Türkiye’de Darbe Girişimi ile Haber Özetleri

T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürülüğü’nün Türkiye’de yabancı basın mensuplarına servis yaptığı Darbe girişimi  ile ilgili haber özetlerini siz okurlarımızla paylaşmak istedik.

PAŞA’NIN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI:

CUMHURBAŞKANI’NI ALIP GELECEKSİNİZ Darbe girişimi sırasında Marmaris’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ayrılmasından kısa süre sonra kaldığı otele baskın düzenleyip 2 polisi şehit eden ‘suikast timi’nden Çiğli 2. Ana Jet Üssü’nün imamı olduğu öne sürülen ‘Paşa’ lakaplı Astsubay Zekeriya Kuzu’nun ifadesi ortaya çıktı. İfadesinde FETÖ ile 2007’de teması olduğunu, astsubaylarla ilgili bilgiler verdiğini anlatan Kuzu, kendisine “İşyerinde fazla sivrilme, rengini belli etme” tavsiyesinde bulunulduğunu anlattı. Habertürk’ten Neşet Dişkaya’nın haberine göre, Kuzu, olay akşamı Tümgeneral Gökhan Sönmezateş’in çalışma olacağını söylediğini belirtti. Kendilerine yukarıdan çekilmiş bir fotoğrafta kırmızı kalemle işaretlenmiş yerin gösterilip “Burada PKK üst sorumlusu var” denildiğini anlatan Kuzu, çatışma sonrasında şehit polislerin para ve cüzdanlarının alındığını, Şükrü Binbaşı’nın “Sonra helalleşiriz, ölenlere de dua edin”dediğini söyledi

.578a20fb18c7735040e0668ciste-darbe-girisimi-ortaya-cikan-sonrasi-yalan-haberler-darbe-girisimi-yalan-haberler-1565944

 

‘2007’DE CEMAAT İLE TEMASIM OLDU’

FETÖ ile 2007’de teması olduğunu ifade eden Zekeriya Kuzu, şunları söyledi: “2007 yılında yapı ile temasım oldu. Bu kişiyle zaman zaman personel ile ilgili benden bilgi alıyordu. Benim ya da onun evinde buluşuyorduk. Astsubaylar isteklerini ve şikayetlerini bana söylüyorlardı. Ben de bunları üs komutanına iletiyordum. (FETÖ’deki kişi) Bana verdiği bilgilerin çoğu doğru çıkıyordu. ‘Dışarıda birbirimizi görsek bile tanımazdan geleceğiz’ diyordu. ‘Telefon sıkıntılı, görüşmeler yüz yüze olacak’ diyordu.

‘PERSONEL DEĞİŞİMİNİ ONLARA SORUYORDUM’

Üs komutanı bana ‘bir personelin yerini değiştir’ dediği zaman ben de bu kişiye soruyordum. Ve onun önerdiği kişiyi atıyordum. Sadece Tosun Albay direniyordu. Bana ‘işyerinde fazla sivrilme rengini beli etme’ diye tavsiyelerde bulunuyordu. Üste olan her türlü durumu o kişiye anlatıyordum.”

‘PKK ÜST SORUMLUSU VAR, ONU ALACAĞIZ’

Tutuklanan Tümgeneral Sönmezateş’in darbe girişiminden yaklaşık bir hafta önce “Size Güneydoğu’da görevlendirme var” dediğini ifade eden Kuzu, cuma günü saat 17.00 sıralarında üs komutanı Ramazan Elmas’ın, Taner Binbaşı (Taner Berber) ve kendisini odasına çağırdığını, odada bulunan Gökhan Sönmezateş’in çalışma olacağını ve kendilerine de gerek olabileceğini söylediğini anlattı. Sönmezateş’in isteğiyle MAK timi için 50 kişilik malzeme hazırladıklarını belirten Kuzu, Taner Binbaşı’nın “Yeterli personel gelmiyor, sizden de yardım alacağız” dediğini söyledi. Kendilerine yukarıdan çekilmiş bir fotoğrafta kırmızı kalemle işaretlenmiş yerin gösterilip “Burada PKK üst sorumlusu var onu alacağız” denildiğini belirten Kuzu şunları anlattı:

‘CUMHURBAŞKANINI ALIP GELECEKSİNİZ’

“Gökhan Paşa ‘Gelen ekip işi biliyor siz artçı kuvvet olursunuz’ dedi. Bu arada İstanbul’dan gelecek misafirler helikopterle geldi. 14 kişiydi. Hepsi kamuflajlı idi. Hiçbirinde teçhizat yoktu. İsmi Şükrü Binbaşı olan kişi ‘malzemeler bunlar mı?’ diye sorduktan sonra herkes malzemesini almaya başladı. Helikoptere binmeden pilotlarla tartışma oldu. Gökhan Paşa ‘Ben Genelkurmay Başkanı adına buradayım. Cumhurbaşkanını alıp geleceksiniz’ dedi.”

