Hakan Fidan’ın Türkmen Cephesi ile Görüşmesindeki Mesaj Ne Olabilir?

Hakan Fidan’ın Türkmen Cephesi ile Görüşmesindeki Mesaj Ne Olabilir?

Mohammed Tahsin Gökkaya[1]

m_gokkaya87@yahoo.com

Sahada ve masada güçlü bir Türkiye her Türkün görmek istediği bir umuttur. Bu beklenti son dönemlerde güçlü ve hızlı bir şekilde kendini göstermeye başlamış durumdadır.

Osmanlı sonrası başlayan Irak Türklerinin milli mücadelelerinde Türk Devleti ve milleti Irak Türklerine her zaman destek olmuştur. Ankara’daki iktidarlar değiştiğinde de bu desteğin gücü ve kapasitesi değişmiştir. Başka bir ifadeyle her hükümetin değişik bir Türkmen politikası olmuştur.

Türkiye’nin Irak Türklerine yönelik politikası hakkında kapsamlı eserler yazılmamış olsa da yeteri kadar yüksek lisans ve doktora tezleri mevcuttur ve kolayca erişilebilmektedir.

2003 yılında olası bir askeri saldırı ve Saddam Hüseyin sonrası dönem için hazırlanan ABD, bu süreci Türkiye ile sık sık görüşmüş ve planlarını Türk yetkililerle paylaşmıştır. Bu görüşmelerin bazılarına Türkmen siyasetçiler de katılmış ve Türk soydaşlarıyla birlikte yeni dönemde Türkmenlerin devlet statüsündeki konumunu ABD yetkilileri ile uzunca konuşmuşlardır.

Bu durumun tamamen Türkmenlerin ve Türk devletinin aleyhine değişmesinde 1 Mart tezkeresi talihsiz bir rol oynamıştır. O gün kolayca garanti edilebilecek kazançları bugün yirmi sene geçmesine rağmen geri kazanmak için hala mücadele verdiğimiz inkâr edilemeyecek bir gerçektir.

Irak sınırları içerisinde bulunan Türkmenlerin durumlarını iyileştirmek için Türk devleti her mahfilde her fırsatta çaba göstermektedir. Bu iyileştirme doğal olarak Türkmen hareketini destekleyerek olacaktır. Tabi ki dışarıdan verilen maddi ve manevi destekler önemlidir. Türk devletinin de Irak Türklerini desteklemesinden doğal ne olabilir ki. Ancak bu destekler her şeyi kolayca gerçekleştirebileceği kanaatına kapılmamak gerekir.

Türkmen yetkilileri ve kendini Türkmen davasına adamış olan her fert, bu destek olmadan da mücadelesini sürdürmesi gerektiğini unutmamalıdır. Bu destekler varmak istediğimiz hedeflere doğru yolumuzu kısaltabilir ama biz yürümezsek hedeflerimizi bize getirmesi olanaksızdır. Demek istediğim odur ki bu destekler ihmalkâr ve tembel olmamıza neden olmamalıdır.

Nitekim bazı Türkmenlerin 2023 beklentileri güzeldir. Ancak bu beklenti hareketsizliğe neden olmasın sakın.

2014 yılında DAEŞ’in Türkmen bölgelerine saldırmasıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti harekete geçmiştir. Sahada askeri olarak rol almamış olsa da insani yardımlarını eksik etmemiş ve Türkmen göçmenler karşısında kapılarını açmıştır. DAEŞ döneminde Türkmen sorumlular Türk yetkililerle daha sık görüşmeler gerçekleştiriyorlardı.

Türkmenlerin Türk Yetkililerle Görüşmeleri

Türkmen yetkilileri Türk devleti ile görüşmeleri hiçbir zaman kesilmemiştir. Özellikle 1959 Kerkük katliamı sonrası yani 60’lı yıllardan başlayan Türkiye’ye çıkmaya zorlanan Türkmenler (aydın ve genç kesimi) ile Türkler arasındaki ilişkilerin önemli bir dönüm noktası olarak görülebilir. 1991’de ortaya çıkan Türkmen partileriyle de bu irtibat, ikili ilişkiden ziyade filli olarak bir desteğe dönüşmüştür. Böylelikle görüşmeler daha sıkı bir ivme kazanmıştır.

2003 sonrası Bağdat’tı ziyaret eden Türk devleti büyükleri çoğu zaman önde gelen Türkmen yetkililerinden oluşan heyetler ile bir araya gelmelerine sık sık şahit olduk. Bizimle birlikte Irak’taki taraflar da bu duruma şahit olmuştur. Aynı zamanda Türkmen sorumluları da Ankara’da devlet büyükleri tarafından her zaman sıcak karşılanırlar.

Bu görüşmelerin Irak devleti üzerinde etkili olması beklenirdi. Yalnız bu çok da öyle olmadı. Bu durum hem Irak’taki otorite boşluğundan dolayı devlet mekanizmalarının felç bir durumda olmasından hem de Türk yetkililerinin Türkmen konusundaki kararsızlığından da kaynaklandığı şeklinde okunabilir. Ayrıca Türkmen siyasetçilerinin profesyonel bir politika izlemedikleri gerçeği de göz önünde bulundurulmalıdır.

MİT Başkanı Fidan’ın Son Irak Ziyaretleri

Medyada çok az görüldüğüyle bilinen Türkiye devleti Milli İstihbarat (MİT) Başkanı Hakan Fidan bir ay içerisinde iki kez Irak’ı ziyaret etmiştir. Ancak Fidan’ın görüştüğü taraflarla fotoğraflarının medyaya düşmesine izin vermesi pek alışılmış bir durum değildir.

