Fevzi Türker’den Bozkurt

Bozkurt

Fevzi Türker

Dört bin yıllık Türk tarihinde Bozkurt Destanı, Türk dünyasında yüzyıllardır önemsenmekte, gurur duyulmakta ve coşkuyla kutlanmaktadır. Bozkurt işareti Türk dünyasının her yerinde (Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Doğu Türkistan, Güney Türkistan ve Kaşkay(İran), Rusya’nın Özerk Türk Cumhuriyetleri ve bölgeleri (Tataristan, Başkurdistan, Çuvaşistan Kırım yarımadası, Nogay, Altay, Balkar, Karaçay, Yakutistan ya da Saha Cumhuriyeti, Tuva), Balkanlar, Batı Trakya, Tacikistan, Afganistan, Kafkasya, Türkmeneli  ve Suriye) kullanılmaktadır.

Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından sonra, Türk dünyasının önemli ülkelerinden birisi olan Azerbaycan’ın efsane Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey’in Bakü’de düzenlediği ve bir milyon kişinin katıldığı mitingde, Milliyetçi Hareket Partisi lideri merhum Alparslan Türkeş’i, Bozkurt işaretiyle selamlaması sonrası ortaya çıktığı sanılmıştır. Ancak tarihi araştırmalar göstermiştir ki, bozkurt işaretinin geçmişi Milattan sonra 6.Yüzyılda Göktürk Devleti döneminde ün salmıştır. Göktürk Devleti’nin gök renkli bayrağında Bozkurt başı resminin bulunduğu bilinmektedir. Hatta bazı kaynaklara göre Bozkurt Destanı’nın tarihi, M.Ö 300 yılına uzanmaktadır.

Bozkurt Destanı nedir? Türkler Batı denizi kıyılarında yaşarlarken bir gün komşuları Çinlilerin saldırısına uğrarlar. Türkler kılıçtan geçirilerek yok edilirken, devletleri de ortadan kalkar. Ölüler arasında, on yaşlarında yaralı bir çocuk hayatta kalır. Çinli askerler çocuğu da bulup kollarını ve bacaklarını kestikten sonra, ölmesi için ormana atarlar. Dişi bir Bozkurt ormanda dolaşırken, yaralı olan çocuğu görünce dişleriyle, çevresi yüksek dağlarla çevrili geniş bir mağaraya götürür, diliyle yaralarını temizler, sütüyle ve daha sonra avladığı hayvanların etleriyle besler. Çocuk büyüyünce kendisini kurtarıp büyüten dişi Bozkurtla evlenir, on erkek çocukları dünyaya gelir. Büyüyünce de başka bölgelerden kızlarla evlenirler, çoğalırlar ve kendi ordularını kurarlar. İntikamlarını alabilmek için Çinli düşmanlarına saldırarak onları yok ederler ve devletlerini yeniden kurarlar. Ancak bu vefalı Bozkurt’un yaptığı iyilikleri, fedakarlığı ve en önemlisi Türk soyunun yok olmasını önleyen bu kutlu kurdu gururla kutsal bir varlık sayarak unutmazlar ve simge olarak da Bozkurt başının resmini bayraklarına ve çadırlarının tepesine yerleştirirler.

Bozkurt Destanı ile birlikte Türk efsanesinde (mitoloji) kutsal bir hayvan ve milli bir sembol olmuştur. Bozkurt Destanı tarih öncesi dönemlerden beri Türklerce çok kutsal sayılmaktadır. Bozkurt’un Türklerce kutsal sayılmasının ve Türklerin milli sembolü olmasının en önemli nedeni, Türklerin bir dişi Bozkurt’un (Asena) soyundan geldiklerine inanılmaktadır. Hun, Göktürk, Kıpçak ve Peçenek Türklerinde Bozkurt başı işareti, soyu belirleme aracı olarak, yani Türk olma (ben Türküm) manasında kullanılmıştır. Bazı Türk boyları, soylarının bu kutlu varlıktan yani Bozkurttan türediğine inanırlar.

Türk Mitolojisinde, bozkurt gökyüzünü, Alageyik ise yeryüzünü temsil eder. Türklerde kurt, gücü, özgürlüğü, yol göstericiliği, hızı, doğayı, savaşçılığı, bağlılığı, dayanışmayı simgeler. Türkler bir sorunla veya bir tehditle karşı karşıya kaldıklarında Bozkurt sahaya iner, Türklere yol gösterir, tehlikeyi ortadan kaldırır ve güvenliklerini sağlar. Türkler, gurur duydukları bu kutlu Bozkurt’un, altından yapılmış başını simge olarak çadırlarının önüne ve tepesine yerleştirirler.

M.S. 6.Yüzyılda Çin’de bulunan bir taş heykelde, kurttan süt emen bir çocuk tasvir edilmektedir. İşin ilginç yanı ise yine Çin’de 6. Yüzyılda bulunan ve Bozkurt işareti yapan bir Türk Hakan heykeli bulunmuştur. Bozkurt işareti, İranlı Şair Firdevsi’nin 10. Yüzyılda bir Türk sultanı olan Mahmut Gazneli’nin talimatıyla yazdığı Şahname’de bile geçmektedir.

