Azerbaycan’da “Milli Yaylaq Festivali”

“Milli Yaylaq Festivali”

Dr. Şemsettin Küzeci

 

Azerbaycan’a seyahatlerim son yıllarda hız kazanmıştır. 2019 yılı içerisinde ikinci kez Azerbaycan’ı ziyaret etme şansım oldu. Bu kez resmi davet TİKA’dan geldi. İlk kez Azerbaycan’da “Milli Yaylaq Festivali” düzenleniyordu. Kerkük Kültür Derneği davete dildi.  Derneğin Genel Başkanı olarak benimle birlikte dava arkadaşım Irak Şube Başkanı e. Milletvekili Fevzi Ekrem Terzioğlu ve Derneğimizin Azerbaycan Koordinatörü ve üyeleri ile birlikte Irak Türkmen heyetini teşkil ettik.  24 Temmuz Ankara Esenboğa Havaalanından Bakü Haydar Aliyev havaalanına ulaştığımda beni TİKA mensubu değerli dostumuz Elmir Laçin Bey karşıladı. Memmed Araz köçesi numara 87’de bulunan Goldun Shine otele yerleştim.

Festivalin Broşüründe festival hakkında şu bilgilere yer vermişlerdir: “Zengin ve çok yönlü kültür öğelerine sahip bir ülke olarak Azerbaycan’da yüz yıllar boyunca oluşturulmuş olan yayla kültürü ve oba gelenekleri söz konusu kültürel zenginliğin önemli bir parçasını oluşturmuştur. Türk geleneklerinde de önemli bir yer tutan göçebelik kültüründen de beslenen yayla kültürü ve oba gelenekleri, tarih boyunca ağırlıklı olarak hayvanlıkla uğraşan insanların yazın sıcak geçen ova ve düz arazilerdeki yaşam alanlarını geçici olarak terk ederek serin geçen dağ bölgelerine göç etmeleri ile oluşmuştur. İklim koşullarına bağlı olarak Mayıs ayında başlayan göçebe mevsimi Eylül-Ekim aylarına kadar sürermiş. Azerbaycan’da ile değişik ova ve düzlük arazilerde yaşayan insanlar tarih boyu coğrafi olarak köy ve kasabalarına yakın yaylalara göç ederek obalar kurarlarmış.

 Yirminci yüzyılda Sovyet yönetimi ve modernleşmenin etki ve baskılarının  (şehirli nüfus sayısında artış, tarım ve hayvancılıkta kolektif yapıların kurulması, ücretli emek ilişkileri, yeni yaşam alışkanlıkları vb.) sonucu olarak yayla kültüründe bir gerileme olmuş, yayla kültürü biçim değişikliği yaşamış (yaylalarda yurtlardan taş evlere geçiş, turistik tesislerin kullanımı) olmakla birlikte, bu etkiler farklı toplumsal kesimlerin (kentli nüfus, sanatçılar) yayla kültürüne entegre olmasına yol açmıştır.

Azerbaycan’da geleneksel yayla kültürü ve oba geleneklerinin tarihsel ve kültürel öğeleri ile yaşatılması ve tanıtılması amacıyla Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Cavad Han Tarih ve Kültür Vakfı ve Gedebey Valiliği işbirliğinde 2019 yılının yaz aylarında Milli Yayla Festivali düzenlenecektir. Festival Gedebey’in Miskinli-Düzyurt Yaylası’nda 26-28 Temmuz 2019 tarihlerinde organize edilecektir. Festival kapsamında, geleneksel Türk (Orta Asya, Anadolu Yörük, Azerbaycan) motifli yurtlardan müteşekkil bir Etno-Kasaba kurulmaktadır.  Temmuz ayının ikinci yarısında kurulacak Etno-Kasaba Ağustos ayı sonuna kadar faaliyet gösterecek ziyaretçilere açık olacaktır. Etno kasabada, yurtların yanı sıra geleneksel el sanatları, yayla mutfağı, tarım ürünleri satış sergi yerlerinin kurulması, folklor, müzik, dans, geleneksel spor müsabakalarının düzenlenmesi öngörülmektedir.

