Kerkük 17 Yıl Önce İşgal Edildi

Kerkük 17 Yıl Önce İşgal Edildi

Dr. Şemsettin Küzeci

Saddam Sonrası Kerkük

Saddam’ın zulmünden kaçan bir öğretmen, şair, gazeteci ve yazar olarak, Kerkük’te dost(!) ve müttefik(!) ABD’nin Türkiye’ye oynadığı oyunları birebir yaşadık. Binlerce yıllık Türk yurdu olan Kerkük’te Türk kültür varlıkları yağmalanıyor, Türk insanı yok ediliyor. Sonuçta Türk insanlığı, kültürü, medeniyeti adına ne varsa en vahşi ellerden yok ediliyor. Hatırlatalım yine, Afganistan’da bir Budist yapıyı Taliban güçleri yıkmağa yeltenince tüm dünya ayağa kaldırılmış, Afganistan’a müdahale gerekçeleri arasında sayılmışken, şimdi daha vahşisini, canlısı, toprağı demeden Türkiye’nin tabii ve tarihi sınırlarının devamında yapılan bu katliamlara birçok gücün göz kırptığını biliyoruz. Bunları unutmadan… Anavatan Türkiye’de 1996 yılından beri Kerkük hasretiyle yaşıyorum. Çünkü o yıllarda, doğduğum topraklardan ayrılmak zorunda kalmıştım. ABD ve Müttefikleri, Irak rejimine son verilmesiyle, Ata yurduma bir an önce gitmeyi çok arzu ediyordum. Ancak bu isteğim 10 Nisan 2003 tarihinden sonra, yani Kerkük’ün özgürlüğüne kavuşmasıyla hasretim daha da arttı. Nihayet; 22 Nisan 2003’te Kerkük topraklarına yeniden kavuştum. 8 yıllık özlemimi, hasretimi giderdikten sonra, doğduğum topraklara kavuşmanın hazzını ve mutluluğunu yaşamaya başladım. Orada bıraktığım, dostlarımı, okulumu, Kerkük TV’sini, spor kulübümü, öğrencilerimi, tarihi Kerkük Kalesi’ni yeniden görmek gerçekten de büyük bir mutluluk, huzurdu benim için. Saddam döneminde çektiğimiz sıkıntıları bir daha çekilmesini hiç görmek istemezdim aslında. O toprakların nimetlerini elde etmek niyetine ABD ve müttefiklerince oynanan kirli oyunların perde arkasını bizzat kendim gördüm ve yaşadım. Lozan’ı bile onaylamadıkları gibi, zaman zaman kimi kalemlerin önemsediği bir dikkatin yanı sıra, “Nil’den Fırat’a” veya ta Çin coğrafyasına göz dikenlerin ne kadar kanlı metotları tatbik edebileceğinin örnekleri tüm insanlığa, Türk dünyasına yeterli bir uyarıdır, kanaatindeyim.

Irak Vatandaşlarına Oturma İzini Uygulaması…!!!

Habur sınır kapısında Irak’a giriş yaptığımda sırada, aynı zamanda, Irak’a göre yabancı yani TC. Pasaportu taşıdığım için (Talabani ve Barzani’nin dünyaya çıkışı hangi pasaportla olmuştu? Sorulmaz ya!), bir ek kağıtla 20 günlük vizeye tabi tutuldum. “Kim devlet olmuş ta bizlere vize uygular?” demeyin, uygularmış. Ancak, bunun bir şekilden ibaret bir durum olduğunu düşündüm, toprağımıza girdik ya… İnsanların yardımına koşmam, hasret gidermem derken yirmi gün geçmiş bir solukta. Erbil’de, “Asayiş müdürlüğüne başvurmam gerekiyormuş” gittim, ilk işlemlerim tamamladıktan sonra beni tahkik odasına aldılar. İki kişi, iki ayrı odada 7 gün ek ikamet izini verilmiş ve bu süre içerisinde Kuzey Irak’ı terk etmem istenilmişti. Vatanımızda kalmak kimlerin iznine tabi idi! “E…..Hükümran olmuştu bile..”