ŞEHİT POLİSLERİN PARA VE CÜZDANLARINI ALMIŞLAR

Koordinasyonu sağlayan Şükrü Binbaşı’ya “Barbaros” ismiyle hitap edildiğini anlatan Kuzu, ifadesinde şunları söyledi: “Şükrü Binbaşı, ‘helikopterin biri havada kalacak ateş edilirse karşılık verecek’ dedi. Helikopter yaklaşık 100 metre mesafede indi. Duvarların arkasına saklanarak otele gelindi. Sivil vatandaşlar uzaklaştırıldı. Bir anda çatışma çıktı. Bizi yönlendiren Mehmet Üsteğmen idi. Şükrü Binbaşı ‘roket atıyorum’ dedi. Ancak taarruz tipi el bombası attığını gördüm. En önde Şükrü Binbaşı, İsmail Yüzbaşı, Mustafa Serdar Yüzbaşı vardı. Hepsi maskeliydi. Antre gibi bir yer vardı. Oranın camını kırıp el bombası attılar. Yanımızdakiler bize ‘boş durmayın sağa sola ateş edin’ diyorlardı. İçeridekileri süründürerek yanımıza getirdiler, hatta birinin başının yanında ateş ettiler. Şükrü Binbaşı ‘Girin içeri ne kadar silah varsa alın gelin’ dedi. Bir uzunlu namlulu silahla birkaç tabanca ve gece görüşlü dürbün aldık. Yerdeki polislerin para ve cüzdanlarını da aldı. Arazide aldığımız paranın bin 500 lira civarında olduğunu gördük. Şükrü Binbaşı ‘Daha sonra helalleşiriz, ölenlere de dua edin’ dedi. Sahilden yan otelin duvarından atladıktan sonra ormana girdik.” ‘HERKES HİZMET HAREKETİNDEYDİ’ İsmail Yüzbaşı’nın mola yerinde “Buradaki herkes hizmet hareketinden mi?” diye sorduğunu ve kimsenin itiraz etmediğini söyleyen Kuzu, “Tahminim herkes hizmet hareketindeydi. İsmail Yüzbaşı ve Şükrü Binbaşı ‘eğer yakalanırsak bizi öldürürler. her ne şekilde olursa olsun hayatta kalmalıyız. Ormanda kaldığımız zamanda ihtiyaçlarımızı ormandaki meyvelerle karşıladık. Sürekli yüksek gerilim hatlarını takip ederek yerleşim yerlerine ulaşmaya çalışıyorduk” dedi. (hürriyet.com.tr)

Örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında gördüm” FETÖ’nün darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan gazeteci Nazlı Ilıcak’ın savcılık ifadesinden: – “Yanıldığımı, bu yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında gördüm. Daha önce bilseydim ne orada yazardım ne de orada bulunurdum. Bilakis karşısında yer alırdım” – “Ben de yanıldığımı düşünüyorum. Bu yapının aslında dindar, mazlum değil, örgütsel bir yapı olduğunu yeni anladığım için üzgünüm” – “Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde herkes bu yapılanmanın bir terör örgütü olduğunu 15 Temmuz 2016 tarihiyle idrak etti. Herhangi bir kastım yoktur, ben 40 yıllık gazeteciyim, iyi niyetimin kurbanı oldum” – “Benim cemaatle herhangi bir organik bağım yoktur”

