Şehit Muazzam KASAPOĞLU

Şehit Muazzam KASAPOĞLU

Dr. Şemsettin Küzeci

Şehit Muazzam KASAPOĞLU; 1958 yılında Kerkük’ün Musalla mahallesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Kerkük’te bitirdi. 1978‘de Süleymaniye Üniversitesi Tıbbi Araştırmaları Enstitüsüne kabul edildi. Şehit Muazzam; küçük yaşlarından beri edebiyat meraklısı idi. Bu merak Şehidin hayatını ciddi bir şekilde etkileyerek, kendisinde milli duygu hissini uyandırdı. Hele Türkmen halkının uğradıkları sıkıntıları, genç yaşta algılaması Muazzam’ın bir siyasi mücadele içine girişimine neden oldu. Dayısı Şehit Gazi TERZİ’den de etkilenerek ortaokuldaki arkadaşlarıyla birlikte “Türkmen Talebe Teşkilatı”nın çalışmalarında aktif bir genç olarak arkadaşları tarafından olmazsa olmazlardan birisi haline geldi. Bu teşkilattaki arkadaşları: Erşet MUHTAROĞLU, Sami TÜTÜNCÜ, Kasım KAZANCI, Sadettin Ali, Kemal FETTAH, Şehit Niyazi Sıddık KASAPOĞLU ve başkaları…

Yaşının küçük olmasına rağmen 1970 yılında Kerkük’te Şehit edilen Mehmet Remzi Fatih SAATÇİ’nin Kerkük’te düzenlenen protesto yürüyüşüne katıldı. 1971‘de Irak “Türkmen Talebe Teşkilatı”nın Boykotunda büyük rol oynayarak Musalla Ortaokulun sorumlusu olarak organizasyonda bulundu.

1975 yılında Şehit Rüştü Reşat MUHTAROĞLU’ nun kurduğu “Irak Türkmen Kurtuluş Hareketi”ne katıldı. Hareketin “TURGUT” hücresinde çalışmalarını Şehit İzzettin Celil TERZİ, Sabah Aziz BEKİR ve Erşet MUHTAROĞLU ile birlikte hareketin askeri kanadında siyasi faaliyetlerini yürüttü.

TUTUKLANMASI:

07.12.1979 yılında Saddam rejiminin adamları, Şehit Muazzam KASAPOĞLU’ nu Süleymaniye’ de tutukladılar. Devrim ve Baas Partisini eleştiren broşür ve yayınlar dağıtmak, Irak Türkmen Kurtuluş Ordusu Teşkilatına üye olmak, Devletin ve Baas Partisi’nin muhtelif kuruluşlarına karşı askeri operasyonlar düzenlemek ile suçlanan şehidimiz, ABD’lilerin de Irak’lılara yaptıkları işkence okulu haline gelen Abu Ğrep Cezaevi’nin Özel Hükümlüler koğuşuna konuldu.

Bir süre sonra Askeri Devrim Mahkemesi Başkanı Savcı Müslim Hadi EL- CENABİ’ nin başkanlığında hazırlanan rapora dayanarak Devrim Mahkemesinde yargılanmasını kararlaştırıldı.

MAHKEME SALONU:

Şehit Muazzam’ın Devrim Mahkemesinin İddia Makamınca kendisine yöneltilen sunalara karşı bağırarak şöyle dedi:

“Biz, Türkmenler Siyasi, Sosyal,  kültürel haklarımızı sonuna kadar savunacağız. Bize vaat ettiğiniz ölümü dört gözle bekliyoruz.” Bunları dedikten sonra mahkeme heyetince Şehit Muazzam KASAPOĞLU; 10 yıl ağır hapis cezasına çaptırıldı.

