Türkmen Mücadeleci Hidayet Arslan Beg Vefatının 60. Yıldönümünde Ankara’da anılacak

Kahraman Asker Hidayet Arslan Beg

Dr. Şemsettin Küzeci

Türkmen Mücadeleci Hidayet Arslan beg vefatının 60. Yıldinümünde bugün Ankara’da anılacak. Ankara’da bulunan Türkmen kuruluşlarının desteğiyle Arslan ailesi tarafından bugün 25 Ekim 2018 tarihinde Ankara İçkale Otelinde bir anma toplantısıyla anılacaktır. Hidayet Arslan Beg kimdir okuyalım:

Doğumu ve Ailesi

Kerkük’ün önde gelen Türkmen şahsiyetlerinden biri olan ve Türkmen milli hareketinin öncülerinden sayılan Hidayet Arslan Beg, 1910 yılında Kerkük’ün Türkalan köyünde doğdu. Aslan Beg; Kerkük’ün tanınmış şairlerinden “Vehbi” mahlası ile yazar Kamil Beg Arslan’ın kızı ile 1936 yılında evlendi. Sati (Tıp Doktoru), Saip (Ekonomist), Samih (Veteriner Doktor), Muzaffer (Tıp Doktoru), Muaffak (Emekli Subay) ve Mehmet (Dış Hekimi) 6 erkek ve İkbal (İngilizce Öğretmeni, Emel (Eczacı), İkdam (tercüman) 3 kız olmak üzere 9 çocuk babası idi.

Eğitimi ve Milliyetçiliği

Hidayet Arslan Beg ilk, orta ve lise eğitimini Kerkük’te tamamladıktan sonra askeri okula girdi. 1928’de Orduya girdi. Mayıs 1937 yılında Teğmen olarak mezun oldu. 1943 yılında üsteğmenliğe, 1947’de yüzbaşılığa yükseldi. Ünlü Irak Komutanlarından Mustafa Rağıp Paşa’nın yaveri olarak Albay Ömer Ali ile birlikte 1948 yılında Filistin savaşlarına katıldı. 1953 yılında kıdemli yüzbaşı rütbesine yükseldi ve 1957 yılında da binbaşı ve daha sonra yarbay rütbesine yükselerek, Kerkük Merkez Komutanlığı’na Amir olarak atandı. Bu görevini Kerkük’te en üst seviyede yerine getiren Hidayet Arslan Beg hakkında Irak’ın tüm üst düzey askerleri ve siyasetçileri tarafından övgüyle söz edilirdi. Arslan; disiplinli, işinde titiz ve çalışmalarından taviz vermeyen bir gerçek asker idi.

Türkmen milli davasına önderlik yapan Hidayet Arslan, Telafer’den Kifri’ye kadar toplumun ileri gelen şahsiyet ve kanaat önderleri ile irtibat içerisinde fikir alış verişinde bulunurdu. Milli ve Türkmen meseleleri ile yakından ilgilenen Arslan; Ata Terzibaşı, Ata Hayrullah, İbrahim Neftçi, Abdullah Avcı, Şakir Sabır Zabit, Ali Marufoğlu, Mehmet Sadık, Şakir Ağa Hürmüzlü, Hasan İzzet Çardağlı, Reşit Kazım Bayatlı ile diyalog ve irtibat halindeydi.

Vefatı

24 Ekim 1958 tarihinde Molla Mustafa Barzani silahlı Peşmergelerin eşliğinde Kerkük’e geldiğinde ordu evinde ikamet etti. Kürt Peşmergeleri kendilerine güvenerek toplum üzerinde ciddi baskı kurmaları her tavırlarından belli idi. Hatta hatta hadlerini aşmışlardır. Türkmen bölgelerine gelip silahlarıyla Türkmenleri taciz eden Kürt Peşmergeleri Türkmenlere “Siz Amerikan uşaklarısınız, Kerkük’ü terk edin” sözleri Türkmenlerin hiçte hoşlarına gelmiyordu. Türkmenler sessizliklerini her zaman olduğu gibi koruyorlardı. Ordu evinde misafir edilen Molla Mustafa o akşam Kerkük’te kaldı. Yaptığı toplantıda Kürtlerin Kerkük’te yapacakları işleri ve gizli planları açıklamıştı. Bu ertesi gün Kerkük’te bazı hadiselerin çıkmasının başlıca nedeni ise, Barzani’nin bir gün önceki açıklamalarıdır. 25 Ekim 1958 tarihinde saat 17’00’de yüzlerce silahlı Kürt Peşmerge büyük taşkınlıklar içerisinde askeri havaalanından Barzani’yi Bağdat’a uğurladı. Daha sonra silahlı kişiler şehre döndüler, “Kerkük Kürt şehridir, Kürt olmayan bu şehri terk etsin! Emperyalist uşaklarına ölüm, Türklere ölüm” ellerindeki dövizlerde yazıyordu.