 İSTANBUL (AA) – İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan gazeteci Nazlı Ilıcak, “Yanıldığımı, bu yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında gördüm. Daha önce bilseydim ne orada yazardım ne de orada bulunurdum. Bilakis karşısında yer alırdım.” ifadelerini kullandı. Ilıcak, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat Çağlak’a verdiği ifadede, “darbe mağduru” olduğunu savundu. 28 Şubat süreci de dahil her zaman mağdurların yanında durmaya gayret ettiği için Merve Kavakçı’nın yanında olduğunu, milletvekilliğinin de bu nedenle 2 yılda sona erdiğini anlatan Ilıcak, aynı dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da yanında durduğunu kaydetti. Nazlı Ilıcak, “Benim mağdurların yanında olmak gibi bir karakterim olduğu için 17-25 Aralık sonrasında da dindar insanların üzerine insafsızca gidildiği yönünde bir kanaatim oluştu. Benim 17- 25 Aralık’la ilgili soruşturmaların etkin yapılması yönünde bir kanaatim oluştu. Yolsuzlukların irdelenmesi gerektiğine vurgu yaptım. Herhangi bir örgütle ve cemaatle bir ilişkim yoktur. Olsaydı maddi, manevi birtakım menfaatler elde etmem gerekirdi.” diye konuştu. O dönemde Sabah gazetesinde çalıştığını, CNN Türk ve Kanal D’de program yaptığını anlatan Ilıcak, mağdur olduğunu düşündüğü kitlenin yanında yer alıp, “cadı avı”na karşı çıktığını, bu nedenle de basın yayın kuruluşlarındaki görevlerine son verildiğini kaydetti. “Benim cemaatle herhangi bir organik bağım yoktur” Sonrasında iş aradığını, Bugün TV ve Bugün gazetesinde işe başladığını, aynı dönemde Samanyolu TV ve Zaman gazetesinden de teklif geldiğini aktaran Ilıcak, şöyle devam etti: “Herhangi bir darbeyi tasvip etmem mümkün değildir. 15 Temmuz akşamı öğrendiğim ilk dakikada, yani köprüden geçişlerin engellendiği anda, karşı olduğuma dair tweetler attım. Benim cemaatle herhangi bir organik bağım yoktur. Organik bağım olsaydı, daha önceki soruşturmalar döneminde Hanefi Avcı’nın bana yazdığı özel mektupları, Odatv ve Balyoz davalarında delillerin sahte olduğuna dair mağdurların açıklamalarını görev yaptığım gazetenin köşesinde yayınlamazdım. Ben gazetecilik mesleği refleksiyle haberleri yaptım. Ayrıca Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarının yapıldığı dönemde, AK Parti’nin destekleyicisiydim. O dönemde AK Parti’de, soruşturmaların yapılması yönünde fikir birliği içerisinde hareket edip, beyanlarda bulunuyordum. Sonrasında Erdoğan da yanıldığını söylemişti. Ben de şu anda özellikle darbe yapılması, darbe esnasında Genelkurmay Başkanı’na darbeye katılanların Fethullah Gülen ile görüştürme teklifleri, darbeye karışanlardan çıkan 1’er dolarlık banknotlar, darbeye karışanların polise ve vatandaşlara ateş talimatı vermesi ve Meclis’in bombalanması gibi hususları gördüğümde, bu insanların aslında mağdur olmadığını anladım. Ben de yanıldığımı düşünüyorum. Bu yapının aslında dindar bir yapı olmadığını, mazlum bir yapı olmayıp, örgütsel bir yapılanma olduğunu yeni anladığım için üzgünüm.” “Bu kuruluşların bir örgütün hedefi doğrultusunda hareket ettiğinden haberim yoktu” İşinden atılınca nafakasını kazanmak için Bugün TV’de programlara başladığını, sonrasında Can Erzincan TV’de çalıştığını ifade eden Nazlı Ilıcak, şu beyanlarda bulundu: “Bu kuruluşların bir örgütün hedefi doğrultusunda hareket ettiğinden haberim yoktu. 15 Temmuz’dan sonra özellikle Genelkurmay Başkanı’na örgüt mensubu bir askerin ‘Fethullah Gülen ile sizi görüştürelim’ talebi beni çok sarstı. Bu ne biçim bir zihniyet ki koskoca Genelkurmay Başkanı’nı bu şekilde ikna edebileceğini düşünmektedir. Ayrıca 1 dolar meselesi çıktı. Bunun da hakikaten görev dağılımı olabileceğini düşündüm. Asker içinde ciddi bir yapılanma olduğunu idrak ettim. Bu kabul edilemez. Daha önce bu iddialar vardı. Ancak Genelkurmay Adli Müşaviri de bu iddiaları reddediyordu, bunları benim bilmem mümkün değildir. Yanıldığımı, bu yapılanmanın bir örgüt olduğunu 15 Temmuz sonrasında gördüm, daha önce bilseydim ne orada yazardım ne de orada bulunurdum. Bilakis karşısında yer alırdım.” “Suç olduğunu düşünmüyorum” Üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmeyen Ilıcak, program ve yazılarında bilerek suç işlemediğini savundu. Tutuklu Nazlı Ilıcak, şunları kaydetti: “Yaptığım iş suç kalıbına uyuyorsa da farkında değilim, suç olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde herkes bu yapılanmanın bir terör örgütü olduğunu 15 Temmuz 2016 tarihiyle idrak etti. Herhangi bir kastım yoktur, ben 40 yıllık gazeteciyim, iyi niyetimin kurbanı oldum. Ben çalıştığım dönemde şu anda yurt dışına kaçmış olduklarını öğrendiğim, daha önce öğrendiğimde de aşırı derecede tepki gösterdiğim Tarık Toros ve Erkan Başyurt gibi çalıştığım kurumda yönetici olan kişilerle örgütsel bir bağ içerisinde bulunmadım. Kendileri de bana programımla ilgili herhangi bir telkinde bulunmadılar. Çalıştığım dönemde örgütsel bir faaliyet olduğunun farkında değildim.”