Türk halk kültüründe, Bozkurt dişinin ceplerde taşınmasının nazardan koruyacağına inanılır. Hamile kadınların ve bebeklerinin nazardan korunmaları için yastığın altına kurt dişi veya kurt derisi koyulur. Kırgız Türklerinde, bozkırda gezerken kurt görmek uğur sayılır. Türklerde Bozkurt’un değişik adları vardır. Örneğin Gökbörü,  Bosko, Gökkurt, Pusgurt, Baskır, Boskord ve Bürteçine.

Bölgemizin köklü halkları Türklerin, Arapların, Farsların gurur duydukları, kutsadıkları ve coşkuyla kutladıkları onlarca destanları var. Bölgemizdeki halkların, destanlarıyla gurur duymaları, geçmişteki kahramanlıkları ve zaferlerini saygı ve coşkuyla anmaları, tarihin hiçbir döneminde bölge halkları arasında, düşmanlık ve ayrımcılık veya provokasyona(kışkırtma) neden olmamıştır. Tam tersine destanlar, tarih boyunca halklar arasındaki dostluğun, kardeşliğin, kültürel işbirliğin ve barış içinde bir arada yaşamanın oluşumuna ilham kaynağı olmuştur.

Türklerin milli simgesi olan Bozkurt, Dünya Türklüğünün ayrılmaz bir parçası olan Irak Türklerinin de milli simgesidir. Nitekim Irak Türkmen Cephesi lideri Erşet Salihi, Bozkurt gerçeğini Türkmen gençlere anlatmak amacıyla bir süre önce, Kerkük’e yakın kasabalardaki Türkmen askeri gücü olan Haşdi Şaabi birliklerini askerlerini Bozkurt işaretiyle selamlamıştır.

Türkmenlerin milli simgeleri olan Bozkurt işareti neden provokasyon olsun? Ayrıca Yasin EL-Haşim-i hükümetinin Havice’den ziyaretleri sırasında, Türkmen

Irak Türklerinin de milli simgesi ve gurur kaynağı olan Bozkurt işareti, Irak’ta ve özellikle de Kerkük’te hiç kimseye karşı yapılan bir davranış değil. Ancak bazı Arap ve Kürt çevreleri tarafından bu davranışı kendilerine karşı yapılan bir provokasyon olarak algılamışlardır. Arap ve Kürt kardeşlerimizin gurur duydukları milli simgeleri Provokasyon sayılmazken, başlattığı ve Baas  rejiminin sürdürdüğü iğrenç Araplaştırma politikasıyla 600 bin Arap vatandaşını Kerkük’e ve diğer Türkmen bölgelerine yerleştirilmesi ve Kerkük’te 2003’ten sonra kurulan yeni semtlere Arapların gurur duydukları simgelerin adlarının verilmesi Provokasyon sayılmıyorsa, Türkmenlerin masum Bozkurt işaretleri neden provokasyon sayılsın?

Diğer milletler gibi Kürtler de milli simgeleriyle örneğin ismini dağa taşa yazdıkları milli kahramanları Demirci Kava’yla gurur duymakta ve coşkuyla kutlamaktadırlar. Kürt kardeşlerimizin milli Kahramanları ile gurur duymaları provokasyon sayılmıyorsa, Türkmenlerin Bozkurt işaretleri neden Kürtlere karşı Provokasyon sayılsın? Kerkük’ü ve diğer Türkmen bölgelerini ABD’nin işgalinden hemen sonra, 700 bin Kürtle işgal eden, Kerkük’ü Kürdistan’ın kalbi olarak gösteren ve Türkmen bölgelerini Irak Anayasası’na ihtilaflı bölgeler olarak yazdıran Kürt partilerinin bu eylemleri Türkmenlere karşı Provokasyon olarak sayılmıyor da, Türkmenlerin Bozkurtları neden Kürtlere karşı provokasyon sayılıyor?

Türkmenler vatansever olmalarına, vatan birliğini savunmalarına ve daha önemlisi nüfus olarak üçüncü büyük unsur olmalarına rağmen, Irak’ın kuruluşundan 2003’e kadar, Irak hükümetleri tarafından üvey evlat muamelesi gördükleri gibi göz aradı edilmişlerdir. 2003’ten sonra işbaşına gelen hükümetler ise yine bilinen nedenlerden dolayı ve anayasanın öngördüğü ufak haklara rağmen, Türkmenleri göz ardı etmiştir. Bu konuda kabahati başkalarında değil kendimizde aramamız gerekir. Çünkü biz halk olarak hep birileri gelir de haklarımızı bizim için savunur diye bekledik durduk. Neredeyse yüz yıl oldu ama hala farkında değiliz, hak verilmez alınır. Zaman daralıyor ve tehlike büyüyor, Irak bölünmek üzeredir. Türkmenlerin güçlü olmaktan başka çareleri kalmamıştır.

11 Şubat 2021