Irak’ta İlk Türk Katliamı 100 Yaşında (Telafer Kaçakaç Katliamı, 1920)

Irak’ta İlk Türk Katliamı 100 Yaşında

(Telafer Kaçakaç Katliamı, 1920)

Dr. Şemsettin Küzeci

 Irak’ın önemli şehirlerinden sayılan Türkmen şehri “Telafer” Irak’ta direnişin kalesi konumundadır. Telafer halkı direniş konusunda bugün değil bundan 100 yıl önce Osmanlı Irak’tan çekildikten sonra İngiliz mandasına karşı meydan okumuş ve çatışmaya girmiştir. İngilizler silahsız Telafer halkına karşı ağır silahlar kullanmış ve Irak’ta “Savret el-İşrin” adıyla bilinen İngilizlere karşı 1920 devrimini başlatmıştır. İşte bugün o devrimin üzerinden yüz yıl geçmiş, 1-4 Haziran 1920 tarihlerinde Başlayan Telafer’de “Kaçakaç Katliamı” nın üzerinden yüz yıl geçmesine rağmen ve 2014 yılında IŞİD işgaline maruz kalan Telafer hale yaralarını sarmaya çalışıyor. Öncelikle yüz yıl önceki hatıralarımızı tazeleyelim, tarihin kara lekesi olan, tuzlu sayfalara bir göz atalım.

 “Osmanlı İmparatorluğu’ndan koparılan Irak, 1918-1920 yılları arasında, İngilizlerin işgaline, ardından da doğrudan İngiliz yönetimine tabi tutulmuştur. Irak’ın tek hâkimi olan Arnold Wilson, profesyonel bir işgal valisi niteliğini taşıyordu. Duruma göre anlayışlı tavrının arkasında gösterdiği sertlik siyaseti hafızalardan silinmemiştir. Durumun belirsizliği ve tüm Irak halkının Osmanlı özlemi sebebiyle olsun, 30 Haziran 1920 tarihinde Rumeyse‘de meydana gelen ufak bir olay, kısa süre içerisinde geniş çaplı halk ayaklanmasına dönüşmüştür. Tarihçilerin bu konuda farklı bir şekilde kaleme aldıkları yazılarda bazı çarpıtmaların olduğu şüphesizdir. Aslında İngilizlere karşı ilk ayaklanma şanlı 1-4 Haziran 1920 tarihleri arasında Telafer bölgesinde patlak vermiştir.

Direnişçi Telafer halkı İngiliz ve paralı “Hind” askerlerini tamamıyla yok edip Telafer’i kurtarıp İngilizlere sert bir ders vermiştir. Konuyla ilgili İngilizlerin Erbil Siyasi Hâkimi Dipliwar itiraf ederek “Telafer’deki olaylar İngilizlerin Erbil’deki varlıklarını da tehdit etmeye başladı”. Demiştir. Bu olaylar Erbil’in sokak ve kahvehanelerinde de konuşulmaya başlanmış, ayrıca Musul’da Ahid Cemiyeti de Kürt aşiret başkanlarına mektup göndererek gelecek eylemlere hazır olsunlar bilgisi İngilizleri ciddi bir şekilde tedirgin etmiştir. O dönemde Telafer’de Ahid Cemiyeti üyeleri Hac Ali Ağa Abdülkerim, Albudevle Aşireti Başkanı takma adı (Abul Heyca), Cemil Mohammed Nuri Al Halil Efendi Telafer’de Derk güçlerinin komutanı takma adı (İbn el-Velid) ve Subay Mohammed Ali Hac Hüseyin el-Nalebend Derk güçlerinin Telafer Subayı takma adı (el-Yamani).