Gülen’in haki cübbesi orduya sinyalmiş ABD’nin en çok satan gazetesi Wall Street Journal’ın üst düzey Türk istihbarat kaynaklarına dayandırdığı habere göre, Fethullah Gülen ordudaki müritlerine darbe girişimi sinyalini aylar önce vermişti. MİT Gülen’in “haki cübbesini” fark etti ve FETÖ üyelerinin kriptolu yazışma sistemini de kırdı. Ama ne MİT ne de ABD istihbaratı, darbe olacağına dair net bir teşhis koyamadı. (HÜRRİYET) İşte Joe Parkinson ve Adam Entous imzalı Wall Street Journal haberindeki başlıca iddialar: * MİT’in içinde bir grup kıdemli analist, FETÖ üyeleri hakkında istihbarat toplamak ve Gülen’in vaazlarında kullandığı kelime ve jestlerde gizli mesajlar olup olmadığını anlamak için günler harcadı. * MİT tarafından izlendiklerini bilen FETÖ üyeleri, iletişimlerini daha da gizli hale getirdi. FETÖ üyesi olan ve “casusluk oyunlarını” iyi bilen tecrübeli askeri istihbaratçılar buna yardım etti. Gülen’in kendisi telefon kullanmayı bıraktı ve talimatlarını birkaç yakın adamına sözlü olarak aktarmaya başladı.

BYLOCK İLE YAZIŞIYORLARDI *

 Üst düzey Türk istihbarat yetkililerine göre FETÖ 2014 yılında ByLock adlı kriptolu mesajlaşma uygulamasını kullanmaya başladı. MİT bunu geçen kış keşfetti ve milyonlarca mesajın şifresini çözmeye başladı. * Bu sayede MİT, FETÖ üyesi olabilecekleri değerlendirilen 40 bin kişiyi tespit etti. Bunlardan 600’ü üst düzey askeri yetkililerdi. Ancak Türk istihbarat kaynaklarına göre bu mesajlarda bir darbe planına rastlanamadı. * MİT kriptosunu kırdığı ByLock mesajlarını bahar aylarının başında bakanlıklarla paylaştı. Böylece FETÖ üyeleri kriptonun kırıldığını öğrendiler. Bu nedenle ByLock yerine başka bir uygulama kullanmaya başladılar. Gülen’in haki cübbesi orduya sinyalmiş * 21 Mart 2016’da Gülen haki bir cüppeyle vaaz verdi. YouTube videosunu analiz eden MİT uzmanları bunun ordudaki FETÖ’cülere bir mesaj olabileceğini değerlendirdi. Ancak darbeyle ilgili bir mesaj olabileceği düşünülemedi. * Darbe girişiminden dört gün önce MİT, FETÖ üyesi olduğu sanılan 600 subayın ismini Genelkurmay’a iletti. Plan, ağustostaki YAŞ toplantısında bu subayların ordudan tasfiye edilmesiydi. * 15 Temmuz akşamüstü MİT, Ankara Kara Havacılık Okulu ve Akıncı Üssü’nde olağandışı hareketlilik tespit etti. Genelkurmay faksla uyarıldı. 17:30’da Hakan Fidan’ın yardımcısı bizzat Genelkurmay’a gitti. FİDAN, AKAR’DAN HABER BEKLEDİ * O akşamüstü akademiyi ziyaret eden üst düzey bir komutan, taarruz helikopterlerinin füze yüklü olmasından şüphelendi. Üstekiler tatbikata hazırlandıklarını söylediler. * 18:00’de Hakan Fidan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile karargahta buluştu. Akar Akıncı’ya gidip durumu yerinde görme kararı aldı. Fidan MİT merkezine döndü ve tatildeki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bilgilendirmek için Akar’dan haber bekledi, ama arayan olmadı. Akar, kendisini Gülen ile konuşturmayı teklif eden bir general tarafından rehin alınmıştı. * 21:00’de dramatik bir şeyler olduğu artık açıktı. Darbeciler bir saat içinde MİT merkezine de ulaştı. İki Super Cobra ve üç Sikorsky helikopteri binaya ateş açıp komando indirmeye çalıştı. ‘