O günkü şiddetli heyecan ve olay çıkması stresi içerisinde Kerkük Garnizon Komutanı Binbaşı Hidayet Arsalan aniden kalp krizi geçirdi ve vefatına neden oldu…

Hidayet Arslan Beg’in vefatı kimileri için Türkmen toplumunda büyük bir taşkınlık ve huzursuzluk yarattı. Hele hele Barzani’nin ve Kürt Peşmergelerinin Kerkük’te cırıtı atmaları ve “Kerkük Kürdistan’ın Kalbidir ve Kâbe’sidir” demeleri Kerküklü Türkmenleri çileden çıkarmıştır. Üstüne büyük bir kanaat önderinin ani vefatı da gelince Kerkük ve Türkmenlerin üzerine kara bulutlar ve sonu gelmeyen bir kâbus çöktüğünü gösteriyordu.

Cenaze Merasimi

Hidayet Arslan’ın cenaze ve defin merasimi Kerkük’te âdeta bir mahşer gününü anımsatıyordu. Ancak büyüklerin nasihatleri ve topluma sakin olun mesajları olayı sakinleştirmeye yönelik bir geçici metot idi. Ancak Türkmen gençleri ve yetişkinler bu durumu hiçte hazmedemiyorlardı. Gittikçe çığ gibi büyüyen bu olay Kürtlere karşı bir kine dönüştüğü Türkmenlerin gözlerinden görünebiliyordu. Hidayet Arslan Tekbirlerle binlerce severleri taraflarından toprağa verildi. Ancak Türkmenlerin Peşmergelere karşı kin ve nefretleri bitmek bilmiyordu. Elinizdeki bu mütevazı kitap, rahmetli Hidayet Arslan Beg’in vefatı’nın 60. Yıldönümü anısına tarafımızdan hazırlanmıştır. Kitapta yer alan yazı ve şiirlerin temel kaynağı 1958 yılında Türkçesi Başyazarı Av. Ata Terzibaşı ve Arapça Başyazarı Av. Habib Hürmüzlü’nün iki dilde hazırladıkları “Beşir” gazetesinin 12. sayısıdır.

Bu sayı özel olarak rahmetli Türkmen mücadeleci Hidayet Arslan Beg’in vefatının 40. günü basılmıştır. Beşir gazetesinde yer alan yazı ve şiirler olduğu gibi Türkiye Türkçesine aktarılmıştır. Ayrıca Kerkük’ün çilekeşlerinden biri olan ve hayatını Türkmen ve Kerkük davasına adayan Dr. Nefi Demirci’nin hem kendi kitaplarından hem de yayınladığı Orkun Dergisindeki yazılarından yaralandık. Öte yandan rahmetlinin oğlu Dr. Muzaffer Arslan’ın aile arşivinden bize temin ettiği önemli belge ve fotoğraflar kitabımıza bir hayli katkı sağladı. 25 Ekim 2018 tarihinde vefatının 60. yıldönümü anısına yaptığımız “Hidayet Arslan Beg” ’in Anma Toplantısı için hazırlanan bu kitabın toplantıda dağıtılması başka bir anlam taşıdığının kanısındayım.

Şahsen böyle bir eseri hazırlamaktan onur duyduğumu, mücadeleci Türkmen şahsiyetleri tanımaktan bilgimi artırmaktan minnettar olduğumu ifade etmek isterim. Bugüne kadar yayınlanan eserlerim arasında 2007 yılında hazırladığım “Şehit Muazzam Kasapoğlu” nun hayat serüvenini kitabı yer almıştır. Bu eserimiz de Türkmenlerin gönlünde taht kuran çok değerli bir dava adamını araştırmak, yazmak bana ve kitaplarıma büyük ölçüde ivme kazandırmıştır.

