yeterli, kalıcı desteğin verilmediğini düşünüyorum. Güneydoğu Anadolu’nun sigortası konumundaki soydaşlarımızın sorunlarına çözüm bulunması noktasında elbette yapılan hizmetler olmakla birlikte, verilen destek asla yeterli değil. Irak’ta olduğu gibi burada da Türkmenlerden oluşan “Türkmen Güvenlik Birliği”nin oluşturulması sağlanabilirdi. Böyle bir silahlı örgütlenme olsaydı, bugün Suriye’de PYK-PJK tehdidinden söz etmek mümkün olur muydu? Elbette olmazdı.

ÇOBANBEY’DE GÜMRÜK SINIR KAPISI AÇILMALI

Ülkemize sığınan Türkmenlerin ikamet sorunları peyderpey halledilmekte. Ancak bu ikamet meselesine kalıcı çözüm getirilmeli; Suriye, Irak, Afganistan’dan gelen Türkmenlere tıpkı “Green Card” benzeri çalışma iznini de içeren “Turkuaz Kart” verilmelidir. Soydaşlarımıza vatandaşlık verilmesi konusunda ise yeterli ilerlemenin sağlanmadığı görülüyor. Güvenlik soruşturmaları tamamlanan Soydaşlarımızın –Suriye vatandaşlığını kaybetmeden– alacakları Türk vatandaşlığı, onların yaşam garantileri olacaktır. Suriye Türkmen siyasetinin bölgede güçlü ve etkin olabilmesi için sürekli finansal desteğin sağlayabilecek bir Türkmen ekonomisinin oluşturulması gerekmektedir. Bunun için Çobanbey’de sınır kapısı açılmalı, bölgede “ayakkabı fabrikası” kurulmalı, tarımsal teşvikler verilmelidir. Eğitime önem verilmeli, Türkmenlerin yoğun yaşadığı bölgelerde “Mesleki Liseler” kurulmalıdır. Suriyeli Türkmen gençlerin Türkiye’de üniversitelerde öğrenim görmesine kolaylıklar sağlanmalıdır.

SÜLEYMAN ŞAH’IN TÜRBESİ VATAN PARÇASINA TAŞINMALI

İŞİD ve PJK tehdidine boyun eğerek, ülkemize taşımak zorunda olduğumuz Süleyman Şah’ın naaşı Suriye toprakları içinde yer alan vatan parçamız üzerindeki Süleyman Şah Türbesi’ne tekrar taşınmalıdır. Uluslararası anlaşmalar gereği Türkiye’ye ait vatan parçası üzerinde ay yıldızlı Türk bayrağı dalgalandırılmalıdır.

KIZILELMAMIZ TÜRKMENELİ ÖZERK DEVLETİDİR

Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan Suriye’deki Türkmenlerin tek umudu “Ankara”dır. Suriye’de iç bölgelerde yaşayan Türkmenlerin anayasal ve insani haklarının güvence altına alınması konusunda “Ankara”, Esad rejimi nezdinde diplomatik girişimde bulunmalıdır.

Bizden bir yer olan Suriye ve oranın asli unsurları Türkmenlerle, Suriye’deki medeniyetimizle yeniden köklü bir bağlantının temellerini atacak milli politikalar, stratejiler üretilmelidir.

Irak ve Suriye’deki Türkmenlerin ortak siyaset yürütecekleri Türkmeneli Danışma Meclisi kurulmalı, Türkmeneli Özerk Bölgesi vurgusu sürekli canlı tutulmalıdır. Türkmeneli Özerk Devleti bizim Kızılelmamızdır.

 TÜRKİYE OLMAZSA HALİMİZ PERİŞAN

Türkmenlerin Irak kabinesinde olması çok önemli. Bağdat’ta bunun için mücadelemiz hala devam ediyor. Bu konuda bazı Şii partilerin baskısı var. Türkmen bakan, bizim milletvekillerimizin ortaklaşa Başbakan’a sunduğu listeden seçilmeli. Bu liste dışından kabul etmiyoruz. Şiiler, Sünniler ve Kürtler için nasıl onların istedikleri kişiler getirildiyse Türkmenlerinki de bu şekilde olur.

Kerkük’teki sıkıntılar çözülünceye kadar kentin güvenliğini sağlayacak Kerkük Savunma Gücü oluşturulsun. Bunda da etnik gruplar ortak olsun. Ancak savunma gücü sadece geçmişi olan Kerküklülerden oluşturulmalıdır. Diğer bütün resmi daireler de aynı şekilde müdürü ve yardımcısı ona göre atanmalı. Valilik de seçim sonrası da dönüşümlü olmalıdır.

