Vefatı’nın 30. Yılında Kerkük’ün Milli Şairi Hattat

Vefatının 30. Yılında Kerkük’ün Milli Şairi Mehmet İzzet Hattat

DR. ŞEMSETTİN KÜZECİ

 Doğumu ve İmam Ahmet’e Mensubiyeti

Şair, Hattat, Ressam ve Süsleme Sanatçısı sıfatlarını taşıyan Irak Türklerinin Milli Şair unvanına sahip Mehmet İzzet Hattat, 1929 yılında Kerkük Musalla Mahallesi İmam Ahmet sokağında doğdu. İmam Ahmet büyük bir evliya idi. O bölgede türbesi ve ziyaretgâhı bulunan önemli bir zatın adından alınmıştır. Hattat’ın ailesi İmam Ahmet’ın sülalesinden geldiği için tek varisleri Hattat ailesi sayılır. Mehmet İzzet Hattat’ın dedesi Seyit Hüseyin, İmam Ahmet’in resmi mütevellisi olarak o türbenin ve ziyaretgâhın bugüne kadar tek yetkilisidir. Dedesinden sonra Babası Seyit İzzet, ondan sonra Hattat’ın kendisi ve Hattat’tan da sonra Hattat’ın oğlu Barbaros, İmam Ahmet’in Vakıflar Genel Müdürlüğünce onaylı resmi mütevellisidir. Milli şairimizin dörtlü adı, Mehmet Seyit İzzet Seyit Hüseyin Seyit Ali Kerküklü’dür. Seyit lakabını Hattat’ın babası ve dedesi İmam Ahmet’e mensup olduklarından dolayı kullanmışlardır. Şairimiz Mehmet İzzet Hattat ise, en çok hattatlığı benimsediği için Hattat adını her platformda kullanmıştır.[1]

 İlkokul ve Cami Eğitimi

Hattat’ın eğitim hayatı cami ile Kerkük Musalla İlkokulu’nda başlar. Hattat ilkokul ve mahalle okulları sayılan camide Kuran’ı Kerim dersleri eğitimine aynı anda başlar. Hafta içi okula gider, hafta sonları ve tatil günleri Molla Hamdi Efendi Sokulluzade’den dinî dersler alır. Dinin ve İslam’ın önemli konularını Molla Hamdi Sokulluzade’den öğrenir. Sokulluzade’nin Hattat’ın eğitimine önemli katkıları olmuştur. Hattat, ilkokul eğitimini 6 yılda tamamlar. Seneyi Lisesi’ne yazılır. Bu lisenin eğitimi 5 yıl olmak üzere, 3 yılını Kerkük’te son iki yılı ise Bağdat’ta tamamlar. Hattat, 5 yılın sonunda toplam 600 puan üzerinden 450 puanla Bağdat Sanayi Lisesi-Mekanik Bölümü’nü tamamlayarak 1952 yılında mezun olup Irak Maarif Bakanlığı’nın imzasıyla diplomasını alnının teriyle almaya hak kazanır.

Ailesi ve Evliliği

Mehmet İzzet Hattat, muhafazakâr ve milliyetçi ilkelerine inanan ve sahip olan bir aile mensubudur. Hele hele İmam Ahmet gibi bir evliyanın soyundan gelmek bu aileye büyük sorumluluk yüklemiştir. Ailesi de bugüne kadar bu sorumluluğu onurlarıyla yerine getirip, aile adına muhafaza etmektedirler. Babası Seyit İzzet iki kez evlenmişti. İlk evliliğinden Zeynep adında bir kız çocuğu dünyaya gelir gelmez eşini kaybeder. İkinci evliliğinden 3 erkek (Ali, Mehmet, Haşim) ve bir kız çocuğu (Cemile) olur.  Irak’ta malum erken geç evlilik geleneğine fazla bağlı olmadıkları için her kes istediği yaşta evlenebilir. Ancak Mehmet İzzet Hattat’ın babası Hattat’ı erken evlendirir. Hattat, 1957 yılında Lamiye Ahmet Muyeddin Hanımefendi ile Kerkük’te evlendi. Evliliğinden Kerkük doğumlu 2’si kız 4’ü erkek toplam 6 çocuğu oldu. Sırasıyla, Yüksel(1959) Türkmeneli Partisi Başkanı Riyaz Sarıkahya ile evli, Ankara’da yaşamaktadır. Barbaros(1962) üç çocuk babası, İmam Ahmet’in mütevellisidir. Zümrüt (1964) evli Ankara’da hayatını sürdürmektedir. Mustafa Kemal (1965) 2 çocuk sahibi Kerkük’te yaşamaktadır. Cüneyt (1968) üç çocuk babası Kanada’da yaşamaktadır ve son çocuğu Yurdum (1971) evli, Hollanda’da işletme sahibidir. Hattat çocuklarını çok iyi ve yüksek ahlak ve terbiye ile büyüttü. Kendisi hayattayken de çocuklarının geleceğini düşünüp onlara önemli tavsiyelerde bulundu. Özellikle de evlilik konusunda milliyetçi vatansever insanlarla evlenmelerini tavsiye etmiştir.[2]

 Öğretmenliği

Hattat’ın 1953 yılında Irak’ın 18 vilayetinden biri olan güney illerinden Divaniye iline ilkokul öğretmeni olarak tayini çıkar. 1955 yılında Kerkük’ün Havice ilçesinin Melha köyüne atanır. Daha sonra Kerkük Merkeze ataması çıkar. Kısa bir süre İmam Kasım İlkokulu’nda ve 1957 yılında Kerkük Musalla Lisesi’nde resim, hat, nakış öğretmeni olarak görevini sürdürmeye devam eder. Musalla lisesinde 21 yıl hizmet eder. 1959 yılında başarısız olan lise 5 öğrencileri için açılan kurslarda ders vermek üzere görevlendirildi. Daha sonra hat, yazı ve imza uzmanı olarak Kerkük Adliyesi’nde görevlendirildi. 1969 yılında Kerkük İl Genel Eğitim Müdürlüğü erkek-kadın öğretmenlerine hat dersleri, güzel hat nasıl yazılır, Arapça hatlına giriş ve ilkokul öğrencileri nasıl güzel hat yazabilirler gibi konularda ders vermeye başlar.

Hattat, Musalla Lisesi’nde öğretmenlik yaptığı dönemde Türkmen öğrencileri ne milli şuuru, duyguyu, vatan sevgisini, millet-milli iradeyi, edebiyatı, kültürü, sanatı, dini, terbiyeyi ve anne-babaya karşı saygıyı sevgiyi aşılamaya çalışmıştır. Öğrencilere Kerkük’ü korumak ve Türkmen toplumunun birbirlerini nasıl seveceklerinin üzerinde durarak, öğrencileri ve velileri örgütlemeye çalışmıştır.[3]

24 Ocak 1970 tarihinde Irak Devrim Komuta Konseyi tarafından 24 nolu kararla Türkmenlere tanınan Kültürel Hakları çerçevesinde açılan Türkmence okulları Kerküklü öğretmenler ve aydınlar için önemli bir kazanım idi.  Bu bağlamda Mehmet İzzet Hattat bir resim öğretmeni olarak çok mutlu olmuştur. Belki de herkese kısmet olmazdı bu anlar. Ancak Hattat’a önemli bir görev kısmet olur. O da Türkmen okullarında İlkokul öğrencilerine okutulmak üzere alfabe kitabının kapağının çizimi, süslemeleri ve hat yazımı görevi verildi. Hattat bu kitap kapağını tasarlayarak Irak Türkmen tarihinde bir ilke imza attı.

Irak’ta Arap Baas Partisi iktidarı ele geçirdiği ilk günden beri başta Türkmenler olmak üzere Arap olmayan tüm unsurlara karşı sinsi, eritme siyaseti gütmüştür. Asrın başından beri her gelenin yokladığı Türk/Türkmenler, biraz da “24 Ocak 1970 Tarihli 89 no.lu kararla, Türkmenlere tanınan Kültürel Hakları” kaybetmemeye çalışınca, baskılar artmış, verilen tüm haklar yasaklanmıştır.

