Papa’nın Irak Ziyareti ve Düşündürdükleri

Papa’nın Irak Ziyareti ve Düşündürdükleri

Ziyat Köprülü

Irak Cumhuriyeti, geçtiğimiz günlerde Irak tarihinde bir ilki yaşadı. Katolik Kilisenin ruhani lideri Papa Franciscus, 05 Mart 2021 tarihinde Irak’a (4) günlük bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu da Irak tarihi boyunca gerçekleşen önemli ve dikkat çeken ziyaretlerden biri idi. Ziyaret, zamanı ve gidilen mekanlar açısından ister istemez dünyanın ilgi ve dikkatini üzerine çekmiştir. Bilindiği gibi Katolik mezhebinin merkezi olan Vatikan’da bulunan Papalık makamı her ne kadar ruhani bir liderlik makamı olarak bilinse de aynı zamanda politik etkisi olan bir makamdır. Çoğu zaman ülkeler tarafından dini etkisi nedeniyle bazı siyasi sorunların çözümünde kullanılmaktadır.

Peki Papa Franciscus’un Irak’a ziyareti görüleniyle ve görülmeyeniyle ne taşımaktadır? Aslında bu ziyaretin derin bir dini boyutu ve yine derin bir siyasi boyutu vardır.
Ziyaretin dini boyutunda çok eskilerden arzulanan ancak bir türlü gerçekleştirilemeyen Hz. İbrahim (A.s.)’ın doğum yeri olduğuna inanılan Irak’ın güneyindeki Nasiriye ilinin Ur antik kentini ziyaret etme amacı yatmaktaydı. Dolayısıyla Papa, Yahudilerin arzusunu yerine getirmiş ve Ur’da bir haç merasimi gerçekleştirerek bundan böyle bu antik kentin İbranilerin ziyaretine açılması için zemin hazırlamıştır. Bilindiği gibi Papa II. Jean Paul’un da bir ziyaret talebi 1999 yılında Irak’ın devrik Devlet Başkanı Saddam döneminde olmuş ve talebinde milenyuma girişte Irak’ta olma arzusunu beyan etmiş idi. Ancak bu ziyaret gerçekleşmemiştir.

Peki, bugün ne oldu da Irak’ın güvenlik açısından en kötü günlerini ve Covid-19’un en yaygın durumunu yaşarken bu ziyaret şimdi gerçekleştirildi? Daha birkaç gün önce 15 Şubat 2021 tarihinde Erbil roketler altında kalmamış mıydı? Kuzey Irak Bölgesel Hükümet Başkanı gerek Birleşmiş Milletler gerekse ABD ve dünyaya güvenliğimizi sağlayın diye bağırmıyor muydu? Atılan roketlerin DEAŞ tarafından atıldığı söylenmedi mi? Daha önce ‘’Allahu Ekber’’ diyerek kelle kesip masum insanları asıp yakan sözde Müslüman DEAŞ terör örgütü nereye kayboldu? Bu ziyaret sırasında olay çıkartmama ve terör estirmeme talimatını kimden aldı acaba? Yoksa Rothschild Ailesi mi devreye girdi ?! Ne hikmetse Papa gittikten bir gün sonra Bağdat’ta 1 kişinin ölümüne ve 18 kişinin yaralanmasına neden olan bir patlama meydana geldi.!!

Ayrıca, bu ziyaret için seçilen dini yerlere dikkat edersek coğrafik yönden çok manidar olduklarını görürüz. Yerler bilinçli ve belli tarafların planlarına göre tespit edilmiş ve ziyaretin hem dini hem de siyasi hedeflerini, anlayanlara aşikar etmiştir. Şimdi sormazlar mı insana Irak’ın başka illerinde Kiliseler yok muydu? Misal olarak Kerkük’te de hem Kiliseler hem de Danyal ve Üzeyir Peygamberlerin makamları vardır. Neden oralar seçilmedi? Çünkü bu ziyareti dünya basını ve televizyon kanalları takip etmekteydi ve Kerkük’te bir Türk varlığından söz edilmesi istenmemekteydi. Gaye, bu ziyarette verilmesi planlanan mesajın kamuoyuna net bir şekilde ulaşmasını sağlamak, halkın kafasını başka şeylerle bulandırmamak ve dünya kamuoyunun Irak’ta bir Türk varlığından haberdar olmasına vesile olmamaktır. Şimdi tekrar sormak gerek bu mudur ruhanilik? Bir kimliği öne çıkarıp diğerinin üstünü örtmek midir?