ŞAHADETİ:

 Şehit Muazzam KASAPOĞLU; 10 yıl aldığı hapis cezasının 8 yılını bitirdikten sonra 1986 Af kararıyla hapisten çıktı. Hapisten çıkar çıkmaz dava arkadaşları Sabah Aziz ve Erşet MUHTAROĞLU ile birlikte Irak Yüksek Öğretim ve Öğrenim Bakanlığına öğrenimlerini tamamlamak için başvuruda bulunduk. Ancak, Bakanlığın Hukuk Dairesi Müdüründen aldıkları ” Sizler siyasi tutuklularsınız. Öğrenime dönemezsiniz. Cevabı onları hayal kırıklığına uğrattı. Bu cevaba sessiz kalmayan Şehit Muazzam KASAPOĞLU gönderdiği yazılı cevapla “Bizleri hapisten çıkardığınıza hiçte memnun kalmadık.” Demiş…”

1986 yılından itibaren Saddam’ın emniyet güçleri tarafından takibat altına alınan Muazzam ve arkadaşları Kerkük’ün Kerame Emniyet Müdürlüğünde Yarbay Nezhan HALAF tarafından bizzat gözetleniyordu. Bu durum uzun süre devam etti.

1991 yılında 1. Körfez Savaşında askerliğe çağırıldı. Ne garip…!!!

Öğreniminizi tamamlamaya engel oluyorlar. Ancak askerliğe çağırıyorlar. Kastedilen haklarınızı kendi istekleri doğrultusunda verip alıyorlar…”

 Askerliğe çağırıldıktan sonra Bağdat’ın Kâzımiyye Beşinci Askerlik Şubesi tarafınca iki kez tutuklanır. Daha sonra ailesiyle haberleşmesi kesilir. Bu arada Irak ordusu Kuveyt’ten çekilmeden önce “ Bobyan” Adasına gönderildiği öğrenilir.

 ACI HABER

 1990 yılında Kuveyt’i işgal eden, Irak Ordusu 1991‘de ABD ve Müttefikleri olan 30 ülkenin ortaklaşa düzenledikleri operasyon sonucu Irak’ı Kuveyt’ten çıkarmayı başarmıştı. Ancak, ABD güçleri Saddam’ı yok etmeye başlattığı Operasyonu yarım bıraktı. Kuveyt’ten Kut’a kadar saldırısını sürdüren ABD ve Müttefikleri Kut’tan sonra geri adım attı. Dönemin T.C. Başbakanı Tansu ÇİLLER bile bugüne kadar neden ABD’nin Bağdat’ta kadar girmediğinin nedenini anlamamıştı… İşte tam o zaman Şehit Muazzam KASAPOĞLU’nun ailesine Irak yetkililerince acı haber verilir: “ Oğlunuz Muazzam Şehit düştü. Gelin cesedini teslim alın”

 Muazzam’ın cesedini teslim alan ailesi ve dava arkadaşları cesedin haince ve insanlığa sığınmayan bir şekilde yüzünün ve cesedinin bozulduğunu öğrenirler.

Bu durumu böyle gören Şehidin Halası oğlu Sami TÜTÜNCÜ ve dava arkadaşı Erşet MUHTAROĞLU Muazzam’ın Askeri karargâhı, Erbil’e bağlı Salahattin İlçesinde bulunan Savunma Taburuna giderler. Orada bazı araştırmalarda bulunurlar. Orada Kerkük-Uruba semti sakini olan Askeri Karargâh ile tanıştıklarında olayın gerçek yüzünü öğrenirler. Askeri Karargâh:

“ Bakınız, ben Kerkük Araplarındanım. Müslüman bir insanım size doğruyu söylemem hiçte doğru olmaz bence, çünkü benim de başıma neler geleceklerini her hâlda tahmin edersiniz diye konuştu”. Ancak, Sami TÜTÜNCÜ ile Erşet MUHTAROĞLU ’nun ısrarıyla ve ona ciddi anlamda ikna edici güvenceler vererek ondan Muazzam’ın ölümünün gerçek nedenini öğrenirler.

Gerçek durum çokta acıymış “ Muazzam KASAPOĞLU; İlçedeki Askeri Karargâh İstihbarat Subayı tarafından öldürülmüştür”. Gerekçe olarak: Şehit Muazzam, Irak Ordusuna ve Saddam’a karşı Basra’da düzenlenen Şabaniye Halk Ayaklanmasına katıldığı iddiasıyla Saddam yanlısı Baas Partisi mensubu olan İstihbarat Subayı tarafından öldürülmüş.

