TÜRKMENLERİN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI

TÜRKMENLERİN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI
Fevzi Türker
Türkiye’de yaşayan Türkmenler arasında birliği, sosyal ve siyasal dayanışmayı pekiştirmek, Türkiye’de lobicilik faaliyetlerinde bulunmak, Türkmenlerin sesini Türk ve Dünya kamuoyuna ulaştırmak ve Irak Türkmenlerinin karşı karşıya oldukları siyasal, güvenlik, kültürel ve ekonomik sorunlarını yakından takip ederek fikir üretmek ve çözüm projelerinde bulunmak amacıyla Ankara’da 2 Eylül 2018 tarihinde toplanan sekiz kişilik bir müteşebbis heyet tarafından İstişare Kurulu kurulmuştur.
Türkmen İstişare Kurulu Müteşebbis Heyeti’nin yayımladığı basın bildirisine göre kurul, önümüzdeki haftalarda Türkiye’nin muhtelif bölgelerindeki Türkmen Kanaat Önderleri, Akademisyen ve diğer Türkmen Sivil Toplum Kuruluşlarından üyeler seçerek Kurul üye sayısının yaklaşık elliye çıkarılmasını ve daha sonra KERKÜK’TE kapsamlı bir toplantı düzenleyeceğini duyurmuştur.
Kurul, düzenlediği toplantı sonrasında yayımladığı bildiride Türkmen halkının yüz yıldır birikmiş ve çözüm bekleyen onlarca sorununa ciddi olarak el atmışa benzemektedir. Umarız Türkmen İstişare Kurulu kararlılıkla Türkmen varlığını tehdit etmekte olan ve müzmin hale gelmiş onlarca sorunun çözümü konusunda ciddi istişarelerde bulunur, yol gösterici fikirler üreterek katkı sağlar. Daha öncekiler gibi akamete uğrayarak kuruluş amacı lafta kalmaz ve halkımızı yeniden hayal kırıklığına uğratmaz.
Türkmenler, Irak Devleti’nin kurulduğu günden beri Irak hükümetleri tarafından tarihi nedenlerden dolayı hep ötekileştirilmişler ve hakları ellerinden alınmıştır. Türkmenler kendileri de amacı milli varlıklarını yok etmek olan bu planlı ötekileştirme ve etnik temizlemeleri hep sineye çekmişler, uzağı göremedikleri gibi tepki vermeyi, mücadele yoluna gitmeyi akıllarının ucundan geçirmeden ve hak almanın en gerçekçi yolu olan fedakarlığı, teşkilatlanmayı, yeraltına inmeyi yüz yıl geçmesine ve milli varlıklarının her geçen gün yeni tehlikelerle karşı karşıya kalmasına rağmen teşkilatlanmayı bugün bile düşünmeden elma piş ağzıma düş misali kurtuluşu hep başkalarından beklemişlerdir.
Türkmen coğrafyası bugün işgal altındadır yani Türkmenlerin gerçek manada toprağı yok. Bağımsız bağlantısız Milli meclisleri yok, güçlü siyasi teşekkülleri olmadığından ne Araplar nezdinde ne de Kürtler nezdinde ağırlıkları yok. Milli TV, internet yayınları ve vurucu güçleri yok. Ekonomik güçleri de olmadığından yoksulluk ve işsizlik çok. Türkmenlerin kalbi sayılan KERKÜK’TE bile evliliklerin %40’ına yakını Türkmen olmayanlarla yapılmaktaymış. Bu olumsuz gelişme Türkmenlerin kendi kendilerini gönüllü olarak asimile ettiklerini ve ne kadar milli şuurdan yoksun olduklarını göstermektedir.
Yukarıda belirtilen ve köklü çözüm bekleyen tehlikeli sorunlar, Türkmenlerin karşılaştığı sorunların bir kısmını teşkil etmektedir ve söz konusu tehlikelere başka tehlikeler de eklemek mümkündür, ancak burada söz konusu tehlikeli sorunların bazılarına aşağıda genişçe değinmek istiyorum:
COĞRAFYA SORUNU: Türkmen coğrafyası yani Türkmenlerin ana yurdu TÜRKMENELİ’NİN şu an adı var kendisi yok. TÜRKMENELİ Yurdu 2003’ten önce Araplaştırma, 2003’ten sonra da Kürtleştirme planlarına sahne olmuştur. Her iki asimilasyon ve etnik temizleme politikaları da oldukça başarılı olmuştur. Şu an Kerkük İli’nin %40’ını Araplar, Kerkük’te ise nüfusun %51’i 2003’ten sonra başlayan yoğun göç dalgalarıyla Kürtlerden oluşmaktadır. Türkmenlerin diğer bölgelerindeki nüfus durumu ise Kerkük’teki durumdan farklı değildir.