Siyasi boyutunun ise biri yakın diğeri uzak vadeli olmak üzere bir takım amaçları vardır. Papa’nın Irak’ın Necef ilinde bulunan Şiilerin en önemli dini lideri olan Ali Al-Sistani ile gerçekleştirdiği görüşmede İran ile ilgili ilettiği mesajın ve İsrail ile ilişkileri normalleştirme sürecinin biran önce başlatılması konularının sonuçlarını yakın vadede göreceğiz. Ancak bu ziyaretle uzak vadede gerçekleştirilmeye çalışılan siyasi amaç Irak’ın toprak birliği açısından en tehlikelisidir. Daha öncede belirttiğimiz gibi gidilen yerler çok bilinçli seçilmiş ve kamuoyuna verilen mesajlar çok dikkatli bir şekilde belirlenmiştir. Her şeyden önce Irak’ın sadece Sünni, Şii ve Kürtlerden ibaret üç coğrafik bölgeden oluştuğu çok net bir şekilde yansıtılmaya çalışılmıştır. Bu bölgelerde gerek Ur antik kentinde gerekse Sünni yerlerden olan Bağdat ve Musul’da Kiliselere karşı işlenen yıkım ve ihmal yansıtılırken Erbil’de bir güven ve dinlere karşı hoşgörü ortamının hakim olduğu aksettirilmiştir. Papa, yaklaşık olarak on bin kişinin katılımıyla belki de Ortadoğu’nun en büyük ayinini gerçekleştirmiştir. Peki bunu mekan olarak nerde gerçekleştirmiştir? Farnso Hariri Stadında. Bu stadyum, Irak Asurilerinden olan, KDP’nin kurucusu Mustafa Barzani ve daha sonra Mesut Barzani ile çalışan ve Erbil valisi iken 2001‘de bir suikast sonucu hayatını kaybeden Franso Toma Hariri adına yaptırılmıştır. Bu da tesadüf müdür?

Tarafsız olarak davranması gereken bir Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Irak Özel Temsilcisi Jeanine Plasschaert’ın, statta yapılan büyük ayine Kürt Bölgesel Yönetimi yetkilileriyle yan yana ve Kürt milli kıyafetiyle hazır bulunması, ayrıca Papa’nın ‘’Kutsal Üçleme’’ yapması sırasında Müslüman olarak bildiğimiz Kürt Bölgesel Yönetimi ve parti yetkililerinin ayakta durmaları sizce de manidar değil midir? Bunun yanı sıra, Irak’ın Maliye eski Bakanı Hoşyar Zeybari, twitter hesabında statta yapılan ayinde Plasschaert ile birlikte çektikleri fotoğrafı yayınlayıp ‘’En Büyük Gün’’ diye nitelemiştir. Diyeceksiniz ki, İslam dini insanların inançlarına saygılı olmayı, kimsenin inancına hakaret etmemeyi emreder. Evet, Müslümanlık bunu emreder. Lakin saygılı olmak sizin dininize temelden aykırı olan ve Allah’a şirk koşan bir eylemin yapıldığı yerde de bulunmamayı, oradan uzaklaşmayı ve söylenenleri duymamayı da emreder. Dolayısıyla bu ayinin bir Kilisede yaptırtılıp ve Bölgesel Hükümette bulunan Hristiyan Bakan ve milletvekillerini gönderselerdi olmaz mıydı?

Avrupa’da cami ve mescitlerimizin sayısını kısıtlayan ezan sesinin dışarı verilmesine müsaade etmeyen bir zihniyetin içinden gelip bizlere ders vermesi ve bir Kilisede değil kocaman bir statta alenen ayin yapıp İncil’den ayetler okuması bir çifte standartlık değil de nedir? Ayrıca Musul’da DEAŞ terör örgütünün yıktığı kiliseleri ziyaret edip, aynı örgütün patlatıp yıktığı Yunus Peygamber türbe ve camisine gitmemekle sizce ne amaçlanmıştır? Çok basit, İslam’ı kötüleme amaçlanmıştır. Çünkü DEAŞ’ın İslam’a da zarar verdiğini yansıtırlarsa, o zaman bu terör örgütünün gerçeği ortaya çıkar. Irak’ın yöneticileri de çoğu hainliğinden, çok azı da cahilliğinden bu işe çanak tutmuşlardır. Irak halkına gelince, vatandaşların çoğu cereyan edenlerden bihaber sadece sosyal iletişim kanalları üzerinden ziyaretle ilgili komik mesajlar paylaşmakla meşgul olmuşlardır!!

Netice itibariyle Ulu Hakan II. Abdülhamid’i saltanattan indiren güçler, yeniden bölgemizi karıştırmak için ellerinden geleni arkalarına koymamaktadırlar. Peki biz ne zaman uyanacağız..???