Durumu çok titizlikle araştıran Erşet MUHTAROĞLU ile Sami TÜTÜNCÜ, ne yapacaklarına bir türlü karar veremezler. Ancak, Muazzam’ın kanı yerde kalmasın diye, vicdanlarından ve kalplerinden gelen sesi dinleyerek Askeri Karargâh Amiri’nin yanına çıkıp, durumu iletirler. Ancak, böyle bir durum da hele hele Saddam döneminde bir askeri birliğin İstihbarat Subay tarafından böyle bir işin yapılması hiç kimse tarafından teyit edilmeyecek bir hadise olduğunun da farkında idiler. Durum, askeri birlik tarafından inkâr edildi. Muazzam KASAPOĞLU, Körfez Savaşı esnasında şehit edildi. Denildi… Bir süre sonra yukarıda sözü edilen askeri birlik erinin amirleri tarafından cezalandırıldığını öğrenen Sami TÜTÜNCÜ ve Erşet MUHTAROĞLU, araştırılmalarının doğru olduğunun kanaatine varırlar.

Böylece Muazzam KASAPOĞLU; bir Türkmen olarak Saddam rejiminin Baas partili istihbaratçıları tarafından Şehit edilmiştir.. Şehitler kervanına katılan Muazzam Türkmen halkının gönlünde yaşayacaktır. Bu milli dava uğruna şahadet şerbetini içerek Abdullah ABDURRAHMAN, Necdet KOÇAK, Adil ŞERİF, Rüştü MUHTAROĞLU gibi bir bayrak olarak şehitleri semasında dalgalanacaktır.

 ŞEHİT’İN DÜŞÜNCELERİ: 

Şehit Muazzam; milli duygular taşıyan yakın arkadaşları ile birlikte Türkmen halkının Irak toprakları içerisinde siyasi, sosyal ve kültürel haklarına kavuşması, meşru haklarının elde edilmesi düşüncelerini yakın Mücadele arkadaşı Erşet MUHTAROĞLU, Sami TÜTÜNCÜ ve Kasım KAZANCI ile her zaman paylaştığını ve Türkmen varlığının korunması yolunda,  silahlı mücadelenin şart olduğunu ve başkalarına ibret olsun diye satılmış hainlerin cezalandırılmasına inanmış bir teşkilatçı niteliğini taşımaktaydı.

Irak Türkmenleri, Türk dünyasının bölünmez bir parçası olarak benimsediği, Şehidin son nefesine kadar dudaklarından düşmeyen çift mısralı bir şiir dizesi misali terennüm edilirdi. Türkiye ile ilgili düşünceleri:  Birçok Türkmen genci suçsuz,  günahsız yere Saddam rejimi tarafından Türkiye casusu, MHP yanlısı, MİT çalışan ve Turancılık suçlamalarıyla idam sehpalarında şirin canlarını Türklük, Kerkük, Türkmen uğruna verdiler. Arkalarında Babasız kalan çocuklar bıraktılar… Türkiye bu şehit insanları ve ailelerini unutmamalıdır.

  “ Bu gün iktidar da olan siyasi partiler, bürokratlar veya Ülkenin Ulusal Güvenliğinden sorumlu teşkilatların sorumluları ve yetkilileri Türkmen Şehitlerinin Ailelerine gözleri gibi bakmaları gerekiyor diye düşünüyorum. “

