Unutulmayanlardan: Esat Reşit Zeynel

Unutulmayanlardan Esat Reşit Zeynel

 Necat  Kevseroğlu

     Çağdaş Türkmen siyasi tarihinde, parlak bir yer alan, Kerkükʼün  yetiştirdiği vafakâr evlatlarından, asker, mücadeleci, yiğit. Serdengeçti, dava adamı orgeneral Esat Reşit Zeynel, İstanbulʼda koronavirüs salgını nedeniyle 1 Ramazan, 24 Nisan 2020 Cuma günü sabah erken saatlerinde Hakka Yürüdü, gözlerini ebediyete yumdu.Nur içinde yatsın.Evlatları ve seven dostları tarafında Istanbulʼda toprağa verildi.

     Mücadeleci,Esat Reşit,1941 yılında Kerkük’ün Musalla Mahallesinin imam Ahmet sokağında gözlerini dünyaya açtı.İlk, orta, lise öğrenimini, Kerkükʼte tamamladıktan sonra, 1961 tarihinde Bağdat Askeri kolejine kabul oldu. 1963 senesinde ikinci teğmen rütbesiyle askeri subay olarak mezun oldu.

      Irak ordusunun muhtelif Askeri Birimlerinde,vatansever, serdengeçti bir asker olarak üst düzeyde görev yaptı.

     Büyük kaybımız, mücadeleci, dava adamı Esat Reşit, Türkmen Toplumu ile gençliğinden, ölüm gününe kadar yakından ilgilenmekte idi, kendini bu milli mukaddes ödevin bir parçası olarak yılmadan yorumlamadan hizmet vermekte idi. Toplumun milli, kültürel haklarını savunan bir Asker olarak, her yerde, her mahfilde Türkmen toplumunun, ülkede, diğerleri gibi, ayrıt etmeden yaşam sürdürmeklerini, devlet kuruluşlarında, yönetiminde hakları güvence altına alınması için uğraşıda bulunurdu Türkmenler, Irakʼın asil bir unsuru oldukları için,ülkede, tüm siyasi, sosyal, ekonomi, kültürel haklara sahip olmalarını isterdi, her mahfilde milli istekleri dile getirirdi. Hanı dostları arasında, rahmetlinin hakkında bir söz vardır ” Esatʼın içi dilindedir” söylenirdi.

           İşte yukarıda geçen doğal insan haklarını bir kimse dile getirip, isteğinde bulunulduğu zaman,rejime karşı büyük bir saç ve çurum işlemi demektir.Çünkü rejimin inancı düşüncesi, kafatasçılıktan yana olduklarından dolayı,ülkede insanları kafataslarının biçimine göre değerlendiren Irkçılar idi.

            Kendi toplumu için, insan hakları ilkeleri çerçevesin de, hak isteyen Esat Reşit göz altına alınarak, Askeri İstihbarat raporuna göre 1980 yılının ilk günlerinde, millet sever, Esat Reşit tutuklandı, o günlerde mukaddem rütbesinde idi. Hemen  Devrik Rejim Muhaberatında, Devrim Mahkemesi adıyla tanınan heyet tarafından onu rejime karşı siyasi tutuklu olarak ölüm cezasına çarptı.

             O sıralarda, amcası oğlu Albay Hüseyin Sözlü, savaş yaralısı olarak, Bağdat Reşit Askeri Hastanesinde yatılı idi.Bir rastlantı sonucu olarak, devlette sözü geçen, yetkili, meslektaş subaylardan birisi Hüseyin beyi odada yatılı görünce hemen içeri girer, oturur, sohbet sırasında, Hüseyin sözlü amcası oğlu Esat Reşitʼin konusunu ona açıklar idam hükmünü hafifletmek ricasında bulunur, o da söz verir, elinden geleni yapmaya .Bir kaç gün sonra o yetkili dost, bir subay hastaneye gönderir. Esat Reşit’e verilen idam cezası 20 yıl hapsa değiştirildi, diye haber verir. Böylece, amcası oğlunun girişimiyle ölüm cezasından kurtarır. 20 yıl bir ay, bu uzun süre, yarlıganmış Esat Reşit Bağdatʼtaki Abu Ghraib Hapishanesinde özel hükümler bölümünde geçirmiştir. Pek çok sıkıntılar içinde. Orada da, diğer Türkmen dava arkadaşlarıyla özellikle gençler için bir rehber, ve öğretmen yol gösterici idi.