Fidan, Bağdat’ta Sünnilerin en büyük kitlesi olan el-Siyade’nin başkanı Hamis el-Hancer ile görüşmesinden sonra bu kez Erbil’de Irak Türkmen Cephesi heyeti ile görüşmüştür.

Türkmenlerin bu görüşmeden önceki en son görüşmeleri Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile olmuştur. Görüşme yine Erbil’de gerçekleşmiştir.

Gerçek bir devlet aklı ve otoritesi olmayan ve devlet dışı aktörlerin ülke yönetiminde hâkimiyet sağladığı Irak’ta Türkiye’nin muhatapları ile anlaşabilmek için askeri ve istihbarat gücünü öne çıkarmaktan başka çok fazla bir seçeneği kalmamıştır.

Mevlut Çavuşoğlu’nun dediği gibi “masada çözüm tükenirse sahaya ineriz”.

Hakan Fidan’ın Türkmen Cephesi ile Görüşmesindeki Mesajlar

Türk devletinin güçlü desteğine rağmen son yıllarda Irak Türkmen Cephesi’nin kan kaybettiği gizlenemez bir gerçektir. Zaman zaman bazı kurum ve görevlerde reformlar yapılmış olsa da Irak Türkmen Cephesi’nin eski yetki ve etkinliğini kazanmakta zorluk çektiğini düşünenlerdenim. Hatta acı da olsa gittikçe eridiğini söylemek gerekir.

İbn-i Haldun devletleri bir insana benzettiği gibi ben de partileri bu benzetmeye tabii tutuyorum. Bir parti önce bir sancıdan sonra doğar, ayak tutar, kimliğini oluşturur, toplumdaki yerini alır, en güçlü çağını gençlik yıllarında yaşar sonra yaşlanır ve hastalanarak ölene kadar yatağa düşer.

Irak Türkmen Cephesi’nin bugünkü durumunu artık siz bu süreçlerden biriyle zihninizde karşılaştırabilirsiniz.

Diğer Türkmen partilerinin yıllardan beridir hastalanmış yataktaki hallerine hepimiz üzülüyoruz. Bu partilerin boşluklarını önceden Türkmen Cephesi doldurmaya çalışıyordu. Ancak şimdi Cephenin de boşluğunu artık Arap kökenli olan el-Bedir Örgütü almaya başlamıştır. Bu partide de Türkmenler var diyen Türkmenlerle uzun uzun tartışıyoruz. Bu partinin, Türkmeneli bölgesinde Türkmen partilerinden daha fazla hâkimiyeti ve tabanı olabilir, hatta bütün Türkmen partilerinin toplamından daha fazla Türkmen milletvekiline sahip olabilir. Ancak vizyonu asla Türkmenlerin milli varlığını korumak değildir.

Buradan yola çıkarak Türk yetkililerinin Türkmen Cephesi’ne daha fazla destek olmaları gerektiğini düşünerek yeni hamleler yapmaya geçtiklerini görmeye başladık. Ancak ben de sahada hizmet vermiş biri olarak ifade etmem gerekiyor ki siz ne kadar destek verirseniz verin bu destekleri sahada eyleme geçirebilecek gayretli ve nitelikli yöneticileriniz olmazsa bu çabalarınız karşılıksız kalır. Mevcut durum tam da bunu gösteriyor bence.

Yukarıda bahsettiğim gibi Türk yetkililer Türkmenler ile olağanüstü görüşmelerde tek bir parti yöneticileriyle değil özellikle milli çizgide olan parti başkanları, milletvekilleri ve bazı Türkmen şahsiyetlerinden oluşan heyetlerle bir araya gelinirdi.

Bugün ise Türkmen partilerinden oluşan Birleşik Irak Türkmenleri Listesi varlığını sürdürürken son görüşme sadece Türkmen Cephesi başkanı ve yönetim kurlundan oluşan heyetle gerçekleşti. Bu durumdan farklı mesajlar çıkarılabilir;

– Türk devletinin Türk soydaşlarına ve özelikle de Irak Türklerine verdiği önemi ve desteği Türk Dünyasına ve Uluslararası merkezlere duyurmak.

– Türkiye devletinin artık Irak sahasındaki soydaşları ve ortaklarının yanında görülmeye kararlı olduğunu göstermek; el-Siyade kitlesi ardından Türkmen Cephesi ve önümüzdeki gönlerde de Barzanilerle (KDP) de görüşülebilir.

– Önümüzdeki günlerde Bağdat’taki mevcut hükümetin devam etmesi veya yeni bir hükümetin kurulması durumunda Türkmenleri temsilen Irak Türkmen Cephesine hak tınılması.

– Türkmen milletinden Türkmen Cephesine daha fazla bağlı olmaları ve destek vermeler yönündeki beklentilerin yüksek olduğuna dikkat çekmek.

– Türkmen Cephesi yöneticilerine görevlerinin ne kadar büyük olduğunun farkında olmaları ve daha aktif bir performans göstermeleri gerektiğini hatırlatmak.

– Farklı gurup ve kişilerce öne sürülen isimler değil bu kez Irak Türkmen Cephesi’nin gelecek genel başkanı olabilecek potansiyel kişiyi şimdiden kendi gözleri ile görmek istemeleridir.

[1] MARMARA ÜNİVERSİTESİ / SİYASET VE SOSYAL BİLİMLER. Doktora Öğrencisi.