Mukaddes Kerkük Topraklarındayız

Kerkük için milli mücadele veren bir grup arkadaşlarla Ankara’dan Kerkük’e doğru 21 Nisan 2003 tarihinde otobüsle yola düştük. 22 Nisan Kerkük’e vardık. Hasretimizi giderdikten sonra, Türkmen kardeşlerimize destek olmak için geldiğimizi hepimiz çok çok iyi biliyorduk.  Arkadaşlar her kes kendi planı doğrultusunda gruplara ayrıldık. Ben isem ertesi gün, Divan Otelinde dava arkadaşım rahmetli Şehit Mustafa Kemal Yayçılı Beyi ziyaret ettim. Hemen Türkmen televizyonun kurulmasının talimatını aldım. “Erbil’deki arkadaşlar ile TERT tv’yi bir an önce kurun ve aktif hale getirin”. Talimatını aldım.

ITC Erbil Enformasyon Dairesi Başkanı İsam Terzibaşı, Eyüp Meyyas, Adnan Zengin ve Kerkük’teki bazı arkadaşlarla TV’yi çalışır hale getirdik. Ankara’da getirdiğim bir koli VHS Film ile TV’yi ilk Haber Bülteni ile İlk program ve canlı yayının yapılması bize Allah kısmet etti. Ankara’dan gelen bazı dostlarımızın yardımını da unutmamalıyız…

Kerkük’te Türkmeneli Radyo- Televizyonu (TERT) Açıldı

Irak Türkmen Cephesine bağlı; ilk defa Erbil’de olduğu gibi Kerkük’te de Irak Türkmenlerinin kendilerine has olarak bir TV kanalı açıldı. Türkmeneli TV’sinin ilk programı bize nasipmiş meğer, 1 Mayıs 2003 tarihinde Irak Türkmen Şehitleri’nin anma toplantısını Türkmen iş adamı Sami Yusuf Tütüncü ve Kardeşlerinin sponsorluğunda Erşat Muhtaroğlu ile Şemsettin Küzeci tarafından organize dilerek; üç bin civarında Türkmen’in yanı sıra şehit aileleri ve Tuzhurmatu, Bağdat, Erbil gibi Türkmeneli bölgelerinden katıldılar. Türkmeneli Televizyonu kameraman Adnan Zengin ve Türkeş Muhtaroğlu’nun objektifleriyle bendeniz Şemsettin Küzeci’nin hazırlayıp sunduğu Şehitleri anma özel programında 2003 Türkmen Kurultayı sonrası ITC Başkanı olan Dr. Faruk Abdullah ve ünlü sanatçı Ekrem Tuzlu gibi isimler programa konuşan ilk konuk olmuştur. Onlarca şehit ailesinin özellikle de şehit annelerinin ve çocuklarının konuştukları program, Türkmeneli televizyonu tarafından 3 gün üst üste, üç bölümden oluşarak Kerkük halkına sunuldu.