Milli Yayla Festivali ve Etno-Kasaba aşağıdaki 3 ana faaliyeti içerecektir:

1-Kültürel Etnografik Boyut

-Aşık (ozan) sanatı örnekleri; geleneksel halk dansları, halk türküleri; tiyatro oyunları, geleneksel halk oyunları; yayla mutfağı, uygulamalı el sanatları; at, köpek ve koç gösterileri; yayla mahsulleri sergileri.

2-Milli Yayla Oyunları

-At yarışmaları; at üstü oyunlar, geleneksel güreş; ip cambazları, okçuluk.

3-Eko Turizm Boyutu

-Misafir turistler için eko-kasaba ziyareti; yayla mutfağı ve kültürü ile tanışma, geleneksel yurtlarda barınma imkânı; yayla kültürünün bazı öğelerini yaşama (hayvan bakımı, çobanlık, ot toplama, yayla mutfağını yaparak öğrenme, el sanatları ile uğraşmak); bölgenin önemli doğa ve tarihi yerlerine yaya ve atlı seyahatler.

 Milli Yaylaq Festivali Yapıldı

26 Temmuz 2019 tarihinde Irak Türkmenleri temsilen dostum ve dava arkadaşım Fevzi Ekrem Terzioğlu ile birlikte Bakü’den Festival alanına gitmek için ülke heyetlerini alan otobüse bindik. Otobüste dostlarımız Makedonya Türk heyeti ile yeniden kavuştuk. Türk Milli Birlik Hareketi Başkanı Erdoğan Seraç, e. Makedonya Bakanı Furkan Çaku, Gazeteci Murteza Soluoca, Makedonya Anayasa Mahkemesi üyesi Salih Murat, AKEKSAM Başkanı Tahsin İbrahim, ISD Başkanı Tuna Eyüp Kahveci ve Prof. Dr. Numan Aruç dostlarımızla güzel bir ortamda güzel anılarımız oldu. Yine Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, İran, Bulgaristan, Yunanistan, Almanya, Altay, Rusya Federasyonu, Türkiye ve ev sahibi Azerbaycan’ın TİKA rehberleriyle otobüste uzun güzel sohbetler yapıldı. Şiir ve türküler eşliğinde Bakü’den Genceye, oradan Gedebey ve nihayet Yaylaq!a vardık.

Festivalin Açılışı

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA)[1] öncülüğünde Cevat Han Tarih ve Kültür Vakfı ile Gedebey Valiliğinin ortaklaşa düzenledikleri “Milli Yaylaq Festivali”nin birincisi Gedebey şehrinin Düzyurd-Miskinli Yaylası’nda Türk dilli konuşan 16 ülkenin katılımıyla 26-28 Temmuz 2019 tarihleri arasında gerçekleşti. Azerbaycan’da ilk kez düzenlenen festivale Turist amaçlı olarak dünyanın muhtelif ülkelerinden de katılanlar oldu. Azerbaycan ve bölge halkının de festivale ilgisi beklenenin üzerinde kaydedildi. Festivalin açılışına, Azerbaycan Tarım Bakanı İnam Kerimov, Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan, Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral, Türkiye’nin Gence Başkonsolosu Zeki Öztürk, Gedebey Valisi İbrahim Mustafayev, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkan Yardımcısı Hadi Turus, Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanvekili Hakan Kazancı, TİKA Bakü Program Koordinatörü Teoman Tiryaki, Cevat Han Tarih ve Kültür Vakfı Başkan Yardımcısı Müzadil Hasanov, katılımcı ülkelerin temsilcileri ve çok sayıda üst düzey yetkili de  katıldı. Milli Yaylaq Festivali coşkulu ve renkli görüntülere sahne oldu. Festival katılımcılarını temsili Dede Korku tarafında selamla karşıladı. Ardından da resmi açılış başladı.

Protokol Konuşmaları

Resmi açılış protokol konuşmalarıyla başladı. Azerbaycan Tarım Bakanı İnam Kerimov “Festivalin ilk kez yapıldığını ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin bir ürünü olduğunun altını çizdi. Gedebey Valisi İbrahim Mustafayev, Böyle bir festivalin yapılması bölge için çok önemli olduğunu ve bu bir ilk olarak başlatıldı. Bundan sonraki yılarda daha güze ve mükemmel olacağını da söyle. TİKA başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ederek sözlerini noktaladı.