                   2000 yılında, rahmetli  Esat Reşit, 20 yıl bir ay mahkûmiyet süresini bitirdikten sonra, mahpushaneden çıktı,bir kaç gün Kerkükʼte kala bildi, o sıralarda Kerkük Emniyet güçleri ve ajanları sürekli, Kendisini  izlediğinden dolayı, Kerkükʼü terk etme mecburiyetinde kaldı. İlk olarak ailesini, çoluk çocuğunu, amcası oğlu Albay Hüseyin sözlü beyin yardımıyla Türkiyeʼye gönderildiler. Sonradan kendisi o zamanlar Erbil  güvenlik Bölgede olarak, Erbilʼe geçebildi, Erbilden de İstanbulʼa kaçabildi. İstanbulʼda ailesiyle birlikte otağını kurduktan sonra, oradaki Türkmen siyasi, dava dostlarıyla birlikte siyasi faaliyetini sürdürmeye başladı.

     Eski Rejim, 2003 tarihinde düştükten sonra, hemen merhum Esat Reşit, ömür boyu, Kendini adadığı, mücadele verdiği, candan sevdiği, Kerkükʼte bir daha otağını kurdu, Irak Türkmen Cephesi bünyesinde inandığı. İlkler doğrultusunda mücadelesine, dostlarıyla beraber devam etti. Türkmen siyasi sahada, kutsal davası ve doğru yolda, katkısı büyük idi, ilk olarak, Türkmen Meclisinin kuruluşunda emeği takdire şayandır,ayrıca, ITC siyasi Dairesinde, çalışmaları, özellikle stratejik konularda bir uzman olarak çalışmaları unutulamaz, yazıları, araştırmaları, hep Türkmeneli Gazetesinde sürekli, çok sayılarda yer almaktadır.

             2004-2005 yıllar arasında, Irak Türkmen Meclisinin, önerisi üzere ve planladığı çalışmalara göre, Türkmen yörelerinde  seçim  çalışmaları ve  Aydınlatma Kampanya çalışmaları sırasında, her dört kişiyi bir Türkmen yöresine gitmeleri planlandı. Rahmetli Esat Reşit, bu yazıyı yazan bendeniz Necat Kevseroğlu, rahmetli Mevlüt Taha Kayacı ve Şehidimiz Yaşar Cengiz bir grup olarak, bizlere Bayat köyleri verildi. Bir aydan daha ziyada, haftada bir iki köye gedip, orada köylü kardeşlerimizle buluşup, Türkmen topluluğunu  ilgilendiren milli konular, o köyün tarihi yanında kendi topluluğuna bağlı olmaları, aydınlatılırdı, uzun sohbetler görüşmeler,konuşmalar gerçekleşirdi, hep beraberce bu çalışmalarda katkısı büyük idi. Burada rahmetlinin, enteresan bir durumunu anlatmak gerekir, ısrarına göre, her yolculuğumuzda bir kazana akşamdan kebap yaparak, dört kişilik yemek hazırlığı yapardı, söylerdi, gittiğimiz yere yük olmayalım. Biz bu yemek meselesi, sırasıyla olsun isteğinde bulunduk, kendiside kesinlikle kabul edemezdi, ben kendi elimle yapmaktan keyif alırım derdi.işte o sırada iki ay boyunca geceli gündüzlü değerli, sevilen dava dostumla güzel ve unutulmayan çalışma günleri geçirdim, onu candan sevdim, çok cana yakın, vefalı, meselesine inançlı bir gerçek ülkücü idi, yılmadan, yorulmadan, kendi menfaatini hiç göze almadan, düşünmeden, kendini milletine aday veren, davasına bağlı olan, hayatta tek amacı, Türkmen toplumunun kalkınması, refaha kavuşması, elinden alınan kavmi, milli, kültürel hakları almak, bu yolda hizmet etmek idi.

           Esat Reşit, ölümünden, bir iki gün önce, sevdiği Kerkükʼe telefon açarak, ömür dostu, her işte ona döndüğü, düşünce kaynağı, danışmanı, amcası oğlu Hüseyin sözlü beyle konuşur, yakalandığı amansız Koronavirüsü hastalığına anlatır, sevdiğinden helalaşma ister, hakkım helal et der bizde Kerkük ağzıyla, boyun azatlığı ister, ve şöyle ki, artık ben son günlerimi, belki son saatlerimi yaşıyorum, bu amansız salgından artık kurtuluş yok, işte hakkım helal et son isteği Kerkük’ten bu oldu.

        Unutulmayan, yol yoldaşımız, can kardeşimizin hakkı helal olsun, boynu azat olsun, Ulu Tanrıdan mağfiretler yarılğanmış dostumuza dilerken, Türkmen Toplumuna baş sağlığı, sabır, büyük kaybımız da nur içinde yatsın, son sözümüz dostumuza, müsterih ol, izlediğini doğru yolun izindeyiz.