Kerkük’te İlk kez Türkmen Şehitleri Anma Toplantısı Yapıldı

Kerkük’te ilk toplantımız rahmetli Hacı Sami Tütüncü’nün evinde oldu. Çok projeler, planlar gündeme gelmiştir. Ancak, ilk çalışmamızı 1 Mayıs 2003 tarihinde Türkmen Şehitlerimiz için “Anma Toplantısı” yapılmasını uygun gürdük. Hacı Sami tüm giderler benden, siz idare edin. Dedi. Bendeniz Programı ve resmi izinleri takip ettim. Hacı Cezmi, Hacı İbrahim ve Hacı Sami Yusuf Tütüncü ve Kemal, Ganim, Haşim, Türkeş ve Erşet Muhtaroğlu ile Aydın, Hicran, Nazım, Şahin Dayıkadır aileleri tüm şehit ailelerini davet etti. Anma Toplantısının yapılmasında bazı mücadeleci dostlarımızın da emeği geçti. Onlardan rahmetli Yaşar Cengiz, Münir Kafili, Celil Sabuncu, Nasih ve kardeşi Fatih Dabbağ, İmdat Dayıla, Molla Sabah, Gazi Boyağ, Adnan Zengin ve başkaları… Kerkük- Bağdat yolu “Kavus Kazeh” bahçesinde gerçekleşen Anma toplantısının sunuculuğunu bendeniz Şemsettin Küzeci ile Erşat Muhtaroğlu (Salihi) olarak idare ettik. Tüm Şehitlerimizin fotoğraflarını bir resim sergisi düzenleyerek sergiledik. Ayrıca TERT tv için 3 saat program yaptık. İlk konuğum Bağdat’tan gelen Şehit Albay Abdullah Abdurrahman’ın Oğlu Dr. Faruk Abdullah oldu. Ayrıca mücadeleci sanatçı Ekrem Tuzlu’de mikrofonumuza konuştu. Böylece 2003 sonrası Kerkük’te ITC’ye bağlı TERT tv’nin ilk programını gerçekleştik. Gece’nin açışını Erşet Muhtaroğlu ile yaptık. Daha sonra Molla Sabah Hürmüzlü Kuran’ı Kerim’den ayetler okuyarak şehitler için dua ve Fatiha süresini okudu. Ardından da ITC Kerkük sorumlusu Mustafa Kemal Yayçılı, Mücadeleci Cüneyt Mengü ve Mevlüt Taha Kayacı gibi isimler birere konuşma yaparak şehitlerimizi minnetler ve saygıyla andık. TERT için Türkeş Muhtaroğlu ile Adnan Zengin tarafından çektiğimiz Film ve yaptığımız röportajlar ise tv’nin ilk maddesi olarak 3 gün akşam her gün bir saat yayın yaparak Kerkük halkına ilk kez sunuldu. Molla Sabah Hürmüzlü ve Arkadaşları mevlüdü Şerif okuyarak Şehitlerimiz anıldı.

ABD’li Kerkük Valisi’nden Mayvil’den İlginç Tepti

Şehitler için düzenlediğimiz anma toplantının güvenliğini sağlamak amacıyla rahmetli Mustafa Kemal Yayçılı’ya sorduğumda ABD’li C. Mayvil Albay’a gitmen gerekir. Güvenlik ona tabidir. Beni korumasıyla Mayvil Albaya gönderdi. Anlattıktan sonra siz kimsiniz dedi. ITC’den geliyorum Sayın Yayçılı gönderdi. Dedim. Hemen ağzını açar açmaz “Beni bağlamaz sizin güvenliğiniz. Gidin sizi Türkiye Korusun” set bir dille söyledi. Ben de tercümanına döndüm neden böyle sert davrandı. Sora bilir misiniz? Gazeteci ve televizyoncu olduğumu da söyle. Anlatınca, biraz yumuşak olarak Türkiye bizi 2 ay bekletti. Ve 1 Mart tezkeresini geçirmedi… Ben de jeton düştü. Olay belli oldu. Anladım ki 1 Mart tezkeresi Faturası Türkmenlere kesilmiştir… Bizde “Anma Toplantı” sını riske atmazdık. Bir dostu ile istişare sonucu Erbil’den Kardeşim Seyfettin Küzeci’nin komutanlığında 20 PMF görevlisinin sivil kıyafetlerle görevlendirilmesinin iznini aldık. Böylece 20 Türkmen genci PMF mensubu anma toplantısının güvenliğini sağladı. Şimdi sorarsanız O, 20 kişi ve onlarla birlikte olan 1200 Türkmen genci nerede kaldı. Cevap yok…!

