Özbekistanlı Şair Munavvara USMANOVA’den BURSA GEZİMİZ

 BURSA GEZİMİZ

Şiir: Munavvara USMANOVA/ Özbekistan 

Tercüme: Cihangir NOMOZOV

O zaman eşim ile Türkiye’ye geziye gittik.

Gezi için güzel Bur sa’ya seçerek yola çıktık.

Turistler arasında farklı milletlerden temsilciler vardı.

Dil bilmesek de bir birimizi kalple tanıdık ve arkadaş olduk.

Yüksek dağ manzarası, bin yıldır kararan kocaman bir ağaç…

Hepsi gönlümüze huzur getirdi.

Bir varış noktasına ulaştığımızda ve yürürken eşim şöyle dedi:

“Yufka kokusu geliyor yakınlarda yufka pişiriyor ve yemek istiyorum” diye söyledi.

Mahalleyi gezmeye başladık.

İncir ve ceviz ağaçlarının çokluğu nedeniyle alçak duvarlardan avluların içini göremesek de, yemeklerin tanış ve hoş kokusunun yayıldığı ev yakınında durduk.

Hafifçe harap olan çift kanatlı bir kapı aralık duruyordu.

Küçük bir çocuk gibi sürünerek içeriye baktım.

Bir tavada yemek pişiren anneye bakınca o beni selamladı.

Nedense beni gördüğünde şaşırmadı, geleceğimi biliyormuş gibi yanına davet etti.

Oturduk. Çok uzaklardan geldiğimizi ve bu hedefe seyahat planımız nedeniyle geldiğimizi söyledik.

Buraya yemek kokusuyla geldiğimizi söylemeye utandık.

Büyük anne mutlu bir şekilde omzumu sıvazladı.

Sıcak yufkayı tutup sepete koyarak, “Al çocuğum, ye bunu, Rızkı Allah verir” dedi.

Sizler Allah’ın misafirlerisiniz.” dedi. Doyduk, çay içerken iyi vakit geçirdik.

Ortaklarımızın beklememesi için dua ederek yola çıktık.

Cebinden para çıkarıp masanın kenarına koyan kocama huysuz bir sesle:

“Oğlum sen Türk’sün, ben de Türküm.

Annemiz babamız aynı. Bu bir anne ve ben de bir anneyim.

Kendi gelen misafir Yarattığı Allah diyor, bizde öyle.

Beni nimetlendirerek mükâfatımı artırmak yerine,

onu göğe mi saçarsınız?” Kalbimi mi inciteceksin?” Anne ve çocuk gibi

gözlerimizde yaşlarla vedalaştık.

Sokakta arkamızdan el sallayan büyük anne sıması, anneme benziyordu.

Geri gittim. (Annemle vedalaştığımda, her zaman geri dönüp kucağıma iki üç kez bastırırım.)

Bağrıma sıkıca bastırdığı eski, hırpalanmış elleriniöptüm.

Yüzümü yüzüne bastırarak, “Anne yine gelece-ğiz, sana Andica’nın cizzali ekmeğinden getireceğim, sonra görüşürüz” dedim.

“Görüşürüz şekerim” dedi kalbi sevgiyle dolu büyük anne de gülümseyerek..