Festivalim şeref konuğu Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının oğlu ve Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan da bir konuşma yaptı.  Bilal Erdoğan konuşmasında “tüm festival katılımcılarına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını iletti. Azerbaycan’ın son yıllarda önemli spor organizasyonlarına imza attığını sözlerine ekledi. Etkinlikteki coşkulu ve yoğun kalabalığın Azerbaycanlıların milli sporlara olan güçlü desteğini gösterdiğini vurguladı. Azerbaycanlı gençlerin kendi milli sporlarını unutmamasını önemsediklerini belirten Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: “Çünkü kültürümüzü kaybedersek bağımsızlığımızı kaybederiz. Bizi yenmek isteyenler, topraklarımıza giremedikleri zaman kafalarımızın içini işgal etmek istiyorlar. Bunu kültürleriyle, müzikleriyle, sporlarıyla yapıyorlar. Eğer biz kendi kültürümüze sahip çıkmazsak o zaman bizi mağlup etmek isteyenler başarılı olur. Kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkmalıyız. Dünya Etnospor Konfederasyonu olarak bu mesajı sadece Türk dünyasında değil bütün dünyada veriyoruz. Dünyanın bütün milletleri kendi sporlarını yaşatma hakkına sahiptir. İnşallah Milli Yayla Festivali Azerbaycan’da milli sporların gelişmesine katkı sağlar, hem de Azerbaycan kamuoyunun bu konuya ilgisini çekmekte bir vesile olur.”

Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral, kalabalığa baktığında kendini Türkiye’de düzenlenen yayla festivallerinden birindeymiş gibi hissediyorum. dedi. Türkiye ile Azerbaycan’ın iki devlet, bir millet olduğunu dile getiren Özoral, “Türkiye’nin gücü Azerbaycan’ın, Azerbaycan’ın gücü de Türkiye’nin gücüdür. Bizler birbirimize omuz verdikçe, birbirimizden güç aldıkça daha güzel yarınlara gideceğiz. Geçmişimizi görmemiz önümüzü daha çok açacak, bizi daha çok geleceğe taşıyacaktır. Bugün yapılan festival bizlerin nasıl tek millet olduğunu göstererek önümüzde yeni ufuklar açacaktır.” ifadelerini kullandı.

TİKA’nın Bakü Koordinatörü Teoman Tiryaki konuşmasında TİKA’nın Azerbaycan’daki çalışmalarından konuştu. Yeni projeler üzerinde durdu. Bundan sonra daha fazla proje yapacaklarını açıkladı. Cevat Han Tarih ve Kültür Vakfı Başkan Yardımcısı Hasanov da kısa bir konuşma yaparak her zaman projelere açık olduklarına vurgu yaptı. Bu festivalde emeği geçen TİKA olmak üzere her kese teşekkürler etti. Konuşmaların ardından Azerbaycanlı binicilerin Karabağ atlarıyla yaptığı akrobasi gösterisi büyük ilgi gördü. Binicilerin gösterinin sonunda Azerbaycan ve Türkiye bayraklarıyla tur atması davetlilerden büyük alkış aldı. Azerbaycanlı geleneksel halk sanatçılarının müzik gösterileriyle devam eden etkinlikte Türk ve Kırgız okçuların yaptığı gösterilere de davetliler ilgi gösterdi. Daha sonra ok atma faaliyeti yapıldı. Bilal Erdoğan da ok attı. Protokol tarafından Festival ateşinin yakılmasıyla birlikte tüm faaliyetlere de hız verildi. Festivalin birinci günün sonunda Sanatçılar sahne aldı. Karabağ aşıkları, Devlet Artisti Nuriye Hüseynova ve Şemistan Elizamanlı sahna alarak tüm katılımcıları coşturdular. Etkinliğin açılışı, yetkililerin festival ateşini yakmasıyla sona erdi.