Türk Eserleri Yok Edilmiş

Kerkük’te kaldığım günler hemen hiç vakit kaybetmeden görmek istediğim yerlere ulaşmağa çabalıyor, elimde kamera ve fotoğraf makinesi, bir yandan kulağımıza gelen en küçük saldırı haberine koşup anlamağa çalışıyordum. Yaşananlar tek kelime ile vahşetti. İnsanlar kargaşa içerisinde çoğu kere çaresiz, acılarını geride bırakmak isteyenlerin tepkileri belirsiz. Kerkük Kalesi’ndeki Danyal, Hüneyin ve Üzeyir Peygamberlerin mezarları kirletilmiş, taşlarını parçalayıp ezmişler, üstüne birçok hikâye, efsane anlatılan Bağdat Hatun’un Kızı Buğday Hatun’un türbesi ve Gökbendi’nin yıkılmış. Fuzûli Camisi, Türk ve dünya edebiyatının en büyük şairlerinden birisi olan Fuzuli’nin doğduğu ev, tarihi Türk evleri, Topkapı, Yedi Kızlar, Taşköprü, Helvacılar vs. tarihi Türk eserlerinin Saddam günlerinden bugüne, neticede bir de bilmem ne kuracağız densizliğini iddia eden gurkalar tarafından yıkılmasını nelere benzetmek gerekir: Peygamberlere saldırı, Roma’nın yakılışı, II. Dünya Savaşı’nda milyonlarca insanın öldürülmesi, Kerkük Katliamı.

Atatürk’ün Silah Arkadaşının Mezarına Saldırmışlar

Kerkük Kalesinde bulunan Danyal Peygamber Camisi’nin avlusunda Atatürk’ün sınıf, gençlik, askerlik, ideal ve mücadele arkadaşı, milli hatip büyük vatanperver Ömer Nâci’nin mezarı bulunmaktadır. 1878 İstanbul doğumlu olan Ömer Nâci; 1916‘da Doğu Cephesinde tifüse yakalanıp, 29 Temmuz 1916 Kerkük’te şehit olmuştu. Ayrıca, Osmanlı Ordusu’nda yüksek rütbeli subayların mezarları da Kerkük kalesindedir. Onlardan; Dördüncü Orduy-ı Hümâyu’nun Otuz Birinci Alay’ın Dördüncü Taburu’nun Birinci Bölüğü’nden Yüzbaşı Abdullah oğlu Ahmet Ağa, Redif Elli Birinci Livâ Kumandanı Mirlivâ Hüseyin oğlu Ahmet Rifat Paşa ve Onuncu Orduy-ı Hümâyün’a mensup Nizâmiye On İkinci Fırka Kumandanı Şeyh İbadullah oğlu Ferik el-Hacc Mehmet Lütfi Paşa gibi Türk askerlerinin mezarları bulunuyor.

Ne İnanca Saygı Ne Kültüre Ne De İnsanlığa…

Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, Kerkük mutasarrıfı olarak tâyin edilen Halide Nusret Zorlutuna’nın babası Avnullah Kâzımı Beğ’in Kerkük’te vefat eden küçük oğlu Abdullah Kâzımı’nin (Türk edebiyatının güçlü kalemlerinden “Tutsak” yazarı Emine Işınsu’nun dayısının) mezarı da Kerkük Kalesindedir. Bunlar da tahrip olmuştu. Bir yandan tam bir ilkelliği, duygusuzluğu yaşayan kültürsüzler, bir yanda bir sokak köpeğine yapılanlar karşısında ayağa kalkan Avrupa ve diğer güçlerin kör ve sağırlığı… Bilelim, her tarihi eser, ervahın yattığı mübarek yerler, türbeler… En az yaşayan üç milyon Türk varlığı ölçüsünde vahşetin uykularını kaçırıyor, Türklük; yaşayanlar, hoyratlarımız, kalemiz, kalemimiz… Cumhur Kerküklü’nün yazdığı ve Mehmet Özbek’in yanık sesinden bir ağıta dönen sözler:

“Yıktılar Kalemizi

Sürdüler balamızı

Daha can boğazdayken

Çektiler salamızı”

Yıllardır Türk Kimliğini yok etmeye, Irak topraklarında yaşam mücadelesi veren Türkmenlere baskı ve asimile politikası uygulayan rejim; yıktıkları Kerkük Kalesi gibi kendileri de yıkıldılar.

 Kebabın közü kimin

Sürmenin gözü kimin

Kaleyi yıkan adam!