Telafer Türklerince Şanlı “Kaçakaç Destanı” olarak anılan 1920 ayaklanması, Türkmeneli’nde işgal güçlerine karşı verilen ilk büyük direniştir. Kahraman Türkmen ilçesi Telafer, diğer Türkmen şehir, kasaba, bucak ve köyleri gibi İngilizlerin oyununa gelmemiş, Irak’ta kukla kraliyet sistemini kabul etmemiştir. Başka bir ifadeyle; İngiliz mandasının değiştirilmiş şekli olan kraliyete karşı, Musul’da faaliyet gösteren Türk Cemiyeti’nin ideolojisi doğrultusunda mücadele vermiş, şan ve şeref kazanmıştır. İngiliz kışlasını kuşatan kahraman Türkmenler, birçok İngilizlerin paralı askerlerini ve subaylarını öldürmüşlerdir.

20 Haziran 1920’den itibaren Rumeyse’de başlayan halk ayaklanması, Irak’ın orta ve kuzey kesimine sıçradı. İngiliz yönetimini hiçbir şekilde benimsememiş olan Türkmenler, 1920 ayaklanmasında aktif rol oynamışlardır. 13 Ağustos 1920‘de, Şahraban’da Türkmen Ayaklanması başlanmış, o esnasında, 4 İngiliz subayı öldürülmüştür. Hanekin ve Kızlarbat’ta da 14 Ağustos’a kadar süren olaylarda; bölgenin İngiliz sorumlusu öldürülmüş, Kifri halkının yardımına koşan civardaki köy ve kasaba halkı de Irak’ın İngiliz siyasi hâkimi binbaşı G.N. Salman ‘ı öldürdüler.

Irak’taki gerginliği yatıştırmak amacıyla İngilizler halkı sükûnete davet emiştir. Telafer’deki olaylar sonucu İngilizler, halkın geri dönmesi için “Af Bildirisi” yayınlanmıştır. Teleflerdeki Türkmenler de karara inanarak kaçtıkları yerlerden geri dönmeye çalışmışlardır. Ancak İngilizlerin oyununa gelmişler. Geri dönen Türkmenlerin birçoğunu tutuklamışlar, kimini katledip kimini de uzun yıllara hapislerde çürütmeye mahkûm etmişlerdir. Böyle bir tarihin bir kara lekesi niteliğindeki olaylar hazin ve acı dolu anı ve duygularla kapatılmıştır.

Bugüne geldiğinde 2014’ten IŞİD tarafından işgal edilen Telafer, 1920 yılında yaşadıkları katliamının yüz benzerini yaşamışlardır. Hele hele 2003 sonrası ABD’nin saldırılarına maruz kalmış, yüzlerde ev, işyeri, okul vs. binalar tahrip edilerek, ABD Telafer’de hayatı felç etmiştir. Kimi halk Telafer’i terk ederek, Musul’a kimi çevre bölgelere kimi de Erbil, Kerkük, Kerbela ve Necef şehirlerine kaçarak ailesinin canını kurtarmıştır. Bazıları da komşu ülkeleri sayılan Türkiye’ye sığınmaya çalışmışlardır. İster ABD saldırıları isterse de IŞİD döneminde Telafer Türkmenleri sinsi oyunlara ve yok edinme politikası ile mecburi olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmışlardır.

Günümüzde Telafer’in nüfusu 524.000 olup, %25-30 oranında Türkmen Şiilerdir. Diğerleri ise, Sünni Türkmenlerdir. Ancak IŞİD sonrası Telafer’in nüfus durumu hiçte beklenilen gibi değildir. Şu anda Telafer’de yaklaşık 100-120 bin yaşamaktadır. Aslında Telafer’de 2003 öncesi toplam 105 bin aile yaşamaktaydı. Şimdi ise, Telafer’e 18 bin aile dönüş yapmış, buda yaklaşık 100-120 nüfusa tekabül eder, ancak dönüş yapanların çoğu Şii Türkmenlerdir. Böyle bir durumda 100 yıl önce Türkmen Telafer halkının milli ruhu ve vatanseverliği bugün olsaydı. Bu gerginlikler yaşanmazdı.

Telafer’de 100 yıl önce vuku bulunan “Kaçakaç” Katliamının anısına ne herhangi bir Türkmen medyası, özellikle de TV’lerimiz, gazetelerimiz veya sosyal medyada bir kınama, anma gibi bir şeylerin yazılıp yayınlanmaması beniz üzmüştür.