Türkmen Coğrafyası sorunu, Türkmenlerin üzerinde önemle ve ciddiyetle durmaları gereken hayati bir sorun olduğu gibi geleceklerini de yakından ilgilendiren bir sorundur. Coğrafyası olmayanların geleceği karanlık olur. Kerkük ve diğer tartışmalı Türkmen bölgeleri, Kürtlerin fiili denetimine geçtiği takdirde, TÜRKMENELİ Türkmenlere zindan edilir, bir kısmı güneye Şii bölgelerine diğer kısmı da Türkiye’ye göçe zorlanacaklardır. Türkiye’de uygulanmakta olan yabancıların mülk edinme kanunu Türkmenlerin lehine olmamıştır. Kimse farkında değil Türkiye’ye gizli Türkmen göçü fiilen başlamıştır.
SİYASAL GÜÇ SORUNU: Irak’ta 3-3.5 milyon olduğumuzu ve Irak’ın üçüncü unsuru olduğumuzu her fırsatta dile getiriyoruz. Keşke 3 milyon değil ama 500 bin hedefi, stratejisi, milli şuuru ve TÜRKMENELİ sevdalısı bir toplum olsaydık. İnsana sormazlar mı madem ki 3-3.5 milyonsunuz ve Irak’ın üçüncü büyük unsurusunuz neden Irak Parlamento’sunda nüfus sayınıza orantılı olarak milletvekiline sahip değilsiniz? Irak Türkmen Cephesi (İTC) son seçimlerde Irak’ın genelinde alabildiği oy sayısı yaklaşık 81 bindir. İki yüz binin üzerinde Türkmen seçmeni bulunan Kerkük’te bile İTC 51 bin civarında oy alabilmiş ve Irak Parlamentosu’na Kerkük’ten aslında 3 değil 2 milletvekiliyle temsil edilmektedir. İTC, eğer parlamentoda 3 milletvekili ile temsil ediliyorsa, bu da cephenin uyguladığı seçim stratejisinde ciddi hata ve eksikler vardır demektir. Bu hatalı stratejinin, iller seçimlerinde tekrarlanmaması açısından etraflıca gözden geçirilmelidir. Büyük bir yenilgi sayılan bu seçim sonucunun başlıca diğer nedenlerine başka nedenlerde ekleyebiliriz. Örneğin; ya Türkmenler öz güvenlerini yitirmişler, ya geleceklerini umursamaz bir toplum haline gelmişler ya da nüfuslarının yarısına yakını kendini Türkmen olarak görmektedirler.
MEZHEPÇİLİK SORUNU: Osmanlı-Safevi Devletleri arasında yaşanan mezhep savaşları, Türk birliğine engel olmuştur. Her ikisi de Türk olan Osmanlı-Safevi Devletleri arasında mezhep kavgası ve savaşları yaşanmasaydı bugün Bosna’dan Çin Seddi’ne kadar uzanan bölgeler hem Türk hem de Müslüman olurdu. Mezhepçilik günümüzde Türkmenler arası birliği de yok etmekte olan başlıca tehditlerden birisidir.
Mezhepçiliğe karşı Türkmen halkı var gücüyle savaşmak zorundadır. Mezhepçilik var oldukça, Türkmen birliğinden söz etme yersiz olur. Mezhepçilik TELAFER’İ karpuz gibi ikiye bölmedi mi? İŞİD mensubu Türkmen mezhepçiler TELAFER ve BEŞİR’DE şerefli Türkmen kadınlarının ırzına geçmediler mi? Mezhepçilik yüzünden 200 bine yakın TELAFERLİ Şii Türkmen güney illerine göçe zorlanarak oralarda asimilasyon tehlikesiyle karşı karşıya kalmadılar mı? Fars ve Arap hayranlığına dönüşen ŞİACİLİK, VEHHABİLİK ve İHVANCILIK 2003’ten sonra Türkmen birliğine en ağır ve acımasız darbeleri indirmiştir. Türkmenleri mezhep değil ancak ve ancak gerçek TÜRKMENCİLİK korur ve kurtarır. Hiç unutmam rahmetli anamın vasiyeti: ’’Oğlum sen her şeyden ögce men Türkmanam sele’’ derdi. Irak Türkmenleri olarak Şiarımız ‘’BİZ HER ŞEYDEN ÖNCE TÜRKMENİZ’’ olmalıdır.