Dikta rejim sonrası Irak Kültür Bakanlığınca yapılan Hattat’ın hayatı “Üstat” adında bir mütevazı belgeselde Hattatın öğrencilerini Türkmen milli marşının okunmasını öğrettiği sırada Baas Partisi mensupları tarafından baskına uğruyor ve aylarca tutuklanıp sorgulanıyor. [4] Türkmen öğretmenleri, aydınları ve gençleri bu basıklara ve okullarının kapatılmasına müsaade etmeyerek, öğrenci ve aydınlar, 2 Kasım 1971 tarihinde öğrenci boykotuna gittiler. Milli şuur ve felsefenin yaygınlaştırılması yolunda çabalar harcanmaya başlandı. Bağdat Rejimi, aydınlarımızın çabasını kırmak üzere birçok öncü Türkmen’i, genç, öğrenci ve öğretmeni tutuklamıştır. Orta çağdan kalma zindan şartlarında aylarca işkenceye maruz kalan bu insanlar rejim mahkemesinin salonlarından Türkmen halkını savunmak için bir siyasi tartışma alanına dönüştürüp birçok aydınımızı infaz ettiler. Bir kısmını farklı metotlarla şehit ettiler. Nihayet Türkmen okulları kapanıyor. Tedrisat tekrar Arapçaya dönüyor ve Türkmenlere büyük gözdağı gösteriliyor. Direnenler rejim tarafından infaz ediliyor. Başta Mehmet Fatih Saatçi, Tiyatrocu Hüseyin Demirci (Tembel Abbas) ve öğretmenler Mehmet Korkmaz, Kerkük Kurtuluş Hareketinin başındakileri Rüştü Reşat Muhtaroğlu ve başkaları…[5] Hattat, 1975 yılında İmam Ahmet ziyaretgâhında güzel hat sanatı ve süsleme işleriyle bazı yazılar yazar. Kerkük’te öğretmenlik yaptığı dönemde çok sayıda yetenekli öğrencileri de yetiştirmiştir. Onlardan hat dünyasında çok başarılı olanlardan: Nurettin İzzet Çelenk, Fahri Celal, Ekrem Sabır Kerküklü ve kardeşleri, Gaip Fazıl gibi birçok isim…

 Edebi Kişiliği

Şair ve hoyrat yazarı Mehmet İzzet Hattat çocukluktan beri Kuran’ı Kerim dersleri, tefsir, belagat, hafızlık ve Mevlidi Şerif okuma sanatını cami hocalarından iyi bir şekilde kavramıştır. Hat, nakış, motif ve süsleme sanatını da başta İlkokul öğretmeni Şefik Ömer’den öğrenmiştir. Bu kadar yetenekli ve çok yönlü bir sanatçı olan Hattat, bunun yanında şair olarak da edebiyat dünyasına ayak basmıştır. Bu kadar süre içerisinde İslam ve tasavvuf konuları ile ilgilenmiş bir fert olarak ister istemez şiir ve edebi ürünlerinde dini konular ağır basar. Ancak Hattat’ın içi ve vicdani dünyasında dinî konuların yanı sıra millî meseleler de etkili olmuştur. Hattat şiir ve hoyratlarını; dini, milli, aşk, gurbet, vatan sevgisi, Kerkük sevgisi ve şarkı sözleri gibi konuları içeren ürünlerini nazım biçimlerini kullanarak vezin, kafiye, şiir dili ve felsefesine önem vermiştir. Kendine has üslubuyla etkili dini ve ilahiler yazmıştır. Milli Hoyratları okunduğunda herkes tarafından “bu hoyrat Üstada aittir” denilir. Hattat hoyrat konusunda ve Irak Türkmen edebiyatında önemli bir isim ve simgedir.

Mehmet İzzet çok yönlü bir sanatçıdır. Şairlik, hattatlık, ressamlık, tahta ve kadife kumaş üzerinde süsleme işi, marangozluk ve müzikseverlik faaliyetleriyle temayüz etmiştir. Ne var ki onun şairlik ve hattatlık sanatında gösterdiği başarı, öbür dallardaki çalışmalarını gölgelemiştir.[6]

İlk Yayınladığı Hoyratlar

Mehmet İzzet Hattat edebiyat dünyasına 1959 yılında Beşir gazetesinde yayınladığı 2 adet hoyrat ile ilk adımlarını atmıştır. O dönemde Beşir haftalık edebiyat gazetesi olarak Türkçe ve Arapça yayınlanmıştır. Beşir’in Sahibi Muhammed Emin Asri, sorumlu başyazar Avukat Muhammed Hacı İzzet ve Türkçe yazı işlerini yürüten(Genel Yayın Yönetmeni) Av. Ata Terzibaşı idi.[7]

Oyan yeri

Aç gözüv oyan yeri

Yüz şirin söz sağaltmaz

Bir çik söz oyan yeri

 

İncidi

Cevahirdi İncidi

Bedasıl üze güler

Altan çalar incidi

 İlk Yayınladığı Şiir

Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın yayın organı olan Kardaşlık Dergisi’nin Mayıs 1961 yılında Bağdat’ta çıkan ilk sayısının ilk sayfasında Hattat’ın ilk şiirine (Vatan Şarkısı) yer verilmiştir (Kardaşlık (1961) sayı I. Hattat şiir, hoyratlarını duygu ve düşüncelerini bu dergi yoluyla tüm Türkmeneli halkına ulaştırmaya çalışmıştır. İlk kez yayınlanan “Vatan Şarkısı” [8] adlı şiiri bugüne kadar en çok yayınlanan şiir unvanını almıştır. Irak Türkmen edebiyatı, hoyratı ve şiiri ile ilgili araştırma yapanların tümü Hattat’ın milli duygularını ve düşüncelerini analiz yaparken bu şiir üzerinden yola çıkmışlardır.

Iraklıyız Kerkük şehri ilimiz

Müslüman’ız Türkmencedir dilimiz

Başkasına vermeyiz biz bu yurdu

Coşar altın bulağımız gönlümüz

 

Iraklıyız tarihte var şanımız

Zafer bulmaz bize hiç düşmanımız

Yâd ellere yurdumuzu vermeyiz

Parçalansa şu uğurda canımız

 

Yurda bağlı pek temizdir kanımız

Yardımcıyız öyledir vicdanımız

Çalışmakla yurdumuz cennet olur

Cihan bilir şanıyla irfanımız

 

Biz vatanın korkmayan evladıyız

Yurda her yan bakanın cellâdıyız

Savaşlarda yenilmezdi babamız

İşte biz de onların ahfadıyız

 

Bir cennettir sağımızla solumuz

Hak yoludur doğru yoldur yolumuz

Şu toprağın bekçisiyiz eriyiz

Hiç bükülmez şu demirden kolumuz

Hattat şiirleri ve hoyratlarını sürekli bir ömür boyu Kardaşlık dergisinde yayınlamıştır. Bunları hem kendi hakiki adıyla ve bazen de Yüksel Kerküklü, Muhlis ve Sabır Merdan takma adlarıyla yayımlamıştır[9]  Hattat’ın şiir ve hoyratları Kerkük ve Irak’ta Türkçe yayınlanan hemen hemen tüm dergi ve gazetelerde yer almıştır.  2003 yılı öncesi Kardaşlık dergisi ile Yeni Irak Gazetesi ve zaman zaman Yurt gazetesinde hakkında yazılar yayınlanarak şiir ve hoyratlarına da yer verilirdi.[10] 1991 yılından sonra Kuzey Irak’ta “Güvenlik Bölgesi” olarak adlandırılan Erbil’de çıkan Türkmeneli, Bağımsız, Doğuş, Fuzuli, Birlik Yolu, Biz Kadınlar, Çiçek, Doğru Düşünce, Gökbörü, Kardaşlık, Sanat Dünyası, Türkmen ve Yeni Kuşak gibi gazete, dergi ve bültenlerde yer almıştır. 2003 yılı sonrası Irak’ta dikta rejim yıkıldıktan sonra genel olarak Irak’ta basın ve yayın araçları patlak verdi. Dolayısıyla da yüzlerce gazete, dergi, TV, Radyo ve Internet siteleri açılarak Hattat’ın şiir ve hoyratlarına öncelikle yer verildi. [11]

Hattat, milli konularda hiçbir şekilde taviz vermeyen şairlerin önderi sayılır. Bugüne kadar topluma aşıladığı milli konular bir okul misali gençlerin ve o dönemdeki nesillerin akıllarına kazınmıştır. Hele hele bir takım hoyratlar var ki, onlara “Ustacılar” denilir. Onlardan Şahin Dayıkadır, Cumhur Kerküklü, Sami Tütüncü ve başkaları…[12]

Mevlit Okuyucularının Şairi

Hattat’ın yazdığı dinî şiirler ve methiyeler, mevlit okuyucuları tarafından mevlitlerde sık sık okunurdu. Özellikle de milli düşüncelere sahip olan mollalar tarafından daha değer görürdü. Onlardan Molla Mahmut, Molla Abdülvahit Tirkelanlı, Molla Nurettin Bakkaloğlu, Molla Abbdud Bostancıoğlu, Molla Sabahattin Hürmüzlü, Molla Yusuf Latif, Molla Cemal Tohmağlı, Molla Oğuz Demirci, Mahmut Seyit Nurettin ve başkaları… Hattatın mevlitlerde en fazla okunan ve rağbet gören bazı şiir başlıkları şunlardır: “Allah”, “Fani Dünya”, “İbret Al”, “Her İnsan”, “Ne Kaldı”, “Doğum Günü”, “Bes Güven”, “Cefaya Dözer”, “Mağrur İnsan”,” Cehenneme Giden yol”, “Allah Seni” ve daha nice şiirler…[13]

