Irak’ta ölümlerin tek bir sebebi var!

Kota sistemi, yolsuzluğu sürdürüyor ve Kazımi cüretkarca ona meydan okuyor.

2003 yılından günümüze kadar tüm reform kriterlerinin dışında kapalı kota sistemiyle yönetilen Irak gibi bir ülkede, her zaman yaşananlar hususunda ‘birçok neden ve bir ölüm’ olduğunu söylemek doğru değil. Ölüm, her zaman çeşitliliğe ve farklı nedenlere sahip. Bu tek sebep ise bir çok nedenden kaynaklanıyor. sahip değil. Kolombiyalı roman yazarı Marquez üslubu uyarınca, Iraklıların ölüm sebebi tek bir başlık altında toplanabilir. Bu sebep, Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in muhtemelen açıklamasında hafifletebileceği ‘başarısızlık’ olarak dile getirildi. İbn el-Hatib Hastanesi hastaları, yaşananları ‘devlet kurumlarının, yolsuzluk ve kötü yönetim sonucu yıkılmasının bir sonucu olarak’ nitelendirdi.

Daha önceki benzer olaylarla bağlantılı olarak Cumhurbaşkanı Salih’in yaşananlara ilişkin ifadesi, yalnızca ‘başarısız bir devlet sistemi üreten yolsuzluk ve kötü yönetim’ olarak yorumlanabilir.

Öyle ki Irak’ın pasaportu dünyadaki son pasaportlar ve koronavirüs vakaları da Arap ülkelerindeki en yüksekler arasında yer alıyor. Aynı durum, 2003 sonrası Irak’ın en düşük seviyede olduğu şeffaflık gibi diğer konular için de geçerli. Ancak yolsuzluğa gelince, Irak’ın önünde yalnızca Somali var. İkisi arasındaki fark, Somali’nin hazinesinin boş olmasıyken, 2004’te petrol satışlarının başlamasından bu yana Irak hazinesinin kasasına, 1 trilyon 200 milyar dolardan fazla bir tutar girdi.

Irak’ta bir vatandaş, her an kaçak bir silahla ölebilir. Bunun ise tek bir sebebi var; Iraklıların kanının ucuzluğu. Irak vatandaşı, korona yüzünden de ölebilir. Virüs, dünyanın tüm ülkelerini dağıtırken, Irak’a özgü değil. Ancak Irak’a bu konuda özgü olan şey, bir korona hastasının 3 kez ölme ihtimalinden kaynaklanıyor; Biri virüsten kaynaklanan komplikasyonlar nedeniyle, biri ihmal nedeniyle ve sonuncu da refah basamağında olan diğer ülkelerin en basit hastanelerinde bir olmayan, ama Irak’ta olan bir yangınla.

Dünyadaki yangınlar, elektrik temaslı olması ya da koruma sistemlerinde arıza olması açısından aynı görünürken Irak’ta bu, Cumhurbaşkanı Berhem Salih’in tanımladığı gibi ana başlığı ‘birikim ve kötü yönetim’ olan, şu an ise ‘sosyal medya üzerinden günlük kırbaçlara maruz kalan hükümet sisteminin başarısızlığına’ dair çeşitli nedenlerle gerçekleşiyor. Hükümet, artık her 4 yılda bir herkesin kabul ettiği seçimlerle kendini yeniden üretemiyor.

Ama 60 yıllık (1960’ların başında inşa edilen) İbn el-Hatib Hastanesi olayı türünün ilk örneği değil. Ancak daha önce benzeri görülmemiş uygulamalar yürüten mevcut Başbakan Mustafa el-Kazımi döneminde gerçekleşen ilk olay. Daha önceki olaylarda, Musul ve Irak’ın büyük şehirleri DEAŞ’ın elindeydi. Bir araştırma komitesi kurulmuş ve çok sayıda üst düzey Iraklı lider ve yetkili sorumlu tutulmuştu. Ancak bugün, öfkeli insanların gözlerine kül atmaya mahkûm olan ‘günah keçileri’ dışında hiçbir taraf sorumlu tutulmadı.

Musul’un düşüşüyle aynı dönemde, Selahaddin’deki ‘Speicher’ olayı meydana geldi. DEAŞ, vilayeti işgal ettikten sonra askeri bir kolejdeki bin 700 kişiyi öldürdü. Üssü korumakla görevli olanlar, olaydan sorumlu tutulmadı.

Iraklıların kanı, sıcak şekilde kanamaya devam ederken, bu durumla mücadele ise soğuk kaldı. Diğer bir feci olay ise 2015 yılında yaklaşık 500 vatandaşın ölümüne sebep olan Karada patlamasıydı. Ancak soruşturmanın sonuçları gizli tutuldu ve hiç kimse sorumlu tutulmadı.

Başbakan Mustafa el-Kazimi’nin aldığı kararların hızına bakılırsa bu sefer işler farklı görünüyor. Sağlık Bakanı, sosyal medya üzerinden istifaya davet edildi. Irak olaylarını takip eden gözlemcilerin etnik ve parti kota sistemiyle ilgili olarak yorumladıkları sebeplerle Bakan, istifasını kendisi açıklamadı. Irak hükümetindeki Bakan, kendi bloğu ve partisine bağlı. Dolayısıyla istifa etmesi ya da etmemesi kararı onun elinde değil, aksine mensup olduğu bloğun ya da partinin elinde. Ancak bu kez Bakan, istifa edip etmeme kararını beklerken Başbakan Kazimi, eski hükümetlere nazaran ilk kez cesur bir karar aldı. Öyle ki Sağlık Bakanı Hasan al-Tamimi’yi, Bağdat Valisi Muhammed Cabir el-Atta’yı ve Rusafe Sağlık Müdürü’nü açığa aldı. Ayrıca bir grup çalışanın da gözaltına alınması emri verdi. Kazimi, İbn el-Hatib Hastanesi’ndeki yangının nedenlerine ilişkin soruşturma sonuçlarının, 24 saat içerisinde açıklanması çağrısı yaparken, Sağlık Bakanı, Bağdat Valisi ve Sağlık Genel Müdürü ile yapılan soruşturma sonuçlarının da 5 gün içerisinde yayınlanmasını emretti.

Kazimi’nin sert görünen ve ilk kez gerçekleşen uygulamaları, Irak parlamentosunun bugünkü özel oturumda yapabileceklerinin de yolunu açtı. Söz konusu oturumda, hastane faciasının sonuçları ele alınacak. Parlamentonun Sağlık Bakanı ve valiyi görevden alma kararı alması durumunda bu, Başbakanın adımlarını destekleyen bir emsal oluşturma yolunun başlangıcı olacak. Siyasi çözümler bu kararı engellerse öfkeli kalabalık, parlamentoyu sorumlu tutacak.