Yıkıldı özü kimin

40 milyon nüfuslu, Irak halkı Saddam’ın gitmesine elbette sevindi ve şimdi özgürlüğün ne olduğunu yaşamak istiyor. Ancak “evdeki hesap çarşıya uymadı” misali tüm Irak halkı şimdiki duruma bin pişman, işte şimdi Kerkük’ü görenler ne diyecek? Ancak şu Kerkük horyatıyla acılarını dışa vurabilirler:

Kerkük’ün vayda gördüm

Gördüm ne fayda gördüm

Kalenin taş toprağın

Yıkılmış çayda gördüm

 Gurbette yaşam mücadelesi veren Usta şair Salah Nevres, Kerkük Kalesi ile Kerkük Çayının acı dramını1997 yılında yazdığı horyatını anımsıyorum:

Baktım çayına daşına

Batıptı göz yaşına

Kaleyçı yas tutuptu

Çamur koyup başına

Diyerek, Türkmen folklorunda başa çamur koyma geleneği matemin en acısı olduğuna vurgu yaparak seslenmiştir. Kerkük Kalesinden sonra Kerkük turuna çıktık…

Kerkük Turu ve Eritme Politikası

Sekiz yıl görmediğim Kerkük’ü bir arkadaşımla birlikte kuzeyinden güneyine kadar öğle saatlerinde dolaşmaya karar verdik. Ve dolaşmaya başladık; Kerkük’ün güneyinden başlayarak kuzeye doğru harekete ettik gördüm ki; devletin bütün resmi daireleri tahrip edilmiş ve yağmalanmıştır. Bazı devlet dairelerinin adları Arapça’dan Kürtçe’ye değiştirilmiş. Örneğin; Cumhuriyet Hastanesi (Azadi Hastanesi)’ne, Cumhuriyet Caddesi (Kürdistan Caddesi)’ne, Şehitler Köprüsü Mama Rişe Köprüsü)’ne ve Devlet dairelerinin girişlerine Kürtçe adlar yazılmış. Bu satırların yazarının, ta 1992’lerde bir sporcu olarak tanıdığı, geçmişte bir arkadaşı olan S.S. (bir bakıma kendisini atamış) Yarbay rütbesi takınarak bir alt grubun Kerkük Valiliği temsilcisi olabilmiştir. Sorduğumda; “Ben askerliğim er olarak yaptım, ancak bir hafta önce hemşerilerimin talimatı doğrultusunda yarbay rütbesini taktım ve valilikte işbaşı yaptım.” diyerek; “Senin bir problemin varsa söyle hemen ABD’lilere yaptıralım” dedi. Şahıslarla işimiz yok, geçmişe bakarak karmaşık duygular yaşasak da…

Tahrip Edilen Devlet Daireleri

Nüfus Vatandaşlık Dairesi, Tapu Dairesi, Adliye Sarayı, Kerkük Belediyesi Suk el-Merkezi (Kerkük Alışveriş Merkezi), Milli Eğitim Dairesi, Kerkük Televizyon Dairesi, Kerkük Müzesi, Kerkük Kütüphanesi, Kerkük Enstitüsü, Kerkük Üniversitesi fakülteleri ve bölümleri, benzin istasyonları, gençlik merkezileri, bankalar, okullar ve halka hizmet veren diğer daireler… Ayrıca bazı sivil insanların otelleri ve dükkânları da yağmalanarak tahrip edilmiş. Emniyet daireleri, muhaberat dairesi, polis karargâhları, askerlik şubeleri, askeri karargâhlar, Baas Partisinin karargâhları, Saddam fedaileri karargâhı da tahribattan epeyce nasibini almış.

Türkmenler, ABD’ye Karşı Yürüyüşe Geçti

Türkmen tarihine ilk defa olarak 6 Mayıs 2003‘te yaklaşık 15 bin civarında Türkmen Kerkük’ün her yerinden toplanarak Kerkük Valiliği önünde yürüdüler. İsteklerini ABD’nin Kerkük Sorumlusu (Wilyam Mayvil)’e bildirmek için 200 Türkmen’den oluşan bir grup Valilik binası içerisine alındı. Orada ABD yetkililerine; Saddam döneminde gasp edilen Türkmen Köylerinin iadesi, görevden atılan memurların görevlerine iadesi, Kürtlerin Kerkük’teki yanlış davranışları, hırsızlık olayları ve en önemli isteklerden birisi de Türkmenlerin Irak Türkmen Cephesini meşru temsilcileri olduğunun isteğinde bulundular.