 ***

Previous articleرئيس الجبهة التركمانية العراقية “جميع فئات المجتمع التركماني مشاركون في صنع قرارتنا
Next articleمقتطفات من قصائد الشاعر عصمت أوزجان
Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ Araştırmacı, eğitimci, gazeteci, şair, yazar Şemsettin Küzeci; 1965 yılında Kerkük’te doğdu. 1989 yılında Musul Üniversitesinden mezun oldu. 5 Yıl Kerkük’te lise öğretmenliği yaptı (1992-1996). Kerkük Televizyonu, Bağdat Türkmence radyosunda “gençlik ve spor” programları hazırlayıp sundu (1992-1995). Yazılarını Bağdat’ta Türkçe yayınlanan “Yurt” gazetesi, “Kardeşlik ve Birlik Sesi” dergilerinde yayınladı. 1993 yılında Irak rejimi tarafından tutuklandı. Üç ay Tikrit muhaberatında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. 2015 yılında Musalla Lisesinde Lise öğretmeni olarak çalıştığı mesleğinde kendi isteği üzerinde Kerkük’te emekliye ayrıldı. 1996 yılında siyasi nedenlerden dolayı Irak’ı terk ederek Türkiye’ye yerleşti. 1999 yılında Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsilciliğinde Basın Yayın ve Enformasyon Şube Müdürü olarak çalıştı (1999-2003). Kerkük Gazetesi'nin Türkiye temsilciliği ve Türkmeneli TV’de muhabir, programcılığı ve haber müdürü olarak çalıştı (2005-2009). 2008 yılında “Irak Basın Tarihi” üzerine Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema bölümünde “Osmanlı’dan Günümüze Irak’ta Basın Tarihi” konulu yüksek lisansını ve 2010 yılında Hollanda'da Global Lahey Üniversitesinde “Irak Televizyonları” üzerine doktorasını yaptı. 2009-2019 yılları arasında Türkmeneli Vakfı Kültür Merkezi'nde Basın ve Kültür Müdürü, 4 Şubat 2019 ile 14 Temmuz 2020 tarihleri arasında (ORSAM) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde Türkmen ve Medya uzmanı olarak görev yaptı. 16 Temmuz 2020 tarihinden beri Türkmeneli Vakfı Başkanlığından basın danışmanı olarak görev yapmaktadır. Sürekli basın kartı sahibi olan Küzeci, aynı zamanda Kerkük Gazetesi genel yayın yönetmeni ve Türkiye temsilcisi görevini sürdürmektedir. 2020 yılından beri Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şb. Yönetim kurlu üyesidir. Irak Türklerini; Türkiye, Türk dünyası ve uluslararası faaliyetlerinde gerçekleşen onlarca kongre, kurultay, konferans, bilgi şöleni ve toplantılarda temsil etti. 400’ye yakın uluslararası hizmet, takdir, teşekkür, onur belgesi, plaket ve ödül almıştır. 2006’da Irak, Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili yapmış olduğu ilmî ve edebî çalışmalarından dolayı, Azerbaycan’da VEKTOR Uluslararası İlim Merkezi tarafından kendisine “Fahrî Doktora” Payesi verildi. 2022 yılında da Türk Dünyası Akademisi tarafından kendisine “Fahri Profesörlük” Unvanı verildi. Küzeci’nin bazı eserleri ve yazıları Arapça, Azerbaycan Türkçesi, İngilizce ve Rus, Özbek, Kazak dillerine tercüme edilmiştir. Basılmış 60 adet eserinden bazıları; Suçum Türk Olmaktır, Kerkük şairleri, Irak Basın Tarihi, Türkmeneli Edebiyatı, İçimizdeki Kerkük, Kerkük Soykırımları, Kerkük’ün Mili Şairi Mehmet İzzet Hattat, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci, Nevruz Çiçekleri (Türk Dünyası Kadın Şairleri), Ortadoğu’da Türk Katliamları, Sinan Sait, Türkmen Milli Takımı, Şehit Hüseyin Demirci (Tembel Abbas), Sarmaşık Duygular, Osmanlıdan Günümüze Irak’ta Türkçe Dergiler, Kerkük’ten Azerbaycan’a, Horyatlarım, Kerkük Katliamı, Telaferli Felekoğlu, Kerkük’ten Sesleniş, İçimizdeki Kerkük, Telafer Şairleri… İletişim: www.skuzeci.com skuzeci@gmail.com (+90) 533 255 26 60