Ne ise ki, Telaferli Şair “Felekoğlu” 100 yıl önce “Kaçakaç Destanı” şiirini yazmıştır.

KAÇAKAÇ DESTANI

Telafer’den koptu sevre

İngiliz’i vura vura

Bin dokuz yüz igirmide

Vaya düştü İngiltere

Kimi millet söz verdiler

Sevre birlikte dediler

Sevre kızgın oldu gerçek

Döndüler yüz çevirdiler

Ama Telafer dayandı

Birbirine hep inandı

Arzuladı kanı millet

Sevresini gerçek sandı

Baş koydular bu meydana

Bakmadılar mala, cana

Bu dünyada unutulmaz

Doldu tarihle cihana

Bir toplanıp görüştüler

Bel bağlayıp duruştular

Sığındılar tek Tanrıya

Düşman ile vuruştular

Onca Serhenk öldürdüler

Erliklerin bildirdiler

Bin yaşasın böyle millet

Yurt bayrağın kaldırdılar

Gerçekle bir plân oldu

İngilizler viran oldu

Kalan öldü, kaçan kaçtı

Hazinesi talan oldu

İngiliz’den neçe kadın

Döküp başlarına benzin

Çok kimseler görür idi

Her birisi yaktı kendin

Ordu Musul’dan yürüdü

Yurda doğru topu kurdu

Merdaneler kümesinden

Birkaç atlı topa sürdü

İngiliz’den koptu havar

Geldi uçak bomba vurar

Millet bir az dargın oldu

Esliha yok, ne çare var

Millet Yardım beklediler

Çevre halkın dilediler

Onda solğun oldu Sevre

Söz verdiler, gelmediler

Sonra millet kaçı verdi

Dağa, daşa yüz çevirdi

Şehri saldı, çıhtı herkes

İngilizler şehre girdi

Şehre bir ordu koydular

Çok saray evler yıktılar

Talan edip yağmalayıp

Harmanlara od yaktılar

Şimdi yengi bir defter aç

Millet oldu hep Kaçakaç

Arvat, uşağ yola düştü

Ne bay kaldı ne yoksul aç

Dağıldılar kır çöllere

Ulaştılar yad ellere

Karlı koca birle düşkün

Düştü perişan hallere

Barşevit oldu bir neçe

Dağda, derede gizlice

Şehre baskın ederdiler

Her taraftan gece gece

Böyle çekti iş bir zaman

Çekilmez dert oldu yaman

Millet yokuş hâlâ düştü

İstediler çare aman

Toplandılar hep ağalar

Yokuş işi başaralar

Dönmek için yurda millet

Belki bir yol sağlayalar

Birisine söylediler

İşi yaptın sen dediler

Bu milletin günahını

Boynuna hep yüklediler

Bir az düşüntüye daldı

Eğdi başın, yere saldı

Hemen kaldırdı başını

Saruğunu yere çaldı

Dedi teslim olsam gerek

Millete yol alsam gerek

Millet uğrunda şereftir

Başım verip ölsem gerek

Söz bir edip ray kurdular

Yokuşa yol uydurdular

İngiliz’e mektup yazıp

Hemen elçi gönderdiler

Elçi yetip döndü revan

İngiliz’den geldi ferman

İşi yapan ele gelsin

Bütün millet bulsun aman

Atlı mindi her bir yere

Gitti haber vere vere

Bütün millet yurda dönsün

Ağalar hep girdi şehre

Haber ulaştı her yere

Döndü millet güle güle

Çağırdılar dey baba dey

Gene göründü bu Kale

Söz burada sona erdi

Gene millet aldı yurdu

Felekoğlu yazdı bunu

İhtiyarlar haber verdi

FELEKOĞLU

 

 

 

 