Hattat ve Sanatçı Abdülvahit Küzeci’nin Ortak Çalışmaları

Hattat’ın dini şiirlerinin yanında çok sayıda aşk, sosyal konular içeren ve milli şiirleri de Türkmen ses sanatçıları tarafından beğeni kazanmıştır. Ona en yakın olan ses sanatçısı Abdülvahit Küzeci idi. İki milli unvana sahip olan Hattat ve Küzeci, Türkmen şarkı ve bestelerini iyi bir şekilde inceleyip bazı türkülerinin sözlerini beğenmeyerek yeniden bu bestelere söz yaz yazmışlardır. Hele hele Küzeci’nin okuduğu beste ve hoyratların birçoğu Hattat’a aittir.[14]

Hattat’ın bir kısım eserleri ses sanatçıları tarafından bestelenerek ya da çeşitli eski nağmelerle seslendirilerek söylenmektedir. Bunlar çok kez yerli deyiş ve ağızla yazılmıştır. Nitekim eski bir Kerkük halk türkümüzün redifi olan “oğlan yağlığuv hanı, durmaz barmağım kanı, menim sevdiğim sensin, seniv sevdiğiv hanı” sözlerini şu mısralarla değiştirmiştir:[15]

Saltav tozdu sil oğlan

Yandım oldum kül oğlan

Çıhart çevre yağlığuv

Gözyaşımı sil oğlan

Sağ yanağıv benevie

Sol yanağıv gül oğlan

Abdülvahit Küzeci’nin şairi olarak nitelendirebileceğimiz Milli Şair Mehmet İzzet Hattat, 1963 yılında komünistlerin aleyhine yazdığı şiiri Küzeci’ye vermiş, komünistler gittikten sonra okunmasını istemiştir. Küzeci de o şiiri okumuş, ancak, Bağdat Radyosu Türkmence Bölümünde o kayıt bazı kişilerce yok edilmiştir. Hattat’ın yazdığı ve Küzeci’nin okuduğu makam ve hoyrat ile gazelin sözlerini aşağıya alıyoruz:[16]

Sıkılma mihnet-i dünyaya ağlayan güler bir gün

Yıkılır sülfe insanlar cezasın bular bir gün

Şikâyet etme talihten atıl meydan-i hayata

Yıkılan bir köşeyi elbet felek mamur eder bir gün

 

Gör bak felek yerlere yeksan etti binlerce sultanı

Islah olmaz zalim insanlar yıkılır kasr-ı eyvanı

Emin ol ki muvaffak olmaz hain kısadır devranı

Elbet felek erdirir maksuduna bir gün ehl-i irfanı

 

Kerkük’ten geçer xasa

Xasa batıbtı yasa

Kerkük’ü veren etti

Yâd ayağ basa basa

 

Kerkük’üm yaralıdı

Gök girip qerelidi

Her gelen hükmediri

Bilmiriğ haralıdı

 

Oyan Kerkük

Yaramı oyan Kerkük

Gün çıxtı el oyandı

Sen de bir oyan Kerkük

 Şarkı Sözleri

Türkmen Milli Ses Sanatçısı Abdülvahit Küzeci[17]’nin okuduğu bazı bestelerin sözleri Mehmet İzzet Hattat tarafından çeşitli zamanlarda kaleme alınmıştır. Bazıları Küzeci’nin isteği üzerine bazılarını da Hattat yazmış, Küzeci bestelemiş ve okumuştur. Bu eserler, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci’nin kitabında yer almıştır. Onlardan: Amman Gözel Oğlan (s.186), Axşam Olu (s.190), Bahar İçin Yaz Ağlar (s.194), Bahar Olu Gül Açılı (s.196), Baxçaya Girdim (s.200), He Dedim Yarım (s.214), Qoşa Qoşa (s.224).[18]

 Abdülvahit Küzeci’nin besteleri dışında okuduğu makamların da bazılarının sözleri yine Hattat’a aittir. Yukarıda zikrettiğimiz aynı kaynakta gösterilen Makamlarda Hattat’ın yazmış olduğu sözlere yer verilmiştir. Onlardan: Envar-i Adalet, Hicaz Makamı (s.270). Felek, Hicaz Makamı (s.271). Gülüm Di Gel, Kerkük Divanı, Hüseynî Makamı(s.273).Ya İlahi Şarabıv İçebilmem, Hüseynî Makamı(s.277). Kebabın Közü Yanar, Hicaz – Bayatî Makamı (s.295). Yarı Ğem, Segâh Makamı (s.297).[19]

Abdurrahman Kızılay’ın Bestesi

Mehmet İzzet Hattat, Abdülvahit Küzeci ile birlikte Kerkük’ün tüm ses sanatçılarına söz yazmış ve hoyrat vermiştir. Türkiye ve Türk dünyasında tanınmış Türkücü Kerküklü Abdurrahman Kızılay’ın[20] derlediği meşhur Kerkük türküsü “altun hızmav mülaim, seni hatan dileyim” yediden yetmişe Türk insanının gönlünde taht kurmuştur. Kızılay’ın da Kerkük’te yaşadığı sürede Mehmet İzzet Hattat ile yakın ilişkisi var idi. Kardaşlık dergisi, Yıl: Sayı 6, s,33’te Hattat’ın ismine yayınlanan “Vefasız Güzel” [21]adlı şiir Kızılay tarafından bestelenerek Bağdat Türkmence radyosunda seslendirilmiştir.

Ey gülüm ey bülbülüm, sen bağrımı kan eyledin

Hem yıkıp hem yandırıp gönlümü viran eyledin

Sensin beni ateşli aşkında yakan

Yandırıp cümle canım sen yine isyan eyledin

 

Yüreğim kana dönüp gözlerim giryan eyledin

Unutup aşkım beni ellere kurban eyledin

Divane etti beni senin bu fettan cemalin

Derbeder hane bizar günlerim hicran eyledin

Seherden bülbül gibi goncaya figan eyledin

Şanlı iken namlı iken beni na şan eyledin

Bağlattı beni zülfünün zincirine dilber

Beni es’ad ederken ama perişan eyledin

 

Sevdin beni yıllarca canan eyledin

Ta ezelden sevmeseydim aşkın pişman eyledin

Ben bilirdim güzellerde vefa olmaz

Bühtan değil hakikatmiş beni burhan eyledin

Hattatlığı

Mehmet İzzet Hattat her ne kadar şair ise o kadar da hat, nakış ve süsleme sanatçısıydı. İlkokuldayken hat sanatına âşık oldu. Onu ilk keşfeden ve teşvik eden resim hat sanatında çok yetenekli Şefik Ömer Rıdvan adında usta bir öğretmeni vardı. Hattat’ın hat sanatına meraklı olduğunu hisseder ve onunla yakından ilgilenmeye başlar. Hattat bazen hat çizerken kalemi elinden tutup Hattatla birlikte çizerdi. Kara tahtada tebeşirle çizdiği hatlar, Hattat’a yol gösterdi. Hattat da hat tutkusuna öğretmeninin yolunda devam etti.[22] Hattat Kerkük’ün meşhur hattatlarını takip ederek onlarla temasa geçer. Her konuda onları izleyerek onlardan çok şeyler öğrenir. Gün gittikçe hat sanatının sırrını çözmeye çalışan Hattat, önce kendi okulunda daha sonra Kerkük’ün tüm okulları arasında en iyi hat çizen öğrencisi seçilir.

Hattat’a hat sanatını geliştirmek amacıyla Kerkük’te usta hat sanatçılarından rahmetli Dayı Kadir Sait Ağaoğlu Bayraktar[23] her zaman destek olmuş, çalıştığı Kerkük Petrol Şirketinden fırça, boya ve kâğıt getirirdi. Ayrıca Hattat, Bekir Sıtkı ile görüşürdü. O da bazı arabaların kenarına ya da camilerin kubbelerine güzel motifler çizerdi. Kerkük Köprübaşında El-Hac Abdülrezzak caminin tüm motiflerini kendi çizmişti. Hattat da sürekli bunları takip edip çizimleri izlerdi. Bir de Kerkük’te çok tanınan Ustalardan Hasan Nakkaş El-Benne, evlerde çizdiği motiflerle meşhur idi. Hattat bunlardan çok şeyler öğrendi.

