Bayrak Krizi Milli Düşünce Merkezinde Konuşuldu

Ş. Küzeci/ Merkezi Ankara’da bulunan Milli Düşünce Merkezi 14 Mart’ta Kerkük’te başlayan Bayrak krizini Ankara’da masaya yatırdı. 5 Nisan 2017 tarihinde merkez binasında gerçekleşen “Bilgi Şöleni” adı altında toplantıda “Kerkük’te Neler Oluyor” başlığı altında Dr. Mustafa Ziya konuşmacı olarak katıldı.

Dr. Ziya Irak’ın Kerkük şehrinde Kürt vali tarafından başlatılan Bayrak krizinin planını ve perde arkasına değindi. Bölgedeki dengeleri analiz yaparak çok önemli ve hassas bilgiler aktardı ve durumu analiz ederek, katılımcıları aydınlattı.

Toplantının soru cevap ve değerlendirme bölümünde Milli Düşünce Merkezi Başkanı Prof. Dr. Sadi Somuncuoğlu ve eski devlet Bakanı Enis Öksüz birer konuşma yaparak, Dr. Mustafa Ziya’nın aktardıklarını değerlendirdiler.

Dr. Mustafa Ziya’nın konuşmasından kesitler aktarıyoruz:

17814133_10154709342647880_1354376952_n

Gelişmeler ve Tepkiler

Kerkük İl Meclisi Kararının arından ITC Yürütme Kurulu bir bildiri yayınlayarak kararın anayasaya aykırı olduğunu ve şehrin istikrarını baltalayacağını belirtti. Ayrıca; ITC Başkanı Salihi ve Başkan Yardımcısı Turan birer basın toplantısı düzenlediler. Salihi, şiddetli tepki göstererek karara karşı Türkmen bayrağını da asacaklarını ve çözüm olarak her iki bayrağın indirilmesini önerdi. Turan kararın Anayasaya aykırılığını maddelerde açıkladı.

Bağdat’ta Başbakanlık Sözcüsü Saad El Hadisi 28 Mart 2017 tarihinde “ Anayasa Kürdistan bölgesi kapsamana giren ve Kürdistan anayasasının uygulandığı bölgeleri belirlemiştir. Kerkük bu bölgeye dahil değildir. Kerkük merkezi Hükümete bağlıdır ve onunla ilişkileri 2008 yılında çıkan 36 nolu İller Yasası gereğince federe bölgeye bağlı olmayan illerin koordinasyon heyeti üzerinden yürütülmektedir. Bu yasaya göre, illerin Merkezi hükümetin yetkilerine nispeten daha kısıtlı yetkileri vardır. Kerkük bu illerden biridir. Dolayısıyla bu illerin hiçbirinin Kerkük’te Kürt bayrağını çekme gibi karar alma yetkisi yoktur. Bugün Kerkük bu kararıyla Anayasayı çiğnemektedir. Bu durum idari örflerde eşi görülmemiş bir durumdur, etnik oluşumlar arasında tansiyonu yükseltmeye neden olur. Barış içinde yaşamak için tüm grupların iradesine saygı gösterilmelidir.” Dedi.

Cumhurbaşkanı Fuat Masum kararın Anayasaya aykırı olduğunu açıkladı. Hadi el Amiri ve Nuri Maliki kararı daha sert bir dille kınadılar. Birleşmiş miller Irak heyeti (UNAMİ) kararla ilgili endişesini dile getirerek, “Kerkük merkezi hükümete bağlıdır ve Irak bayrağının dışında hiçbir bayrak asılmamalıdır. Tek taraflı karardır, ili vatan edinen dini ve milli gruplar arasındaki uyum ve barışçıl yaşamı tehlikeye sokar ”dedi.

Türkmen sivil toplum kuruluşları Çarşamba günü Valilik binası önüne yürüdüler ve kararı protesto ettiler. Türkmen siyasi partileri Kerkük’te ve Bağdat’ta toplandılar. Siyasi partilerin de katılacağı daha geniş bir protesto gösterisi yapmayı kararlaştırdılar. Ayrıca ortak bir Türkmen stratejisi oluşturmak için çalışmaya başlayacaklarını açıkladılar.

Vali, Türkmen bayrağının da asılması konusuna cevaben “taleplerini İl meclisine sunsunlar” dedi. Arap grubundan Burhan El Asi ve Maan El Hamdani kararın aleyhine açıklamalar yaptılar. Kürt Partileri ise; KYB’den Sadi Ahmed Pire Necmettin’in partiden bağımsız hareket ettiğini iddia etti. KDP ise Kerkük il meclisindeki üyelerine söz geçiremediklerini açıkladı.