Türkiye’den başka Türkmenlere yardım eden yok. Türkiye olmasa, orada halimiz çok perişan olur. Türkiye’ye minnettarız.

SURİYE TOPRAKLARI, BABAEVİ’NİN PARÇASIDIR

Suriye’de coğrafyasında bin yıldan fazla bir süredir varlık gösteren Türkmenler, son yüzyıl içerisinde bölgeye hükmeden güçlerini izlediği sistematik ve kapsamlı politik yüzünde ülke siyasetinden ve dünya gündeminden tecrit edilmişlerdir. Türk askerinin çekilmesini ön gören Mondros Mütarekesi ile birlikte İngiltere ve Fransa işgaline uğrayan Suriye coğrafyası, Türkmenler için acılı yılların başlangıcı olmuştur. İşgal esnasında eski devletinin bakiyesi ve yeni Türk cumhuriyetin uzantısı olarak telakki edilen Türkmenler, katı bir suretle güç merkezlerinden ve ülke yönetiminden uzak tutulmuş, mevcut olanlar ise tasfiye edilmiştir.

İktidara gelen rejimler tarafından sürekli dışlanan ve tehdit unsuru olarak algılanan Türkmenler, Suriye hükümetler ile Türkiye arasında bir pazarlık ve şantaj unsuru olmuştur. Bu zor şartlar altında örgütlenme ve siyasallaşma şansı bulamayan Türkmenler, 2011 yılında kuzey Afrika’da patlak veren ve Suriye’de de yayılan olaylar ile birlikte siyasallaşma ve kendinden bahsettirme fırsatı yakalamış ancak bu yüz yıllık fırsatı, gerek kendilerinden kaynaklı sebeplerden gerekse çevre aktörlerden kaynaklı etkenler yüzünden kaçırma riski ile karşı karşıya kalmışlardır.

Bin yıldır Türk medeniyetinin taşıyıcı kolon görevini yürüten Suriye coğrafyası, gündemimizden, dünyamızdan ve hayalimizden uzak kalması, kabul görülecek bir durum değildir. Cenap Şahabettin’in Suriye’ye yapmış bir gezi mektubunda dediği gibi “Siz burada şüphesiz yabancı değildiniz ve şüphesiz kendi evinizde de değildiniz; buraya ayak bastığınız zaman diyar-i ecnebiyeye henüz girmemiş, fakat babanız memleketinden sanki çıkmamış olurdunuz”. Evet, Suriye kendi baba evinizin bir parçasıdır. Ancak son asırda yaşanan kopukluklara bir takım yabancılaşmaya neden olmuştur. Artık kalıcı yeni milli politikalar üretilmelidir.

TÜRKMENLER ÖNCE KENDİ EVİNİ DÜZENLEMELİ

Hem Türkiye’de hem Irak’ta faaliyet gösteren Vakfımız, Corona sürecinde düzenlediği kampanya ile ihtiyaç sahibi 7 bin Türkmen aileye yardım ulaştırmaktadır. Doktorların ve sağlık personelinin maske ve hijyen ihtiyaçlarını karşıladık ve akabinde bölgede kurduğumuz atölyede maske üretmek suretiyle bölgenin ihtiyacını karşıladık. Türkiye’de de düzenlediğimiz bağış kampanyası ile, ülkemize göç etmiş Türkmenlerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz.

Irak ve Türkmenler ile ilgili iyi bir analiz yapılması gerekir. Biz Irak Türkleri olarak işe yeni başlıyoruz. 2003’den sonra Irak’ta yanlış temeller üzerine yeni bir devlet kurulmuş olup, bu devletin ömrü uzun olmayacaktır. Irak’ın siyasetini yönlendirenler, aslında Irak’ı soyup soğana çevirenlerdir. Dolayısıyla bu tür insanlar arasında yer almak, böyle bir Hükümette bir Türkmenin görev almasını da doğru bulmuyorum. Zaten Irak Türklerine karşı Bağdat’ta oluşan bir işbirliği var. Ve Irak Türklerinin de hak ettiği şekilde resmi kurumlarda yer almasına izin verilmiyor.

Irak Türkmenleri olarak bu gelişmelere ve geleceğe hazır olmalıyız. Liyakatli, çalışkan, milliyetçi, hoşgörülü siyasetçileri yetiştirmeliyiz. Önce kendi evimizi düzenlemeliyiz. Her bakımdan organize olmalıyız. Seçimlerde, listelerin hazırlanmasında birlik olmalıyız. Oyunu kuralları ile oynayacak milli bir kadroyu hazırlamalıyız.  (Türkmeneli TV konuşmasından derlendi)

Dr. Turhan KETENE / Türkmeneli İşbirliği Vakfı Başkanı