Ahmet Medeni Kutsizade ile Buluşması

Hattat yazın tatil günleri kahvehanede oturup günde sekiz saat hat sanatı üzerinde çalışırdı. Bazı dükkân, kantin vb. yerler için bazen sembolik bir miktar para karşılığı, bazen de karşılıksız tablolar çizerdi. Günün birinde kahvede oturup çalışırken kafasını kaldırdığında yaşlı ve karizmatik bir şeyhin başucunda durduğunu görür. O da meşhur hattat ve yazar Ahmet Medeni imiş. Hattat saygısından ayağa kalkıp onu selamlamış ve çizdiği kâğıtları utana utana incelemesi için Ahmet Medeni’ye vermiş. A. Medeni ise mütevazı biri idi ve Hattata “Senin için İstanbul’da yaşayan ve İslam âleminde çok meşhur olan bir hattatın, yanı adaşın Mehmet İzzet Efendi’nin kitapçık ve dipnotlarını getireceğim, benden sana hediye olsun ve sana iyi bir yol gösterici olacaktır. Görüyorum, senin parlak bir istikbalin vardır” der. Sözünü tutmuş, ertesi gün “Mehmet İzzet Eserleri” adında kitapçığı getirir. Mehmet İzzet Efendi, İstanbul Mekteb-i Sultani’de çok ünlü bir Osmanlı hattatı imiş. Hattat bu hediyeyi aldığında çok mutlu olmuş ve böyle büyük bir şahsiyetle aynı ismi taşıdığı için de gurur duymuştur. O kitapçık Hattatın gençlik yıllarında ona büyük bir yol gösterici olmuş ve uzun yıllar gece gündüz üzerinde çalışıp çok yararlanmıştır. [24]

Hattat öte yandan ünlü hattatların broşürlerini ve kitapçıklarını toplamış ve bu yolda ilerleme amacıyla tüm kütüphaneleri dolaşmıştır. Hat sanatının bütün çeşitlerini öğrenmiş ve hepsine hâkim olmuştur. Elde edip yararlandığı ve arşivinde gözü gibi baktığı broşürler ise:

1-Osmanlı hattatı Mehmet İzzet Efendi (Mehmet İzzet Eserleri)

2-Kerküklü Hattat Şevki Kutsizade (Mevlüd Nebevi). Bu eseri, yazar vefat ettikten sonra evine gidip oradan almıştır.

3-Hafız Tahsin Broşürü. İstanbul Mekteb-i Sultani’de hocası.

4-Çok eski bir broşür olan (Hutut Osmaniyye).

5-İsmail El-Zühdi Efendi (Hat Nefis). Ocak 1322 Hicri yılında basıldı.

6-Güzel Yazıların Örnekleri. 1299 H. yılında basıldı.

7-Hattat Saib Özel (Hat Örnekleri). 1969 baskılı.

8-Mustafa Halim (Türk İslam Eserleri).

Mehmet İzzet Hattat İslam âleminde kendileri gibi yetenekli ve başarılı olmayı temenni ettiğim aşağıda ünlü hattatların eserlerini de izlemiştir. 1-El-Hattat Muhammed Şefik Pir Hat. 2-El-Hattat Sami Beg. 3-El-Hattat Nazif Beg Üstad Hamıd El-Emedi. 4-El-Hattat Arif Beg. 5-El-Hattat Muhammed Emin Beg.6-El-Hattat Hakkı Beg. 7-El-Hattat Yazar Beg. 8-El-Hattat Muhammed Rıfat. 9-El-Hattat Muhammet Rakım. 10-Musa Azmi Beg (Hamıd El-Emedi). 11-Muhammet Bedevi El-Dirani (Şam). 12-Seyit Hasan Hüseyin.  13-Mısır’da Seyit İbrahim.

Büyük üstat Seyit İbrahim’in “Arap Hat Sanatı” adlı eseri üzerine birçok alıştırmalar yapmıştır. Muhammet Tahir El-Kurdi’nin “Arap Hat Tarihi ve Edebiyatı” adlı eserini ve “Arap Hat Sergisi” adlı eseri, Dr. Süheyla Yasin El-Cuburi’nin “Irak Abbasi Dönemi Arap Hattı ve Gelişmesi” (1962) adlı eserlerini incelemiştir. Aynı zamanda Nasıriye Öğretmen Enstitüsü’nde öğretmenlik yapan meşhur hattat Ali İbrahim’in 1322 H. yılında basılan sülüs ve nasıh hat türlerini geliştirme ile ilgili yazdığı birkaç ciltlik eserini titizlikle incelemiştir. Muhammet Fuat El-Türkî’nin 1321 H. yılında basılan “Yazı Rehberi”, “Tarihçe Hutut” adlı broşürleri, hattatların piri Muhammet Abdülaziz El-Rifai’nin 1342 H. yılında basılan talik türünde yazılan “Fars Hat Kuralları” adlı broşürünü okumuş ve incelemiştir.

Hattat’ın Hat Ustaları

Hattat, sülüs ve nesih hat türlerini Mekteb-i Sultani’de büyük üstat Mehmet İzzet Efendi’den öğrendi. Sülüs hattını Dede Hamdi tekkesinde 1320 H. yılında Kerkük’te Piryadi Mahallesinde oturan ünlü hattat Rauf tarafından ceylan derisi üzerinde eski Türk dilinde yazılan “Ferman” üzerinde çalışmıştır. Hattat ferman mahtutuna “sülüs hat türünün okulu sayılırdı” notunu düşmüştür. Bu türü son olarak büyük üstat Hamit El-Emedi’den örnek alarak çalışmıştır. Nesih hattını ise büyük üstadı Kerküklü Hattat Şevki Kutsizade’den örnek almıştır. Talik türünde ise Yüce Üstat Şeyh Abdülaziz El-Rifai’den XX. yüzyılda hattın piri Hamit El-Emedi’den ve Mısırlı Seyit İbrahim’den örnekler almıştır.

Ruka çeşidini de Mısırlılar ve Türklerden esinlenerek kullanmış, gençliğini sürekli bütün hat çeşitlerini takip ederek geçirmiştir. Yüce Allah’ın yardımıyla da hepsine hâkim olabilmiştir. Memlekette bulduğu her büyük mağaza, market ve okulların tablo ve afişler; cami ve türbeleri ise Kur’an ayetleri ve hadisler ile donatmış ve katkıda bulunarak eser vermiştir. Hattat Bağdat’ta Meslek lisesinde öğrenciyken 1950-1951 yılları arası Bağdat’ta bulunan bütün hattatlarla görüşmüş, onlardan fikir alış-verişi yaparak hat yeteneğini geliştirmeye çalışmıştır. Onlardan Sabri El-Hilali, Haşim Muhammet El-Bağdadi, Muhammet Salih El-Musullu, Muşkin Kalem, Hâkim, Halim vs. Ayrıca, Irak’ta en fazla beğendiği ve büyük hayranı olduğu hat sanatçısı Haşim Muhammet El-Bağdadi’dir. Irak’ta diyebiliriz ki Hattat’ın gözünde hat semasında parlayan büyük bir yıldızdır. XX. yüzyılın ikinci yarısının da en büyük hattatıdır ve bu sanatın gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. Hattatların üstadı olan Hamıd El-Emedi’nin halifesi idi.

Türkiye ve Mısır Seyahati (1962)

1962’de Mısır’a yaptığı seyahati birçok hattatın işyerlerine gidip onlarla tanışmış ve oradaki hat sanatı seviyesini görme imkânı bulmuştur. Orada birçok hat ve sanat müzelerini ziyaret edip ve dönerken yanında birçok örnek hat sanatı kitapları getirmiştir. Türkiye’ye yaptığı ziyareti ise hat camileri, müzeleri ve mahfillerini ziyaret ettiğinde Türklerin meşhur hattatları tarafından yetenekli ellerle çizilen hatları görmüştür. Bu mükemmel görüntülerin fotoğraflarını çekip tesadüfen hattatların ustası olan Hamit El-Emedi ile karşılaşmış, incelemek üzere Ankara, Konya ve İstanbul’da ünlü olan hattatların broşürlerini de elde etmiştir. Bu muhteşem hat sanatının büyük bir aşığı olan Hattat, gittiği her yerde, onu en ince ayrıntılarına kadar araştırmıştır. Birçok ünlü hattatlarla arkadaşlık kurup, görüşmüştür.

Kerkük’te İlk Hat Atölyesi

Hattat İlk hat atölyesini 1955 yılında Kerkük’te Gürgür Baba Caddesi, El-Hamra Sineması yakınında açmıştır. Böylece Hattat Kerkük’te bir ilke imza atmıştır. 1958’de ise atölyesini Kerkük Atlas Caddesi, El-Asri alışveriş merkezi yanına arkadaşı, ortağı ve aynı zamanda öğrencisi olan Abdülmelik Abbas (Melik Hattat) ile birlikte taşımıştır. (Melik Hattat) Kerkük’te iyi bir aktördü, hat sanatına hizmet vermişti. Aynı zamanda bir nakliyat şirketinde hattatlık yapardı. Bu hat bürosu ve 1979 yılına kadar devam etti daha sonra kapatıldı.[25]

Öğrencileri

Hattat Musalla Lisesinde 21 yıl görev yaptığı sürede yüzlerce öğrencisi olmuştur. Bu öğrenciler Hattat’tan hat, resim, motif öğrenmiştir. Birçoğu da aynı dalda ilerlemeye devam etmiştir. Onlardan: Melik Hattat, Nurettin İzzet Çelenk, Fahri Celal, Ekrem Sabır Kerküklü ve kardeşleri Özel ve Fikret, Fuat Muhammed, Fuat Hamit, Faruk Hüsamettin, Sabah Sait, Gaip Fazıl Nazım Ahmet, İhsan Melik Hattat, Adnan Abdullah, Şahin Dayıkadır, Sami İzzettin Bayraktar ve Fatih Suphi Dabbag vs.[26]