Önceki İçerikKerkük’te Başkonsolosluk Açmamız Lazım
Sonraki İçerikSuudi savcıdan Kaşıkçı açıklaması
Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ Araştırmacı, eğitimci, gazeteci, şair, yazar Şemsettin Küzeci; 1965 yılında Kerkük’te doğdu. 1989 yılında Musul Üniversitesinden mezun oldu. 5 Yıl Kerkük’te lise öğretmenliği yaptı (1992-1996). Kerkük Televizyonu, Bağdat Türkmence radyosunda “gençlik ve spor” programları hazırlayıp sundu (1992-1995). Yazılarını Bağdat’ta Türkçe yayınlanan “Yurt” gazetesi, “Kardeşlik ve Birlik Sesi” dergilerinde yayınladı. 1993 yılında Irak rejimi tarafından tutuklandı. Üç ay Tikrit muhaberatında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. 2015 yılında Musalla Lisesinde Lise öğretmeni olarak çalıştığı mesleğinde kendi isteği üzerinde Kerkük’te emekliye ayrıldı. 1996 yılında siyasi nedenlerden dolayı Irak’ı terk ederek Türkiye’ye yerleşti. 1999 yılında Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsilciliğinde Basın Yayın ve Enformasyon Şube Müdürü olarak çalıştı (1999-2003). Kerkük Gazetesi'nin Türkiye temsilciliği ve Türkmeneli TV’de muhabir, programcılığı ve haber müdürü olarak çalıştı (2005-2009). 2008 yılında “Irak Basın Tarihi” üzerine Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema bölümünde “Osmanlı’dan Günümüze Irak’ta Basın Tarihi” konulu yüksek lisansını ve 2010 yılında Hollanda'da Global Lahey Üniversitesinde “Irak Televizyonları” üzerine doktorasını yaptı. 2009-2019 yılları arasında Türkmeneli Vakfı Kültür Merkezi'nde Basın ve Kültür Müdürü, 4 Şubat 2019 ile 14 Temmuz 2020 tarihleri arasında (ORSAM) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde Türkmen ve Medya uzmanı olarak görev yaptı. 16 Temmuz 2020 tarihinden beri Türkmeneli Vakfı Başkanlığından basın danışmanı olarak görev yapmaktadır. Sürekli basın kartı sahibi olan Küzeci, aynı zamanda Kerkük Gazetesi genel yayın yönetmeni ve Türkiye temsilcisi görevini sürdürmektedir. 2020 yılından beri Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şb. Yönetim kurlu üyesidir. Irak Türklerini; Türkiye, Türk dünyası ve uluslararası faaliyetlerinde gerçekleşen onlarca kongre, kurultay, konferans, bilgi şöleni ve toplantılarda temsil etti. 400’ye yakın uluslararası hizmet, takdir, teşekkür, onur belgesi, plaket ve ödül almıştır. 2006’da Irak, Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili yapmış olduğu ilmî ve edebî çalışmalarından dolayı, Azerbaycan’da VEKTOR Uluslararası İlim Merkezi tarafından kendisine “Fahrî Doktora” Payesi verildi. 2022 yılında da Türk Dünyası Akademisi tarafından kendisine “Fahri Profesörlük” Unvanı verildi. Küzeci’nin bazı eserleri ve yazıları Arapça, Azerbaycan Türkçesi, İngilizce ve Rus, Özbek, Kazak dillerine tercüme edilmiştir. Basılmış 60 adet eserinden bazıları; Suçum Türk Olmaktır, Kerkük şairleri, Irak Basın Tarihi, Türkmeneli Edebiyatı, İçimizdeki Kerkük, Kerkük Soykırımları, Kerkük’ün Mili Şairi Mehmet İzzet Hattat, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci, Nevruz Çiçekleri (Türk Dünyası Kadın Şairleri), Ortadoğu’da Türk Katliamları, Sinan Sait, Türkmen Milli Takımı, Şehit Hüseyin Demirci (Tembel Abbas), Sarmaşık Duygular, Osmanlıdan Günümüze Irak’ta Türkçe Dergiler, Kerkük’ten Azerbaycan’a, Horyatlarım, Kerkük Katliamı, Telaferli Felekoğlu, Kerkük’ten Sesleniş, İçimizdeki Kerkük, Telafer Şairleri… İletişim: www.skuzeci.com skuzeci@gmail.com (+90) 533 255 26 60