Saddam Sonrası Bulunan Türkmen Toplu Mezarları

1991 Birinci Körfez Savaşı esnasına yapılan katliamın tanıkları toplu mezarlarda üst üste gömülerek, Kerkük’ün beş kilometre güneyinde Tuzhurmatu kasabası yakınında, 19 Nisan 1991 tarihinde, Saddam canileri tarafından idam edilen 46 Türkmen’in cesedi bulundu. Teşhis edilenlerden; Osman Cemil, İman Cebbar Kuşuncu, Yılmaz Gaybullah, Hasip Külhan. Kerkük- Bağdat yolun üzerindeki bölgelerde toplu mezarlarda birtakım Türkmen şehitlerinin cesetleri bulundu. Onlardan; Sabah Nuri Günyeci, Turan Kadir Zeynel, Ömer Necat’in cesetleri teşhis edilerek ailelerine teslim edildi.

Okullarda Aşiret Dili ve Türkmen Kızlarının Direnişi

Kerkük’teki okullara üzerinde Kürtçe yazılar yazılan defterler dağıtılmış, dershanelerde baskı grupları tarafından terör estirilmektedir. (Tüm gelişmeler, ortalığı bilerek geren bazı güçlerin işidir. Bizlere ve birlikte yaşadıklarımıza yanlışlar yaptırma, Hindistan’da, Afganistan’da yüzlerce yıl aşiret anlayışını kuvvetlendiren, gerçekte akraba toplulukları birbirine kırdıran İngiliz tecrübesidir. Şimdi de ABD.) Süleymaniye’den gelen bir grup kadın, denetleyici, müfettiş rolünde olanlar kışkırtmalar yapmıştır. Kerkük’ün Filistin Kız Lisesi’ne girip; “Bu başörtüleri niçin takıyorsunuz? Evlilik akdi ne demektir, kâğıt üstüne yazı, bunlardan vazgeçin.” demişler. Okul muavini (Türkmen Kadını); “Elinizde yazı var mı?” diye çıkıştığında,” “Evet!” denilip Kürtçe bir yazı göstermişler. Muavin, “Bizim eğitim dilimiz Arapçadır. Kürtçe değildir” dediğinde aralarında baş başa kavga çıkmış, Süleymaniye’den gelen 8 Marksist ve PKK eğitimli oldukları anlaşılan kadınları, kız öğrencileri taşlarla kovalamıştır.

ABD ile Kürtlerin Sinsi Ticareti

Talabani ve Barzani çeteleri Kerkük’ün tüp dolum tesislerinden basınç cihazların çalıp daha sonra ABD ile anlaşarak, “bunları düzeltip, 6 ay boyunca gaz gelirini alacakları” anlaşmalarına varmışlardır. İnsan kullanmada üstlerine yok. Batı tecrübeli, bu beslemeler ne gün hazırlanıyor bilemeyiz, ancak ta Türkistan, Çin diye tutturanların arada kullanacakları birçok unsur bulunsa bile, birlikte yaşama azmini bırakıp hırsızlığa, fırsatçılığa soyunanların ödeyecekleri bir bedel olmalıdır. Kamuya ait olan yerleri hana çeviren, şehrin caddelerini birer değnekçiyle dolduranlar, etrafı yazı ve levhalarla kirletenler -şimdilik- kanun tanımazlıklarına, ellerindeki silahlara güvense de sabrın bir sınırı var. Eski merkez el-Am (Osmanlıların Büyük Kışlası)’nın yerini, “Ali Merdan’ın Köşkü” olarak gasp etmişlerdir. Irak Halkı çok tedirgin ABD ve müttefiklerinin ülkelerini terk etmelerini istiyorlar, Türkmenler, Türkiye’nin o topraklar üzerinde manevi sorumluluğu dolayısıyla pasif tavrın değişmesini bekliyor.