Önceki İçerikTürkiye Normale Döndü
Sonraki İçerikIrak hükümeti, IKBY’ye ödeme yapmayacak
Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ Araştırmacı, eğitimci, gazeteci, şair, yazar Şemsettin Küzeci; 1965 yılında Kerkük’te doğdu. 1989 yılında Musul Üniversitesinden mezun oldu. 5 Yıl Kerkük’te lise öğretmenliği yaptı (1992-1996). Kerkük Televizyonu, Bağdat Türkmence radyosunda “gençlik ve spor” programları hazırlayıp sundu (1992-1995). Yazılarını Bağdat’ta Türkçe yayınlanan “Yurt” gazetesi, “Kardeşlik ve Birlik Sesi” dergilerinde yayınladı. 1993 yılında Irak rejimi tarafından tutuklandı. Üç ay Tikrit muhaberatında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. 2015 yılında Musalla Lisesinde Lise öğretmeni olarak çalıştığı mesleğinde kendi isteği üzerinde Kerkük’te emekliye ayrıldı. 1996 yılında siyasi nedenlerden dolayı Irak’ı terk ederek Türkiye’ye yerleşti. 1999 yılında Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsilciliğinde Basın Yayın ve Enformasyon Şube Müdürü olarak çalıştı (1999-2003). Kerkük Gazetesi'nin Türkiye temsilciliği ve Türkmeneli TV’de muhabir, programcılığı ve haber müdürü olarak çalıştı (2005-2009). 2008 yılında “Irak Basın Tarihi” üzerine Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema bölümünde “Osmanlı’dan Günümüze Irak’ta Basın Tarihi” konulu yüksek lisansını ve 2010 yılında Hollanda'da Global Lahey Üniversitesinde “Irak Televizyonları” üzerine doktorasını yaptı. 2009-2019 yılları arasında Türkmeneli Vakfı Kültür Merkezi'nde Basın ve Kültür Müdürü, 4 Şubat 2019 ile 14 Temmuz 2020 tarihleri arasında (ORSAM) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde Türkmen ve Medya uzmanı olarak görev yaptı. 16 Temmuz 2020 tarihinden beri Türkmeneli Vakfı Başkanlığından basın danışmanı olarak görev yapmaktadır. Sürekli basın kartı sahibi olan Küzeci, aynı zamanda Kerkük Gazetesi genel yayın yönetmeni ve Türkiye temsilcisi görevini sürdürmektedir. 2020 yılından beri Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şb. Yönetim kurlu üyesidir. Irak Türklerini; Türkiye, Türk dünyası ve uluslararası faaliyetlerinde gerçekleşen onlarca kongre, kurultay, konferans, bilgi şöleni ve toplantılarda temsil etti. 400’ye yakın uluslararası hizmet, takdir, teşekkür, onur belgesi, plaket ve ödül almıştır. 2006’da Irak, Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili yapmış olduğu ilmî ve edebî çalışmalarından dolayı, Azerbaycan’da VEKTOR Uluslararası İlim Merkezi tarafından kendisine “Fahrî Doktora” Payesi verildi. 2022 yılında da Türk Dünyası Akademisi tarafından kendisine “Fahri Profesörlük” Unvanı verildi. Küzeci’nin bazı eserleri ve yazıları Arapça, Azerbaycan Türkçesi, İngilizce ve Rus, Özbek, Kazak dillerine tercüme edilmiştir. Basılmış 60 adet eserinden bazıları; Suçum Türk Olmaktır, Kerkük şairleri, Irak Basın Tarihi, Türkmeneli Edebiyatı, İçimizdeki Kerkük, Kerkük Soykırımları, Kerkük’ün Mili Şairi Mehmet İzzet Hattat, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci, Nevruz Çiçekleri (Türk Dünyası Kadın Şairleri), Ortadoğu’da Türk Katliamları, Sinan Sait, Türkmen Milli Takımı, Şehit Hüseyin Demirci (Tembel Abbas), Sarmaşık Duygular, Osmanlıdan Günümüze Irak’ta Türkçe Dergiler, Kerkük’ten Azerbaycan’a, Horyatlarım, Kerkük Katliamı, Telaferli Felekoğlu, Kerkük’ten Sesleniş, İçimizdeki Kerkük, Telafer Şairleri… İletişim: www.skuzeci.com skuzeci@gmail.com (+90) 533 255 26 60