Festivalim İkinci Günü

Birincisi düzenlenen “Milli Yaylaq Festivali”nin ikinci gününde heyetler alana getirildi. Bu kez çadırlar ve Kültür sanat faaliyetlerinin yapıldığı çadırlar gezildi. Faaliyetler de Kırgız, Kazak, Özbek ve Türkiye gösterim yaptı. Türkiye’den Türk dünyası sanatçısı Kaya Kuzucu okuduğu birbirinden değerli ve anlamlı türkülerle tüm festival katılımcılarını coşturdu. Spor faaliyetlerin yanında el sanatları sergisi gezildi. Birbirinden güzel ve muhteşem el sanatları ürünleri Azerbaycan halkının ne kadar önem verdiği ve ne kadar derin kültürlü olduğunu gösteriyordu.

Azerbaycan Halkından Festivale Büyük ilgi

Her yıl Macaristan’da düzenlenen “Turan” kurultayının bir örneği olan “Milli Yaylaq Festivali” ilki olmasına rağmen Azerbaycan halkından büyük ilgi gördü. Resmi ve gayri resmi Azerbaycan kuruluşlarının mensupları festivale akın etti. Festivalde dikkatimizi çeken ve yakından da tanıdığımız dostlarımdan Yeni Azerbaycan gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hikmet Babaoğlu (Milletvekili) Azerbaycan Cumhurbaşkanı e. Yardımcısı Reşid Mahmudov, Milletvekili Sona Aliyeva, 525. Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Reskad Mecit, TRT Bakü Koordinatörü Murat Akkoç ve ekibi ile birlikte Festivalin tüm faaliyetlerini canlı ve paket program ve haber yaparak Ankara merkeze servis etmekte adete diğer kanallarla yarışa girimlerdir. Bengü TV Ankara programcısı Cafer Kardeş ve çok sayıda yerli ve Türk dünyasından gazeteci ve televizyoncu festivale katıldılar.

Gence’de Nizami Gencevi Türbesi ve Müzesi

16 Ülkeden Milli Yaylaq Festivaline katılan misafirleri TİKA heyeti Gence ’de bulunan şair ve mütefekkir Nizami Gencevi’nin mezarını ve müzesini gezdirdi. Orda bizleri resmi bir rehber eşliğinde Nizami Gencevi’yi anlattılar. Muhteşem şiirlerinden bazı kıtaları süsleme sanatıyla hem Arap elifbasıyla hem de Latin elifbasıyla duvarlara kazılmıştır. Misafir heyetler o anlar ölümsüzleştirerek hatıra fotoğrafları çektirmeyi de ihmal etmediler. Nizami Gencevi’nin Doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmediği gibi hayatı hakkında gerek tezkirelerin verdiği bilgiler gerekse yapılan yeni araştırmalarda elde edilen sonuçlar yeterli değildir; son derece sınırlı da olsa hayatına dair en sağlıklı bilgiler kendi eserlerindeki bazı ifadelere dayanmaktadır. Genel kanaat 535-540 (1141-1145) yılları arasında dünyaya geldiği yönündedir. UNESCO, 1141 tarihini esas kabul ederek şairin doğumunun 850. yılına rastlayan 1991 yılını Nizâmî yılı ilân etmiştir. Türk bir baba ile Kürt bir annenin çocuğu olup bazı kaynaklarda doğum yerinin Kum ve Tefreş olduğu belirtilirse de babasının Gence’ye gelip yerleştiği ve Nizâmî’nin orada doğduğu kabul edilmektedir. Gence’de iyi bir eğitim gördüğü, dil ve edebiyat yanında astronomi, felsefe, coğrafya, tıp ve matematik okuduğu, mûsikiye ilgi duyduğu, Farsça ve Arapça’dan başka Pehlevîce, Süryânîce, İbrânîce, Ermenice ve Gürcüce gibi dilleri de öğrendiği anlaşılmaktadır.