Ata Terzibaşı’nın Arzu Kamber Kitabı

Mehmet İzzet Hattat, Usta Milli Türkmen Yazarı Ata Terzibaşı ve Milli Türkmen Ses Sanatçısı Abdülvahit Küzeci ile iyi bir üçlü idiler. Ata Terzibaşı titiz bir araştırmacı olarak her fırsattan yararlanmak isterdi ki, zamanı geldiğinde o bilgiyi değerlendirirdi. İşte bu vesileyle de Mehmet İzzet Hattat’ın annesi Kadriye Fethullah Hanım Ata Terzibaşı’na Arzu Kamber Matalını (Hikâye)sini günlerce anlatır. Ata Terzibaşı ise, kaleme alır ve kitap haline getirir. Kitabın süsleme ve hat işlerini de Terzibaşı Mehmet İzzet Hattat’a teklif eder. Hattat ise hem annesinin hem de yakın dostu olan Terzibaşı’nın eserine ortak olur.[27]

 Sporculuğu

Kerkük’te birçok edebiyatçının sporcu olduğu veya sporsever olduğu şüphesizdir. Şair Salah Nevres, Şemsettin Türkmenoğlu, Hacı Abidin, Adnan Şükür Kasap, Molla Sabah Hürmüzlü vs. Irak Türklerinin kültürünün ve edebiyatının geleceğini her zaman düşünen Hattat da bir süre Kerkük’te tanınmış futbolcular Adil Abdullah, Abdullah Çenebaz, Abu Golçu, Kerim Efendi ile birlikte futbol oynamıştır. [28]

 Emeklilik Yılları

1970-1980 yılları arasında Irak Baas Partisi ve dikta rejiminin Türkmenlere karşı uyguladığı sinsi politikaları doğrultusunda önce Türkmen aydınlarının tasfiyesi başlamıştır. Milliyetçi Türkmen aydınlarını Kerkük’ten uzaklaştırmaya başladı. [29] Hattat da bu uygulamadan nasibini aldı. 1976 yılında Tuzhurmatu ilçesine atandı. Bir süre sonra kendi isteği üzerine emekliye ayrıldı. Emeklilikten sonra Kerkük’te serbest işlerde çalışarak hayatını sürdürmeye devam etti.

 Arşivi

Mehmet İzzet Hattat’ın arşiv konusunda çok titiz çalışmaları vardı. Özellikle de hat sanatıyla ilgili, yazdığı hatlarını ve şiir defterlerini toplardı. Ancak 1980 yılında tutuklandıktan sonra ailenin endişesi artmış, çok sayıda şiir defteri hat çizimler imha edilmiştir. Hattat’ın dokuma kumaşları üzerine yazılmış Kur’an ayetleri ve hadislerle dolu elli üzerinde bir sayıda tabloları vardır. Uzman müfettişler tarafından birçok kez Bağdat Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde ders vermesi için teklifler aldı. Ancak bazı ailevi sebeplerden dolayı teklifleri reddetmek zorunda kalmıştır.[30]

Kerkük Camilerindeki Sanat Eserleri

Hattat’ın binlerce kalıcı hat eserlerinden en önemlileri de mozaik parke üzerine farklı hatlarla yazılmış ve motiflerle süslenmiş önemli çalışmalarıdır. Bu çalışmaları Hacı Kevser, Havice, Yermuk ve son olarak Kerkük “Arafa” semtinde bulunan Hasan Necim camilerinde göz kamaştırır. Bu yıllara kadar canlılığını korumaktadır.

El Yazmaları ve Gerçekleşmeyen Projesi

Hattat’ın önemli bir uğraşısı bir kontrplak üzerine Kur’an’ın bütün ayetlerini yazmak ve İslam dünyasında İslami bir fuar açmak projesi vardı. Aynı zamanda Iraklı hat sanatkârları tanıtmak için uluslararası bir fuar açmak isteği, bunun için de Arap hat türlerinin çeşitlerini gösteren iki yüz tane tablo hazırlamıştır. Bunları ilk önce Irak’ın bütün şehirlerinde, daha sonra birçok İslam ülkesinde sunmak hedefleri arasında idi. Ama ne yazık ki hiçbir projesini gerçekleştiremedi. Onun hastalığı babası ve kardeşinin vefatı ona mâni oldu. Kardeşinin vefatı sonrası onun çocuklarına da bakmak zorunda kalmıştır. Sorumluluğu daha fazla artmıştır.

“Motif Nasıl Öğrenilir” adlı ve beş ciltlik “Arap Hattına Giriş” adlı kitaplar el yazmalarıyla yazmış, “Arap Hattına Giriş” adlı kitabı da, Arap hattının tarihini, özelliğini, edebiyatını ve çeşitlerini içerir. Aynı zamanda Yasin Suresi’ni ve bazı dini duaları nüsüh hat türünde yazmıştır. “Arap Hattının Kerkük’teki Örnekleri” adlı bir kitap yazmıştır. Bu kitapta da XIX. yüzyılın başı ile XX. yüzyılın ortalarına kadar Kerkük’te bulunan ünlü hattatların hayatları ve çizimleri mevcuttu. Ayrıca, her biri elli cm uzunluğunda, yirmi tane büyük meşk (harfi uzatmak, hızlıca yazmak ve inceltmek) yapmış, İçlerinde etrafları göz alıcı renklerle, motiflerle süslenmiş bütün Arap hat sanatı çeşitleri vardı.  Hat sanatında etraflarını motiflerle süslenmiş 1.500 (binbeşyüz) tablo hazırlamış, bir kısmında da kazı çalışması yapmıştır. Bunun dışında farklı boylarda büyük kâğıtlara siyah mürekkeple çizmiştir. Temize çekmek üzere birçok karalamalar vardı. Bunların hepsini hat mahfillerinde sunmuştur. Ancak Uluslararası bir platformda sunulması hayalleri kendisi ile mezara gitmiştir.

Hat Sanatı Hakkındaki Görüşleri

“Bağdat Hattatlar Derneğinin ve birçok şehirde ve özellikle Bağdat, Musul ve Kerkük’te bulunan büyük hattatların basımını üstlendikleri hat sanatı ile ilgili kitaplar, söz konusu sanata gönül veren genç hattatları sürekli destekleyerek ve onları teşvik ederek kendilerini gelecekte daha çok geliştirmeleri ve bu alanın verimli olması adına son derece önemlidir. Araştırmacı, yazar, büyük üstat Naci Zeyneddin El-Masraf’ın benim hat örneklerimi alarak “Arap Hattının İncelikleri” ve “Arap Hat Ansiklopedisi” adlı kitaplarında yayımlayışını asla unutmayacağım. Bu eserler sadece birer kaynak değil, hat sanatı için birer üniversite mahiyetinde idi. Kendisi çok yakın bir arkadaşım idi, her bayram beni ziyaret ederdi. Bana yaptığı iyiliğin karşılığı olarak temenni ederim ki, onun eserlerini eski Türk dilinde yayınlayayım ve tüm sevdiklerine ithaf edeyim.”

Hat Kitabı

Mehmet İzzet Hattat’ın bugüne kadar şiir ve horyat konusunda kendi yaşadığı dönemde her hangi bir eseri yayınlanmadı.[31] Ancak hat konusunda kendisi hayattayken kendi kalemiyle yazdığı süsleme hat örneklerinden bir kısmını içeren Nemâzic ve Külliyat-ül-Hattat Muhammed İzzet Kerkukli fi-Bedâî’-il-Hatt-il-Arabî eseridir. 190 büyük sayfadan ibaret olan bu kitap 1988 yılında Bağdat’ta El-Fünûn Matbaası’yla basılmıştır. [32]

Milliyetçiliği

Usta Şair Hattat, köklü ve sistemli bir kültüre sahipti, millî değerlere ters düşmeyen her türlü yeniliğe açıktı. Bağnaz değildi ama yerli ve millî sanat anlayışını, egzotik ve kozmopolit anlayışa daima tercih etmiştir. Hattat’ın diğer bir önemli yanı Türk-İslam sentezinden kaynaklanan bir ahlak anlayışına sahip olmasıydı. O kişisel eğitim ve zevkleri ölümsüz bir iman ve ülkü uğruna terk etmenin en mükemmel belirtisini bu anlayışta görmekteydi. Ona göre “Türk-İslam kavramları tıpkı vatan ile Kâbe, millet ile mabet gibi iç içe kavramların külli bir ifadesidir”. Irak Türkmen milletinin ayrılmaz bir parçası olarak, geçmişten günümüze dek uzanan kuşaklar içinde Nesimi, Fuzulî, Cevherî, Kabil, Hıdır Lütfi, Hicrî Dede, Mehmet Sadık gibi Türk edebiyat tarihine adlarını altın harflerle yazdırmışlardır. Mehmet İzzet Hattat da bu sayısız büyük değerlerden birisidir. Bu büyük şair, şiir hayatına gönül iklimi olan memleketinin mahallî ve tarihî atmosferine uygun, millî ve asil duygularla bütünleşmiş bir ruh yapısı içinde başlamıştır.