SON KURŞUNUNUZA KADAR SAVAŞIN’ *

 Fidan, jetlerin de bomba atabileceği endişesiyle içeride tutuluyordu. Korumaları ise dışarıdaki ağaçları siper alıp darbecilerin helikopterlerine ateş açıyordu. MİT’in silah eğitimi almamış bürokratları bile darbecilerin hava indirmesini engellemeye çalıştı. Fidan, yardımcılarına, “Son kurşununuza kadar savaşın, sizi canlı ele geçiremesinler” dedi. * Çatışma sürerken saatler gece yarısını geçmişti. 1.30-2.00 sularında MİT’in güvenlik ekibi, darbeci helikopterleri savuşturmak için çatıya ağır makineli tüfekler ve roket atarlar getirdi. Bu sayede hem MİT karargahı hem de Cumhurbaşkanlığı Sarayı çevresinden darbeciler savuşturuldu. Gülen’in haki cübbesi orduya sinyalmiş İSTİHBARAT ZAFİYETİ Mİ? * WSJ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “istihbarat zafiyeti” açıklamasını hatırlatmasının ardından üst düzey bir Türk istihbarat yetkilisi gazeteye şunları söyledi: “Bir söylentinin (Akıncı’daki hareketlilik) üzerine gidip darbe girişimini ortaya çıkarmasaydık muhtemelen şimdi ya ölmüş ya hapishanede olurduk. Bu istihbarat zafiyeti sadece MİT’in değil, tüm güvenlik kurumlarımızın sistemik bir zafiyetidir.” * ABD istihbarat örgütlerinin MİT ile ortak çalışması karşılıklı bir güvensizliğe dayanıyordu. ABD’nin Türkiye’deki iletişimi dinlemesinde subaylara değil, militanlara odaklanıldı. FETÖ’nün darbe planları fark edilemedi, sadece “siyasi bir huzursuzluk” olduğu sanıldı.(HÜRRİYET)

Richard Moore: Darbeyi Gülenciler yaptı İngiltere Büyükelçisi Richard Moore, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Hükümetin bu darbe girişiminde Gülencilerin yer aldığına ilişkin açıklamalarını kabul etmekte bir zorluk yaşamıyorum” diye konuştu. İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore, Türk halkının sokaklara çıkarak 15 Temmuz darbe girişimini önlemesini ve ardından tüm siyasi partilerin bir araya gelerek sivil iradeye sahip çıkmasını, “Türk demokrasisi rüştünü ispat etmiştir” sözleriyle değerlendirdi. “Hükümetin bu darbe girişiminde Gülencilerin yer aldığına ilişkin açıklamalarını kabul etmekte bir zorluk yaşamıyorum” diyen Moore şöyle konuştu: Yasal süreç ilerledikçe daha kesin görüp, daha iyi anlayacağız. Hükümetin bu darbe girişiminde Gülencilerin yer aldığına ilişkin açıklamalarını kabul etmekte bir zorluk yaşamıyorum. Şu ana kadar ortaya çıkan deliller, tutuklu bazı askerlerin ifadeleri, Genelkurmay Başkanı’nın Fethullah Gülen’le konuşturulmak istenmesi… Ayrıntılı bir şekilde bakıldığında bana bayağı inandırıcı bir durum gibi görünüyor. Tabii ki gelecek haftalarda daha çok delil çıkacaktır o yüzden şimdiden bir yargıya varmak istemem. Moore ayrıca, Gülen örgütünün İngiltere’deki faaliyetleri konusunda delile dayalı bilgilerin sağlanması durumunda tereddüt etmeden işbirliği yapacaklarını kaydetti. (Hürriyet)