Nizâmî, eğitim döneminden sonra resmî bir görev almayıp çevredeki devlet adamlarına gönderdiği şiirlerden elde ettiği para ile geçindi. Kendileri için şiir yazdığı devlet adamları arasında Irak Selçuklu Hükümdarı II. Tuğrul, Azerbaycan atabeglerinden Nusretüddin Cihan Pehlivan b. İldeniz, Kızılarslan, Nusretüddin Ebû Bekir b. Muhammed, Merâga hâkimi Alâeddin Körpearslan, Erzincan Mengücüklü hâkimi Melik Fahreddin Behram Şah ve Musul Atabegi İzzeddin Mes‘ûd b. Arslanşah bulunmaktadır. Bununla birlikte Nizâmî bir saray şairi olmayıp hükümdarlar, emîrler ve eşrafın yakın çevresinde bulunmak yerine mütevazi bir hayatı tercih etti, böylece hem halk ve yöneticiler hem de şairler tarafından saygı gördü.

Hâkānî-yi Şirvânî ve Evhadüddîn-i Enverî ile çağdaş olan Nizâmî’nin ölümüyle ilgili olarak kaynaklarda 570-614 (1174-1217) yılları arasında çeşitli tarihler verilmektedir; kendisine atfedilen bir mezar taşının ona aidiyeti şüphelidir. Eserlerinin yazılış tarihlerinden hareketle onun altmış yaşlarında iken 597-611 (1201-1214) yılları arasında öldüğünü söylemek mümkündür. Kabri eski Gence şehrinde olup burada son zamanlarda Azerbaycan mimarisine göre bir anıtmezar yaptırılmıştır.

Nizâmî, Firdevsî’nin destansı şiir türünü zirveye taşımakla kalmamış, manzum aşk hikâyelerinin en büyük üstadı unvanını kazanmış, Fars edebiyatında hamse türünün kuruculuğu pâyesini elde etmiştir. Fars edebiyatının dâhi şairi olarak tanınmasında onun konuları işleme tekniğindeki mahareti, anlatım gücü, yeni mânalar ve mazmunlar bulması, anlatımda estetiğe önem vermesi, güçlü tasvirleri, ruh tahlillerindeki derinlik, hayal gücündeki enginlik, üslûbundaki parlaklık ve kültür zenginliği rol oynamıştır. Olayları, kavramları ve duyguları ifade ederken edebî sanatlardan yararlanarak bunları zengin bir tablo içine yerleştirmesi sebebiyle her beyti kendi içinde bir bütünlük ve güzellik arzeder. Ancak ilk defa kendisinin ortaya koyduğu kavram ve terkipler eserlerinin anlaşılmasını güçleştirdiğinden birçok beyti şerhe muhtaçtır. Nizâmî dindar bir kişiliğe sahip olup Bâtınîliğe şiddetle karşı çıkmış, şiirlerinde Ehl-i sünnet inancını dile getirmiş, Hz. Peygamber ve dört halife için övgüler yazmıştır. Bazı kaynaklarda Nizâmî’nin tarikata intisap ettiği kaydedilmekte, ayrıca bir kısım şiirlerinde sûfiyâne bir hava görülmektedir; bununla birlikte onun mutasavvıf bir şair olmadığı söylenebilir. Firdevsî’den ve Senâî-i Gaznevî’den etkilenmiş, kendisi de Fars ve Türk edebiyatlarında birçok şaire örnek olmuştur. Bunlar arasında Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Sa‘dî-i Şîrâzî, Hâfız-ı Şîrâzî, Fuzûlî, Molla Câmî ve Emîr Hüsrev-i Dihlevî gibi ekol sahibi şairler anılabilir.[2]

Teşekkürler TİKA

TİKA’nın böyle bir projeye başarıyla imza atması kısıtlı kadroyla bu organizasyonu kendi elemanlarıyla üstesinden gelmesi büyük bir başarının ta kendisidir. Bu anlamda TİKA Bakü Koordinatörü değerli dava arkadaşımız Teoman Tiryaki’yi cani gönülden kutluyorum. Yurtdışından gelen misafirlere rehberlik yapan. DTİKA çalışan Elmir kardeşimiz ve TİKA gönüllüleri Ayten Askerova, Şahla Aslan, Günel Anverovna ve görünmeyen meçhul askerlerine de üstün başarılar delerim. İyi varsınız TİKA…

TİKA’dan da Teşekkürler:

TİKA Bakü Kordinatötü Teoman Tiryaki kardeşimiz de Festival hakkında düşüncelerini şöyle ifade etti: “Bir çoğunuzun malumu geçtiğimiz günlerde “Milli Yayla Festivali” geçirdik. Kendi adıma unutulmayacak projeler arasında yer alacak bir iş çıktı. Çok şükür. Bu iş ile alakalı birçok emeği geçen insan var bu yazıda hepsine ayrı ayrı teşekkür etmeye kalksam bu işin asıl kahramanlarını ve büyük emektarlarını yazı içerisinde kaybetmiş olacağım. Öncelikle bu projenin gerçekleşmesini sağlayan Kültür Bakan Yardımcımız Sayın Serdar Çam beyefendiye projenin başarılı olacağına inanıp bize yol açtığı ve tüm bu organizasyonunun TİKA tarafından gerçekleştirilmesini sağladığı için şükranlarımızı sunarız. Bu işin iki de kahramanı varsa birincisi Müzadil Zauroğlu’dur. Kendisi bir hayal ile karşımıza çıktı. Bu insanın bir rüyası vardı ve gerçekleştirmek kendisine nasip oldu. Aylarca Gedebey’de yattı kalktı gün geldi 2 saat uyudu gün geldi çocuklarını görmedi. Baktı olmadı ailesini alana taşıdı. Anlamlı anlamsız birçok dertle uğraştı bir an olsun şikâyet etmedi hep en yapıcı hali ile işlerin yolunda gitmesi için sadece bedenini değil ruhunu da ortaya koydu insan üstü bir özveri ile bu işin gerçekleşmesine katkı sağladı. Senin gibi bir insanı tanımış olmaktan dolayı çok mutluyum Müzadil Bey kardeşim.

Bu işin bu hale gelmesinde ikinci büyük kahraman ise, daha da sahne arkasında kalan TİKA ofisinden çalışma arkadaşım Abbas Hümmetov’dur Kendisi methedilmekten, bu şekilde anılmaktan çok fazla hoşnut olmasa da yapmak zorundayım.  Günlerini haftalarını bu işe verip layıkıyla büyük bir yükün altından alnının akıyla kalktı. Odun pazarlarında, sederekte pazarındaki esnaflardan, Türkiye’de çadır işi ile uğraşanlardan tanımadığı kimse kalmadı desem abartmış olmam. Özverili disiplinli çalışmaların için teşekkürlerimi sunarım. İnşallah geleneksel hale gelecek bir işin temellerini atmış bulunmaktayız. Bunun bir parçası olmaktan ne kadar övünsek azdır. Tüm bu süreç öncesinde ve esnasında her zaman bizimle ve benimle beraber olan, bizleri destekleyen herkese şükranlarımı sunarım.

Festival Değerlendirmesi

Anladığımıza göre Maceristan’da her yıl düzenlenen “Turan” Kurultayının bir versiyonu olacak bu Festival gerçekten de bir Kurultay havası yansıttı. Çadırların kurulması, Festival alanına girişte muhteşem bir tak veya ahşaptan bir Köprü’nün dikilmesi, Azerbaycan’da esnafın el sanatlarının yansıtılması ve sergilenmesi, Ata gösterişleri, Ok atma müsabakaları, Karabağ Aşıklarının sahne alması Özbek, Kırgız, Kazak ve Azerbaycan^dan Sanatçı Şemistan, Nuriye Hüseyinova ve Türkiye’de Milli Sanatçı Kaya Kuzucu’nun festivale tat ve renk katmaları, en önemlisi de bu muhteşem festivale Azerbaycan halkının ve Türk soyluların yurt içi ve yurtdışından özellikle de Avrupa’dan da ilgi görmesi Festivale daha ivme kazandırmıştır. Unutmayalım ki, TİKA’nın bu projesi adı üzerinde muhteşem idi…

   

 