Eski bazı şiirlerine bakarak onu gelenekçi ve Divan Edebiyatına bağlı bir şair olarak tanıtmak ne kadar doğru ise, onun hoyrat ve dörtlüklerini ve özellikle de vezin, şekil, dil ve söyleyiş açısından Türk halk şiirinin lezzetini tattıran son dönem şiirlerini değerlendirerek onu bir halk edebiyatı şairi olarak kabul etmek de o kadar yerinde bir tespit olur. Diğer alanlarda olduğu gibi, Mehmet İzzet Hattat’ın millî kişiliği onun şiir dünyasını da etkisi altında tutmaktadır. Millî duygu, millî heyecan ve millî ıstırap onun şiirlerinin vazgeçilmez en önemli motifleridir. Bunları en asil çizgilerle şiirlerine nakşeden şairimiz, karşımıza adeta bir millî edebiyat öncüsü olarak çıkmaktadır.[33] Hattat, araştırmacı yazar av. Ata Terzibaşı ve Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci gibi hayatı boyunca Türkmen toplumunun milli varlığını ürünleriyle, düşünceleriyle korumaya çalışmışlardır. Dolayısıyla Temmuz 2008 tarihinde Kerkük’te düzenlenen 5. Büyük Türkmen Kurultayı’nda bizim(Şemsettin Küzeci) önerimiz üzerinde bu üç şahsiyete Milli unvanının verilmesi önerildi. Kurultay delegelerince oybirliğiyle kabul edildi.[34]

Tutuklanması

Mehmet İzzet Hattat, Türkmen toplumu içerisinde çok sevilen ve sayılan bir kişiliğe sahip idi. Onun toplum içindeki yeri ona bir kanaat önderi misyonunu yüklemiştir. O şiir ve hoyratlarıyla sanat ve edebiyat kesiminde, dini şiirleri Kuran okuyucuları ve mevlit severler tarafından ilgiyle izlenmesi, Hat- Nakış çalışmaları hatseverler camiasında çok ilgi ve değer görmüştür. Ayrıca onun 21 yıl Musalla Lisesi gibi bir lisede öğretmenlik ve binlerce gence babalık ve önderlik yapması onu toplum içerisinde önemli bir şahsiyet kılmıştır. Bu nedenle 1 Ekim 1980 yıllarında ülke de gerçekleşen bir takım siyasi gelişmeler ışığında Hattat’a önemli görev düşmüştür. Irak dikta rejiminin Kerkük’ü Araplaştırma politikası doğrultusunda güneyden getirilen Arapları Kerkük’e yerleştirme ve Kerkük’te güneye Türkmenleri gönderme planını hayata geçirmesinin ilk aşamasında Kerkük’te milliyetçi camiasını ayağa kaldırmıştır. Binlerce genç harekete geçmiştir. Başta Mehmet İzzet Hattat olmak üzere gençler ve halk Kerkük’ün önde gelen kanat önderlerine başvurarak “ne yapalım?” sorusuna cevap aradılar…

Kerkük’ü adeta işgal eden güneyden gelen Araplar Kerkük’ün tüm devlet dairelerinin başına genel müdür ve şube müdürü olarak atanmaları hele hele eğitim camiasını işgal etmeleri, Baas partisinin sinsi politikalarını okullarda uygulamaları Türkmenleri çileden çıkarmıştır. Okullarda öğretmen ve öğrenciler arasında Arapça dışında konuşma yasağının getirilmesi, Türkmence konuşana Turancılık suçlaması ile mahkemeye çıkarılması tüm bu olayları farklı yöne sürükledi. İşte milliyetçilerin devreye girme zamanı gelmiştir. Musalla bölgesinde bulunan bazı genç milliyetçiler, Saddam’ın bu Araplaştırma politikasına karşı bazı eylemlerde bulundular. Duvarlara rejim karşıtı yazılar yazdılar. Sokaklara ve okullara el duyuruları dağıttılar. Ve daha onlarca eylemler yapıldı. Saddam rejimi bu tepkileri hemen susturmaya yönelik harekete geçtiler. Rejim, Kerkük’te aktif olan milliyetçi göreve sahip öğretmenleri, hattatları, sanatçıları, aydınları ve kanaat önderlerini izlemeye başladı. Keyfi tutuklamalar oldu. Rejim mahkemesi sayılan “Savra” mahkemesince sevk edilenler 7 ile 20 yıl arasında hapse mahkûm edildiler ve meşhur “Abu Ğreyip” cezaevine tevdi edildiler.

Üstat Mehmet İzzet Hattat o dönemde suçsuz günahsız olarak tutuklananlar arasındaydı. Milliyetçi ve Türkmen Milli davasına inancından dolayı bir mücadeleci olarak Hattat’a da rejim karşıtı gözünden bakıldı. Şair, milliyetçilik yüzünden bir iftiraya maruz kalarak 26 Haziran 1980 tarihinde Baas Partisi Rejimi tarafından tutukladı. Devrim Örfi Mahkemesinin10 Ocak 1980 tarihli kararla ceza kanunun m.200-f.2 gereğince altı yıla mahmul edilmiştir. Menkul ve gayrimenkul mal varlığına el konulmuştur.  26 Aralık 1984 tarihinde iyi durumu göz önünde bulundurularak şartlı tahliye edildi.[35] Yaklaşık 5 yıl Abu Ğreyıip Cezaevinde kalan Hattat, o dönemde aralarında öğrencileri de bulunan birçok Milliyetçi Türkmen genci ile birlikte önemli 5 yıl geçirdi. Hapishane şiirlerini incelediğimiz de o dönemin durumunu gözler önüne seriyor. Hele yazmış olduğu hoyratlar her şeyi anlatır gibidir. Hattatla birlikte hapishanede olanlardan Dayı Enver, Nihat Akkoyunlu,[36] Sabah Günyeci, Haşim Reşat Muhtaroğlu,[37] Erşet Reşat Muhatroğlu,[38] Necmettin Kasap,[39] İmat Sıddık Dayla,[40] Münir Kâfili [41] ve diğerleri.

Hattat’ın Kızı Yüksel Hanım Hattat’ın hapishane yıllarını şu şekilde ifade etti. “1980 yıllarında Kerkük’te bir milliyetçi grup Türkmen aktif bir şekilde rol almaya başlamıştı. Babam onlarla takılırdı. O dönem rejimi bilirdi ki, Mehmet İzzet Kerkük’ten çıkarsa Kerkük’te birçok şey eksilecek. O yüzden babama ve bizlere her konuda birçok baskı yaptılar. Hapishaneye attılar, işkenceler yaptılar, mal varlığımıza el koydular. O yüzden babam çocuklarını okutmadı. Kardeşlerim okul bitiremedi. Hatırlarım, biz çocukken iki günde bir eve emniyet gelir ve bizi korkuturdular. Babam, ne yaparsalar bana yapsınlar, çocuklarıma dokunmasınlar, derdi. Sınav dönemlerinde öğrenciler sınava giderken benim kardeşlerim kaçıp saklanırdı. Dönem rejimi, kardeşlerim ileride babamın yerine geçemesinler, onun yaptıklarını yapamasınlar diye en başından engellemek isterdi. Babamı sürekli gelip evden alırlardı ve nerede olduğundan haberimiz olmazdı. Ancak serbest bıraktıkları zaman tekrar görebilirdik babamı.  1980 yılında tutuklandı. Tutuklanmasından itibaren yedi aylık bir süre boyunca ortadan kayboldu. Daha sonra ortaya çıkarıldı, mahkemede babama altı buçuk yıl hüküm verildi. Ancak “ifraç şarti” (gece gündüz sayılması) diye bir sistem sayesinde beş buçuk yıl hapiste kaldı ve çıktı.” [42]

Ramazan Geceleri “Sini Zarf”[43] Oyunu

Irak Türkmen Folklorunda özgün bir yeri olan özelikle de ramazan gecelerinde Kerkük, Erbil, Altunköprü, Tuzhurmatu vd. Türkmen bölgelerinde Türkmenleri teravih namazı sonrası kahvehanelere akın ederler. Bir folklor oyunu olan sini zarf herkes tarafından benimsenir. Asıl oyuncuları 6 kişiden oluşur. Yanlarında zaman zaman kâtip ve sanatçısı da bulundurulur. Mehmet İzzet Hattat da bu oyunu çok severdi. 1989 yıllarında birkaç gece kendisi ile Ahmet Ağa çayhanesinde[44] Sini zarf oyunu oynamak üzere buluşmuştuk. Sami Yusuf Tütüncü, Ali Yağmuroğlu, Şahin Dayıkadır, Seyfettin Biravcı, Faruk Köprülü, Necdet Demirci,  İlham Koryalı ve diğer arkadaşlarla kendisiyle hem sohbet hem de oyun oynardık. Ustalıkla sini zarf oyunu oynardı. Hele hele “Gül Vurması” insana ve oyunculara başka bir zevk verirdi. Ağzında “Bavka”[45]  kelimesi hoyratlaşmıştı. Bu oyun esnasında da çok güzel hoyratlar da söyledi.

