Cazip Yurtiç Konulara Rağmen Israrla Dış Politika!

Cazip Yurtiç Konulara Rağmen Israrla Dış Politika!

Prof. Dr. Celalettin Yavuz

Türkiye’de gündem sıkça değişiyor. Hatta gün içerisinde birkaç kez bile gündem yenilenip değişebiliyor. Bu konuda 24 Mayıs 2016 günü güzel bir örnektir. Bir taraftan Binali Yıldırım Hükümeti’nin açıklanması beklenirken, bir taraftan da Merkez Bankası’nın faiz düşürme kararı vardı. Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarının grup konuşmaları vardı. Bu konuşmalarda ağırlık; önceki hafta kaldırılan milletvekilleri dokunulmazlığı, hafta sonu yapılan AKP Kongresinde “Tek Adam” damgalı yaşananlar ve AKP ile yeni başbakan üzerineydi.

   Keza İstanbul’da 173 ülke temsilcisinin katıldığı “İnsani Yardım Toplantısı” da vardı. Tv kanalları bu konular üzerinde yoğunlaşmışken, saat 17.00 civarında Yargıtay’ın MHP’yle ilgili Kongre kararı duyuldu. Bu karar, yukarıda özetlenen önemli tüm konuları geride bıraktı. Yeni gündem, yeni tartışmaları getirdi. Oysa Türkiye’nin dışında da bir dünya vardı. Türkiye’nin dışındaki dünya hakkında ne yazık ki eli yüzü düzgün pek fazla yazıp-çizen de yok gibidir.

   Yurt içindeki bu birbirinden “çekici” konular, dış politikadaki hayati konuların dahi önüne geçmektedir. Türkiye’nin açmazlarından birisi de budur. Yurtiçi konuların cazibesine inat, Türkiye’nin milli çıkarlarını dikkate alarak “Dış Politika” konularını ısrarla yazacağız.

   Son derece önemli dış politika olaylarını biraz hatırlayalım: Suriye ve Irak’taki iç savaş var. IŞİD’le mücadele var. Karadeniz’de Kırım ve Ukrayna krizleri var. Yemen’de Suudi destekli iç savaş var. Libya’ya ABD ve AB’nin her an askeri müdahale yapabileceği bir ortam var.

   ABD, Suriye’de Rakka’da IŞİD’de taarruz planı içinde. PYD-PKK ile Kobani’de görüşen ABD Merkezi Kuvvetler Komutanı Orgeneral Ankara’ya gelerek destek talebinde bulunuyor. Irak’da el-Abadi Hükümeti IŞİD’in elindeki Musul’u geri almak için son hazırlıklarını yapıyor.

   İsrail ise Golan Tepelerini artık Suriye’ye hiçbir şekilde vermemek üzere ağlarını örüyor. Afganistan’da hükümet ve destek ülkelerine karşı çarpışan Taliban’ın lideri Pakistan’da bir Amerikan silahlı İHA’sı tarafından katlediliyor. Bunun ardından Taliban’la barış ve sonra da ABD Başkanı Obama’nın istediği gibi güya Afganistan’dan çekilmek var.

   Birkaç gün önce Balkanların küçük ülkelerinden Karadağ’ın, Rusya’nın itirazına rağmen NATO ülkesi olması kararı alındı. Makedonya’da halk Cumhurbaşkanı’nın evini bile taşlayacak kadar kendinden geçmiş durumda. Bir diğer Balkan ülkesi Bulgaristan ise daha önce AB desteğiyle sığınmacılar sebebiyle Türkiye sınırında örmüş olduğu 30 km’lik sınır duvarını 146 km’ye çıkarma kararı aldı. Meriç’ten kuş bile uçurtmak istemiyor yani.

   Kıbrıs Rum Kesimi’nde genel seçimler, Avusturya’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Özellikle Kıbrıs’ta Rum Lider Anastasiadis’in “Kıbrıs’tan işgalci kuvvetler çekilince Türkiye de ekonomik yönden rahatlayacaktır!” diye üstüne basarak konuşuyor. Adadaki Türk Silahlı Kuvvetlerini “işgal kuvveti” diye niteliyor. Her ne hikmetse bu kuvvetin kendi ülkesine ait olduğunu bildiği halde sesini soluğunu çıkarmayan bir AKP iktidarı var. Hele de bu tür konuşmalara çanak tutan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya “Ne yapıyorsun?” diyen bile yok.

   Rusya ile ilişkilerin limonileştiği ilk haftalarda, “Havuz” medyası ilişkilerin “mecburen” düzeltildiği İsrail’e dört elle sarıldığını unutmamışsınızdır. Hemen manşetler atılmıştı: “Rus gazı yerine İsrail gazı! Diye. Bu gaza gelenler de çabucak inanmışlardı. Oysa İsrail gazı en erken 4 yılda Türkiye’ye gelebilirdi. Üstelik yılda 26 milyar metreküp gazın alındığı Rus gazından çok az ve yılda sadece 10 milyar metreküp olabilecekti. Son günlerde bunun da gerçekleşmeyeceği yazılıyor. İsrail-Kıbrıs ve ABD firması sıvılaştırılmış gazı (LNG), “güvenilmeyen” Türkiye’ye boru hattına tercih ediyor.

   ABD kaya gazı sıvılaştırılarak Avrupa’ya naklediliyor. Ukrayna’da Rusya’dan AB’ye akan doğal gaz, şimdi AB’den Ukrayna’ya akıyor. Rusya’nın “Doğalgaz silahı” kayboluyor yani!

   Son Söz: Cumhurbaşkanlığı ve Hükümette epeyce “Boşdanışman” var. Şu sıra neredeyse hepsi de yurdun dışından çok içiyle ilgileniyorlar. Ülkemiz için ne kadar hazin değil mi?