Olaylar bitmek bilmiyor

Kale Mezarlığındaki Türkmen Lideri Şehit Ata Hayrullah’ın anne ve babasının mezar taşları tahrip edildi. Nazım Arif, Kudret Mecit, Eda Hasan Hürmüzlü ve bir Türkmen çocuğu, Talabani ye bağlı çeteler tarafından baskınlar yapılarak öldürüldü. Öte yandan, hırsızlık olayları, özellikle Araba, ziynet eşyası ve para çalmak amacıyla, geceler evlere baskın yapılıyor. Örneğin: 7 Mayıs 2003 tarihinde Kerkük’ün 1 Azar mahallesindeki Türkmen kardeşler, Selahattin ve Şemsettin’in evlerine yapılan baskın sonucu 2 adet araba ve 10.000 dolar civarında Irak dinarı, kendilerini Talabani peşmergeleri olarak tanıtan zorbalar tarafından zorla aldılar. 4 Mayıs 2003 tarihinde, Türkmeneli TV’nin arabası, bir grup Kürtler tarafından araç içinde bulunan personelin kimlik ve paraları ile birlikte gasp edildi. Ertesi gün ABD’liler arabayı ve dört Kürt’ü (Talabani çetelerini) yakaladı. 19.05.2003 gecesi, iki Türkmen iş adamını Mehmet Bezirgân ve Cebbar Attar’ın dükkânları birtakım hırsızlar tarafından kırılıp yağmalandı.

Kerkük Valisi Amerikan üslubuyla seçildi!

Kerkük’te Türkmenlerin yanı sıra Arap, Kürt ve Süryaniler yaşamaktadır. Barışı getirmek iddiasıyla Irak ‘a giren güçlerin tespit ettiği (nüfus oranı söz konusu değil) 24 kişilik Kerkük Meclisi üyeleri arasından vali seçilecekti. ABD yetkililerinin yaptığı birkaç defa nabız yoklamalarında adaylardan Emekli Hâkim Vehbi Kamber ve Hâkim Muayyet‘in isimler öne çıkmıştı. Araplar da oyların Türkmenlere verecekti. Ancak ABD, kendi üslubuyla son anda Kerkük Valisi’ni seçtirdi(!). 5 Kürt bir Süryani’den oluşan 6 kişi daha meclise ekledi. “Bunlar da benim bağımsız adaylarımdır. Bunlardan birisini Vali seçeceksiniz.” emri, Batının demokrasi anlayışına pek uygun düşmüştü! Bu şekilde Kürt kökenli Abdurrahman Mustafa Kerkük valisi olarak seçildi.2011 yılında Abdurrahman Mustafa görevden alınarak yine Talabani partisi üyesi Necmettin Kerim ile değiştirildi. ABD ve Irak pasaportunu taşıyan Kerim Mart 2017 yılında Kerkük’te devlet dairelerinde Irak bayrağının yanında Kürt bayrağını asan validir. Ayrıca 2005 yılında referandum ile Irak’ta halk tarafından kabul edilen ve 31 Aralık 2007 tarihinde süresi dolan Irak Anayasasının 140. Maddesini yeniden uygulamaya koymaya çalışan yine Necmettin Kerim’dir.

Süleymaniye’deki son tertipler ise bunca vahşetin üzerine tuz biber… 11 Mehmetçikle birlikte 24 Türkmen’in de başına “çuval geçirilmişti…” Kimi yazarların belirttiği, biz işgal günlerinde İstiklal Savaşı’nda bile böylesi bir zillete düşmemiştik. Ancak bilelim, tüm olayların içerisinde KYB militanları vardır ve bu leke mutlaka kaldırılmalıdır.

Böylece 17 yıl önce Kerkük’teki vahim tabloyu siz değerli okurlarıma bir kez daha sunmaya çalıştım. Ancak 17 yıl sonraki tablo ise, işsizlik had sayfayı aşmış durumda elektrik, su ve belediye hizmeti tamamen bitmiş durumda üstelik Kasım 2019 tarihinden hükümet yok, yerine Korona salgını iktidarı ele geçirmiş tıpkı dünyayı ele geçirdiği gibi…