[1] https://www.facebook.com/bakutika/

[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/nizami-i-gencevi

Önceki İçerikTürkiye’nin Irak Özel Temsilcisi Veysel Eroğlu, Bağdat’ta
Sonraki İçerikAzerbaycan Milli Yaylaq festivali ve Türk dünyası Bengü Türk TV’de konuşuldu
Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ Araştırmacı, eğitimci, gazeteci, şair, yazar Şemsettin Küzeci; 1965 yılında Kerkük’te doğdu. 1989 yılında Musul Üniversitesinden mezun oldu. 5 Yıl Kerkük’te lise öğretmenliği yaptı (1992-1996). Kerkük Televizyonu, Bağdat Türkmence radyosunda “gençlik ve spor” programları hazırlayıp sundu (1992-1995). Yazılarını Bağdat’ta Türkçe yayınlanan “Yurt” gazetesi, “Kardeşlik ve Birlik Sesi” dergilerinde yayınladı. 1993 yılında Irak rejimi tarafından tutuklandı. Üç ay Tikrit muhaberatında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. 2015 yılında Musalla Lisesinde Lise öğretmeni olarak çalıştığı mesleğinde kendi isteği üzerinde Kerkük’te emekliye ayrıldı. 1996 yılında siyasi nedenlerden dolayı Irak’ı terk ederek Türkiye’ye yerleşti. 1999 yılında Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsilciliğinde Basın Yayın ve Enformasyon Şube Müdürü olarak çalıştı (1999-2003). Kerkük Gazetesi'nin Türkiye temsilciliği ve Türkmeneli TV’de muhabir, programcılığı ve haber müdürü olarak çalıştı (2005-2009). 2008 yılında “Irak Basın Tarihi” üzerine Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema bölümünde “Osmanlı’dan Günümüze Irak’ta Basın Tarihi” konulu yüksek lisansını ve 2010 yılında Hollanda'da Global Lahey Üniversitesinde “Irak Televizyonları” üzerine doktorasını yaptı. 2009-2019 yılları arasında Türkmeneli Vakfı Kültür Merkezi'nde Basın ve Kültür Müdürü, 4 Şubat 2019 ile 14 Temmuz 2020 tarihleri arasında (ORSAM) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde Türkmen ve Medya uzmanı olarak görev yaptı. 16 Temmuz 2020 tarihinden beri Türkmeneli Vakfı Başkanlığından basın danışmanı olarak görev yapmaktadır. Sürekli basın kartı sahibi olan Küzeci, aynı zamanda Kerkük Gazetesi genel yayın yönetmeni ve Türkiye temsilcisi görevini sürdürmektedir. 2020 yılından beri Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şb. Yönetim kurlu üyesidir. Irak Türklerini; Türkiye, Türk dünyası ve uluslararası faaliyetlerinde gerçekleşen onlarca kongre, kurultay, konferans, bilgi şöleni ve toplantılarda temsil etti. 400’ye yakın uluslararası hizmet, takdir, teşekkür, onur belgesi, plaket ve ödül almıştır. 2006’da Irak, Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili yapmış olduğu ilmî ve edebî çalışmalarından dolayı, Azerbaycan’da VEKTOR Uluslararası İlim Merkezi tarafından kendisine “Fahrî Doktora” Payesi verildi. 2022 yılında da Türk Dünyası Akademisi tarafından kendisine “Fahri Profesörlük” Unvanı verildi. Küzeci’nin bazı eserleri ve yazıları Arapça, Azerbaycan Türkçesi, İngilizce ve Rus, Özbek, Kazak dillerine tercüme edilmiştir. Basılmış 60 adet eserinden bazıları; Suçum Türk Olmaktır, Kerkük şairleri, Irak Basın Tarihi, Türkmeneli Edebiyatı, İçimizdeki Kerkük, Kerkük Soykırımları, Kerkük’ün Mili Şairi Mehmet İzzet Hattat, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci, Nevruz Çiçekleri (Türk Dünyası Kadın Şairleri), Ortadoğu’da Türk Katliamları, Sinan Sait, Türkmen Milli Takımı, Şehit Hüseyin Demirci (Tembel Abbas), Sarmaşık Duygular, Osmanlıdan Günümüze Irak’ta Türkçe Dergiler, Kerkük’ten Azerbaycan’a, Horyatlarım, Kerkük Katliamı, Telaferli Felekoğlu, Kerkük’ten Sesleniş, İçimizdeki Kerkük, Telafer Şairleri… İletişim: www.skuzeci.com skuzeci@gmail.com (+90) 533 255 26 60