Bir gülden

Bir sümbülden bir gülden

Ona usta diyerler

Moncuğ[46] tapar bir gülden

Güzden alı

Yar suyu gözden alı

Ona Usta diyerler

Moncuğu gözden alı

Tuzhurmatu’yu Horyatla Sallayan Hattat

Tanınmış şair, sunucu, programcı, gazeteci,  yazar ve bir dönem milletvekiliği yapmış Fevzi Ekrem Terzi’nin düğünü 1989 yılında Tuzhurmatu’da yapıldı. Başta Üstad Mehmet İzzet Hattat olmak üzere Kerkük’ten, Erbil’den ve Dakuk’tan birçok şair, yazar ve Fevzi Ekrem’in dost ve severleri düğüne davetli olarak katıldı. Ben de Kerkük’ten davet edilenler arasındaydım. Daha doğrusu aile dostum ve dava arkadaşım olan Fevzi Bey’in “benim toyumu sen sunacaksın” teklifi üzerine onu kıramadım. Çünkü sunuculuğu ben Fevzi arkadaşımdan öğrenmiştim. Uzun yıllar birçok konser ve eğlencelerin sunuculuğunu beraber yapmıştık. Düğün eğlencesi Sokaklar arasında kurulan yüzlerce sandalye ve bir de sahne yerine platform oluşturuldu. Ses düzeni, video ve fotoğrafçılar hazır vaziyette bekliyordu. Ehhh bu Fevzi Bey sanatçının, şairin, yazarın, edebiyatçının ve her kesin dostu… Toyu nasıl olmalı diyordum…” Tuzhurmatu o gece tarihi bir gece yaşıyormuş meğer bunu yıllar sonrası fark ettim… O gece konuğumuz Şair Mehmet İzzet Hattat canlı şiir ve hoyrat okuyacakmış ve takdimini de ben yapacakmışım. Akşam saat 7 oldu Toy evinde Üstad Mehmet İzzet Hattat ve beraberinde gelen yakın dostu İlham Koryalı bir de Erbil’den gelen şairler Esat Erbil, Hüsam Hasret, Nihat İlhanlı ve Dakuk ilçesinden Hazım Şükür Dakuklu ve Musul’dan Ahmet Arafat ile birlikte toy yemeği Tuzhurmatu dışından gelen misafirler olarak akşam yemeği yedikten sonra sokağa çıktık. Toy alanına baktığımızda ana baba günüydü. Bir de baktık ki, Tuzhurmatu’nun tüm şair, yazar ve sanatçıları başta çok değerli edebiyatçısı Ali Marufoğlu ve ses sanatçısı Hamit Tuzlu Mehmet İzzet Hattat’ı bekliyorlar… Nihayet sahne boşaldı. Toy eğlencesi başladı. Takdimler de yavaş yavaş başlayınca bir sanatçı 2 veya 3 şair birden sahneye takdim ediyoruz. Sıra Hattat’a gelince ciddi bir şekilde heyecanlandım. Mikrofon ellerimde titremeye ağzım kurumaya başladı. Bir bardak su aldıktan sonra heyecanımı gidererek, Milli Şairimizi Üstad Mehmet İzzet Hattat’ı mikrofona davet ettim. Sahneye çıkar çıkmaz hemen Damat Fevzi Ekrem Terziyi de yanımıza çağırdı. Platform çok yüksek olduğu için her sunumdan sonra sahnede durmak zorunda kalıyordum. Hattat, Fevzi Beyin elinden tutarak her zaman olduğu gibi ona takıldı. Tebrik sözlerini söyledikten sonra ona esprili bir şekilde hoyrat söylemeye başladı. İlk hoyratı Fevzi Bey takılarak ağzından bal gibi akıverdi:

Sen emize xoş geldiv

Yanbeyan serxoş geldiv

Men dedim yarım geti

Nişi eli boş geldiv

Birkaç hoyrat söyledikten sonra benim de ve Fevzi Bey’in de en çok sevdiğimiz şiirini okumaya başladı. “Ben Olaydım” şirini o kadar güzel ve mükemmel bir şekilde seslendirdi ki, Toya katılanlar ayakta onu alkışladılar. Hattat o gece kendimizi muhteşem bir atmosferde hissetmeyi bize yaşattı.

 

Servi boylum burdan gelir geçerken

Yoluna serilen gül ben olaydım

Gönüllere neşe sevinç saçarken

Ardınca yürüyen bir ben olaydım

 

O benevşe dudakların yanında

Ne mutlu, o kara hal ben olaydım

Her bakışı aklım alır anında

Rengârenk girdiğin şal ben olaydım

 

Ceylan gözlüm nazlı nazlı gezerken

Çayırlar, çimenler, çöl ben olaydım

Sırma saçın al yanağa dizerken

O serin rüzgârlar, yel ben olaydım

 

O bellür gerdanın, zülfün öperken

Boynuna dolaşan kol ben olaydım

Çehrende bir gece güneş doğarken

O elma yanakta al ben olaydım

 

Evler yıkan gözlerin bakarken

Sözünde ham şeker, bal ben olaydım

Gönlüm evin hasretiyle yakarken

Dil açıp da konuşan ben olaydım

 

Dolaştığın bahçelerin bağvanı

Bastığın o yerler, yol ben olaydım

Derdimin, yaramın sesin dermanı

Durduğun gölgede dal ben olaydım

 

Gönlümden dağların, kopup sevimiz

Gamınla kükreyen sel ben olaydım

Bu aşkın hicranı güçtür çekilmez

Uğrunca yanaydım, kül ben olaydım

Söylediğinde adeta yer yerinden oynadı. Dinleyenler galeyana geldi. Konuşmasını ve molasını bir hoyratla noktaladı.

Bir şey sattım baha men

Satmam halka daha men

Bel bağladım Allah’a

Boyun eğmeme şaha men

Hastalığı ve Vefatı

Mart 1991 tarihinde başta Kerkük olmak üzere Irak’ın 15 Şehrinde gerçekleşen Şabaniye olaylarıyla halk ayaklanması ve ardından da ABD ve müttefiklerince Irak’a karşı başlatılan 1. Körfez savaşı esnasında Irak Ordusunu Kuveyt’ten zorla çıkarma operasyonu esnasında İran hareket geçti. 1980-1988 yılları arasında Irak-İran savaş sırasında Irak’tan İran’a sığınan Şiiler ve rejim muhalifleri güneyi illerini ele geçirdi. Kuzey’den de Kürt Peşmergeleri illeri işgal ederek Irak’ta bir kargaşa yaşandı. Irak’ın 18 vilayetinden 15’inin düşmesi ve işgal edilmesi, Irak ordusunun Kuveyt’ten çekilip şehirlerde temizleme operasyonu başlatılması, ülkeyi bir hayli krize soktu. O esnada Kerkük’ü işgal eden Kürt Peşmergeleri ve adliye, tapu dairelerinin yakılması ardından da tüm devlet dairelerinin yağmalanması ve şehrin tahrip edilmesi “Kerkük Kürdistan’ın Kalbidir” sloganlarının atılması ve Türkmenlerin Kerkük’ü terk edip Kuzeye ve sınır ötesi İran ve Türkiye’ye kaçma teşebbüsleri Türkiye’nin Türkmenlere sınır kapısını açmaması bu toplumun varlığının yok edilmesi Hattat’ı bir hayli rahatsız edip yatağa mahkûm etmişti. İşte o tarihlerden sonra Hattat bir daha ayağa kalkamadı. Hastalığı onu son derece bitkin bir duruma soktu.  Ölümünde 6 ay önce Hattata Kalpte Kanser teşhisi konuldu. Pazartesi günü, 29 Temmuz 1991 tarihinde uzun bir milli mücadeleden sonra gözlerini hayata yumdu. Ailece mütevelli olan İmam Ahmet mezarlığında toprağa verildi. Türbesi yazdığı şiirlerle süslenerek ölümünden sonra da ziyaretçilerini hoyrat ve şiirleriyle cömert ruhuyla okşamaya devam etmektedir.