Previous articleCem Karaca: Ben Azeri’yim
Next articleIrak’ta DEAŞ Haşdi Şabi’ye saldırdı: 10 ölü
Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ Araştırmacı, eğitimci, gazeteci, şair, yazar Şemsettin Küzeci; 1965 yılında Kerkük’te doğdu. 1989 yılında Musul Üniversitesinden mezun oldu. 5 Yıl Kerkük’te lise öğretmenliği yaptı (1992-1996). Kerkük Televizyonu, Bağdat Türkmence radyosunda “gençlik ve spor” programları hazırlayıp sundu (1992-1995). Yazılarını Bağdat’ta Türkçe yayınlanan “Yurt” gazetesi, “Kardeşlik ve Birlik Sesi” dergilerinde yayınladı. 1993 yılında Irak rejimi tarafından tutuklandı. Üç ay Tikrit muhaberatında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. 2015 yılında Musalla Lisesinde Lise öğretmeni olarak çalıştığı mesleğinde kendi isteği üzerinde Kerkük’te emekliye ayrıldı. 1996 yılında siyasi nedenlerden dolayı Irak’ı terk ederek Türkiye’ye yerleşti. 1999 yılında Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsilciliğinde Basın Yayın ve Enformasyon Şube Müdürü olarak çalıştı (1999-2003). Kerkük Gazetesi'nin Türkiye temsilciliği ve Türkmeneli TV’de muhabir, programcılığı ve haber müdürü olarak çalıştı (2005-2009). 2008 yılında “Irak Basın Tarihi” üzerine Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema bölümünde “Osmanlı’dan Günümüze Irak’ta Basın Tarihi” konulu yüksek lisansını ve 2010 yılında Hollanda'da Global Lahey Üniversitesinde “Irak Televizyonları” üzerine doktorasını yaptı. 2009-2019 yılları arasında Türkmeneli Vakfı Kültür Merkezi'nde Basın ve Kültür Müdürü, 4 Şubat 2019 ile 14 Temmuz 2020 tarihleri arasında (ORSAM) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde Türkmen ve Medya uzmanı olarak görev yaptı. 16 Temmuz 2020 tarihinden beri Türkmeneli Vakfı Başkanlığından basın danışmanı olarak görev yapmaktadır. Sürekli basın kartı sahibi olan Küzeci, aynı zamanda Kerkük Gazetesi genel yayın yönetmeni ve Türkiye temsilcisi görevini sürdürmektedir. 2020 yılından beri Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şb. Yönetim kurlu üyesidir. Irak Türklerini; Türkiye, Türk dünyası ve uluslararası faaliyetlerinde gerçekleşen onlarca kongre, kurultay, konferans, bilgi şöleni ve toplantılarda temsil etti. 400’ye yakın uluslararası hizmet, takdir, teşekkür, onur belgesi, plaket ve ödül almıştır. 2006’da Irak, Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili yapmış olduğu ilmî ve edebî çalışmalarından dolayı, Azerbaycan’da VEKTOR Uluslararası İlim Merkezi tarafından kendisine “Fahrî Doktora” Payesi verildi. 2022 yılında da Türk Dünyası Akademisi tarafından kendisine “Fahri Profesörlük” Unvanı verildi. Küzeci’nin bazı eserleri ve yazıları Arapça, Azerbaycan Türkçesi, İngilizce ve Rus, Özbek, Kazak dillerine tercüme edilmiştir. Basılmış 60 adet eserinden bazıları; Suçum Türk Olmaktır, Kerkük şairleri, Irak Basın Tarihi, Türkmeneli Edebiyatı, İçimizdeki Kerkük, Kerkük Soykırımları, Kerkük’ün Mili Şairi Mehmet İzzet Hattat, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci, Nevruz Çiçekleri (Türk Dünyası Kadın Şairleri), Ortadoğu’da Türk Katliamları, Sinan Sait, Türkmen Milli Takımı, Şehit Hüseyin Demirci (Tembel Abbas), Sarmaşık Duygular, Osmanlıdan Günümüze Irak’ta Türkçe Dergiler, Kerkük’ten Azerbaycan’a, Horyatlarım, Kerkük Katliamı, Telaferli Felekoğlu, Kerkük’ten Sesleniş, İçimizdeki Kerkük, Telafer Şairleri… İletişim: www.skuzeci.com skuzeci@gmail.com (+90) 533 255 26 60