Türkmen Partiler Konuyu Parlamentoya çıkarılar. Parlamento iki gün oturumun ardından Pazar günü Kerkük’te sadece Irak bayrağının asılacağına karar verdi. Ancak Rebwar Talabani, Anayasa’ya göre Kerkük’ün Parlamento kararını uygulamak zorunda olmadığını ve Kürt bayrağını asmaya devam edeceklerini açıkladı. Şii Koalisyonu 3 Nisan tarihinde kararın “diğer grupları dışlayarak alınmasının doğru olmadığını” açıkladı.

ABD Bağdat Büyükelçisi 3 Nisan tarihinde Kerkük ile ilgili referandum ve bayrak konularının DAEŞ’a karşı verilen mücadeleye dikkatleri dağıtır ve bu konuların Irak Anayasası çerçevesinde görüşülmesi gerektiğini söyledi. Öte yanda 3 Nisan tarihli KDP politbüro üyesi Arif Rüşdi referandumla ilgili KDP ve KUYBden ortak bir heyet teşkil edilecek ve Kürt bölgesindeki diğer siyasi taraflarla müzakerelere girilecektir dedi.

Analiz ve Yorum

Necmettin Kerim ABD’den döndükten sonra harekete geçmiştir. Olayların akışına bakıldığında Vali’nin çıkardığı Türkmen arazilerine el koyma kararı, ardından Süleymaniye’den gelen Peşmergeleri Petrol şirketini işgal etmeleri, bayrak meselesi ve son olarak (Pazar günü) Kerkük İl Meclisi Kürt üyelerinin Parlamento kararı ile ilgili toplantılarında referandum üzerine anlaşmaları son üç ay içerisinde art arda yaşanan gelişmelerdir.

Bu gelişmelerin tesadüfi olmadığı kesindir ve bir plan dâhilinde gerçekleştirildiği düşünülmektedir. Bu planda Kerim’in tek başına ve partisinden bağımsız şekilde hareket ettiği doğru değildir. Planın ABD’de yapıldığı muhtemeldir.

KDP’nin bayrak konusundaki Türkiye’ye “karar alınsa bile uygulamayız” sözü gerçekçi değildir. Çünkü Kerkük’te uygulamama gücü yoktur. Ayrıca KYB’nin Kürt milliyetçiliğinde KYB’nin geride kalması beklenemez ve Barzani’nin tekrar bağımsızlık kelimesini dile getirmesi bayrak olayından sonra gölgede kalmaması içindir. KDP Kerkük İl meclisindeki üyelerine söz geçiremiyorsa; Parlamentodaki vekillerine de mi geçiremedi. Parlamento oylamasında Kürt grubunun tamamı ( KYB, KDP, Goran ve İslamiler) salonu terk ettiler. Zaten hiçbir kürdün Bayrak kararına karşı çıkması beklenemez.

Necmettin Kerim tepkilere göre hareket edecektir. Zaten kamu kuruluşlarına yazılı izni olmadan bayrak asmama talimatı vermiştir. Büyük bir tepkiyle karşılaştığı takdirde “bayrağın sadece ulusal münasebetlerde asılması” talimatını verdiğini hatırlatacak ve konuyu bu şekilde yumuşatacaktır. Bunun ardından KYB Kerkük petrolü konusunda baskı uygulayacağı düşünülmektedir.

Son günlerde Sincar’da federe bölge düşüncesinin dile getirilmesi, Suriye’de Kürtlere federe bölge sözleri ve Türkiye’nin önünde Afrin ve Rakka yollarını kapanması bölgenin şekillenme hazırlıkları olduğu ve bunun ABD eliyle ve Rusya’nın susmasıyla olacağı düşünülmektedir. Necmettin Kerim planın bir parçasıdır ve “yaramaz çocuk” rolünü oynamaktadır. KYB, ekonomik durumunu düzeltmeyi amaçlamakta ve Kerkük’te avantaj sağlamaya çalışmaktadır.

Genel tabloya bakıldığında; DAEŞ’e karşı operasyon ilerledikçe Bağdat ve İran’ın hareketi kısıtlanırken, ABD daha fazla ağırlığını koymakta (Irak’ta Amerikan asker sayısının 50,000’e yaklaştığı söylenmektedir.) ve bölgede bir Kürt hareketliliği gözlemlenmektedir. Görünen şu ki; ABD bölgenin kuzeyini DAEŞ’ten temizledikten sonra Kürtlere teslim etmeyi planlamaktadır. Çok yakın zamanda ABD tüm Kürt gruplarını (Barzani dâhil) bir araya toplayabilir. Kerim, bir konuşmasında bunun işaretlerini vermektedir.

Son olarak, bayrak krizi münferit bir olay olmasa bile sadece bir adımdır. 16 Nisan Referandumu öncesi ortaya çıkarılması manidardır ve (Suriye’deki duruma ilaveten) Türkiye’yi bölgede zor duruma sokmaktadır.