Vasiyeti

Mehmet İzzet Hattat vefat etmeden önce ailesi ile aile meseleleri başta olmak üzere birçok konu hakkında görüşlerini açıklar. Önemli vasiyetlerde bulunur. Ancak aile konularının dışında en çok iki önemli VASİYETİ varmış. Hattat’ın büyük oğlu Barbaros’un anlattığına göre:

Babam ölmeden önce beni yatağına çağırdı. O ölüm yatağındayken da hep yazıp çizerdi. Defalarca onu uyardım. Her seferinde bana derdi ki, tarih yazmak çok önemlidir. Bir toplumun varlığını ancak tarihinden, kültüründen, edebiyat ve sanatından anlarsın. Ben de ona babacım, hayatın söz konusudur derdim. Derdi ki milletimin tarihi benim hayatımdan daha önemlidir. Ben de hep susardım. Ölüm yatağındayken bana seslendi. Gel dedi, otur yıllardır içimde düğümlenen sana bir şey vasiyet edeceğim.  O anda sesleri yutkundu. Benden bir bardak su istedi. Suyu getirdim. İçtikten sonra dedi ki, içimde uzun bir süredir bir hasret var. Bu hasretin giderilmesini belki de ben göremem. Allah uzun ömürler versin dediğimde, dedi ki, Oğlum Barbaros ben his ediyorum ki ve içime doğmuş:  ben yakın zamanda hayata veda edeceğim. Senden iki isteğim var bunu özel vasiyet olarak kabul et, dedi.  Ben de buyurun babacım: dedi ki ilki beni aile mezarlığımız olan İmam Ahmet Mezarlığında İmam Ahmet’in türbesinin yakınında defnedin. İkinci vasiyetim ise, bunu çok iyi dinle oğlum. Bu dikta rejimin devrilmesine az kaldı diye seziyorum. Şayet ben öldüysem bunların sonunu görmezsem mezarımın üzerine gel bana 3 defa seslen ve söyle “REJİM DEVRİLDİ” ki ruhum şad olsun. Ben de Rejim sonrası mezarına gidip 3 defa başucunda ona seslendim. Böylece mezarında ruhu şad oldu…”.[47]

Vefatının 40 Günü Türkmen Kardaşlık Ocağı’nda Anıldı

Milli Şair Mehmet İzzet Hattat’ın Vefatı’nın 40. Günü anısına Bağdat Türkmen Kardaşlık Ocağı- Genel Merkezi Hattat için 6 Eylül 1991 tarihinde Ocağın Bahçesinde bir anma toplantısı düzenledi. Hattat hakkında şiir ve yazıların okunmadan önce Dr. Fazıl Mehdi Bayat başkanlığında bir komisyon tarafından incelendikten sonra okunmasına onay verildi. Geceye çok sayıda Bağdat, Kifri, Tuzhurmatu, Dakuk, Tazehurmatu, Kerkük, Altunköprü, Erbil ve Musul ve Telafer’den şair ve yazarlar katıldı.  Türkmen Kardaşlık Ocağı Başkanı Dr. Basil Hayrullah’ın konuşmasıyla başlayan anma toplantısı Ocağın Erbil Şube Başkanı Av. Sanan Kasap ile devam etti. Yoğun katılım kaydeden gece Adnan Sarıkahya, bendeniz(Şemsettin Küzeci) ve Yalman Zeynelabidin tarafından koordineli bir şekilde sunuldu. Yine gecede Türkmen Kültür Müdürü Abdüllatif Benderoğlu bir konuşma yaparak Mehmet İzzet Hattat’ın Yurt Gazetesinde şiir ve hoyratlarını yayınlamamasına rağmen hakkında güzel sözler sarf etti. Program 3 saat boyunca sürdü. Birçok şair şiirini okuyamadı. Ancak, bir kitap halinde yayınlamak niyeti ile tüm okunan şiirler, yazılar ve konuşma metinleri bende toplandı. Kitap haline getirilen anma toplantısının malzemeleri Irak’a uygulanan ambargo nedeniyle birkaç yıl kitap olarak basılamadı.[48]

Işık Edebiyatçılar Grubu Hattat’ı Andı[49]

15 Temmuz 2005 tarihinde Kerkük’te kurulan Işık Edebiyatçılar Grubu’nun ilk faaliyetini, ölümünün 14. Yıldönümünde Irak Türkmen Millî Şairi Mehmet İzzet Hattat’ı 29 Temmuz 2005’te düzenlediği şiir şöleniyle andı. Anma toplantısına çok sayıda şair, yazar, hattat ve Hattat’ın severleri katıldı.

Açılış konuşmasını IŞIK Grubu Kurucusu ve Başkanı Şair ve İşadamı Sami Yusuf Tütüncü yaptı. Tütüncü konuşmasında şunları kaydetti: Hattat normal bir şair değildir. O hem insan hem öğretmen hem de bir yol gösterici idi. Bir düşünür idi. Toplumun her sıkıntısını kendi sıkıntısı olarak kabul ederdi. Hattatlığı, şairliği ve insan gibi insan oluşu onu bir kanaat önderi kılmıştır. O bizleri ve bizim gibi gençlik dönemini yaşayanları örgütlemiş ve onlara önce vatan nasıl sevilir, mücadele nasıl yapılır ve milli dava nedir öğretirdi. Bizler onun izinde yürüdük ve bizden sonra gelen gençlerin de bu yolda yürüyeceklerine inancım tamdır”. Gecede eğitimci ve şair Seyfettin Biravcı Hattat’ın hayatı, şiiri ve hattatlığı hakkında bir konuşma yaptı. Ardından da Türkmen şairleri Hattat için yazılan şiirler okudular. 

Hattat’ın Hayatı “Üstad” Filmiyle Belgeselleşti

Bağdat, 2013 yılında Arap Ülkeleri Kültür Başkenti seçildikten sonra bir dizi etkinlikler düzenlendi. Bu etkinlikler kapsamında Irak Kültür Bakanlığına Sinema ve Tiyatro Müdürlüğünün kültür sezonunun son haftasında ve Irak Türkmenlerine de yer verildi. Türkmen mücadeleci Kerküklü Şair ve Hattat Mehmet İzzet Hattat’ın hayat serüveni bir kısa film olarak projelendirildi. Bu filme “Üstad” adı verildi. Çünkü Usta şair Mehmet İzzet Hattata toplum tarafından “Üstad” kelimesiyle hitap edilirdi. Gerçekten de o her şeyde üstad idi. Filmde; rahmetli Mehmet İzzet Hattat’ın kişiliği, Türkmenlerin dramı, şairliği, hattatlığı, milliyetçiliği ve toplum üzerinde etkisi konu edildi. Film, 16 Mart 2015 tarihinde Bağdat Irak Ulusal Tiyatro Salonunda gösterildi. “Üstad” filminin senaryo metnini Hollanda’da yaşayan Kerküklü gurbetçi şair ve yazar Dr. Necmettin Bayraktar yazdı. Filmde Mehmet İzzet Hattat’ı öğrencilerinden olan şair ve sunucu Cumhur Kerküklü canlandırdı. Hattatın oğlu Barbaros da filmde rol aldı.[50]

Filmin birçok bölümü Kerkük’te Üstadın yaşadığı evde, Atlas caddesindeki bürosunda ve öğretmenlik yaptığı Musalla lisesinde çekildi. Filmde ayrıca diyalogların Türkmence geçtiği bölümler İngilizce ve Arapçaya tercüme edildi. Filmde rol ve görev alanlar şunlardır: Haydar Ahmet Salih (oyuncu), Şükür Halife (oyuncu), Abdurrazzak Muhammed (oyuncu), Ali Hüseyin İsmail (oyuncu), Merivan Abdülrahim (oyuncu), Taha Yasin Salih (oyuncu), Uday Abbas (oyuncu), Ammar Abdülkerim (oyuncu) ve Şahin Kerküklü. Teknik işleri Müdürü Buşra Cafer Abul-İs, Montaj Vasik El-Düceyli, Yapımcı Müdür Halil İbrahim, Işık ve Çekim Müdürü Dehham İbrahim, Yayıncı ve Denetici Kahtan Celil ve İsmail Cuburi, Genel Denetim Nevfel Abulrağif, Senaryo ve yönetmen Hamdiye Abdulkerim. Ayrıca bu filmde hat ve hoyrat öğrencilerinden Şahin Dayıkadır ve kendisiyle o dönemde hapishanede olan siyasi tutuklu Erşat Salihi de filmde Hattat hakkında duygu ve düşüncelerini anlattılar.[51]

Hattat Hakkında kitaplar

Şair Mehmet İzzet Hattat hayattayken yayınladığı tek hat kitabı bulunmaktaydı. Vefatı’ndan sonra birkaç kez teşebbüslerimiz oldu. Ancak, dostlarımız Kasım Sarıkahya “Mehmet İzzet Hattat-Yaşamı ve Şiirleri” ve Salah Behlül Çamırçı “Mehmet İzzet Hattat – Seçme Horyatları” adlarını taşıyan iki adet kitabı basıldı. Bizim de 1991 yılından projemiz olan Hattat’ın “Kerkük’ün Milli Şairi Mehmet İzzet Hattat” adlı eserimizle Hattat’ın hayat serüvenini kapsayan bir kitabımız bugüne kısmetmiş meğer…

Hattat Hakkında Yüksek Lisans Tezi

Irak Türkmen şairleri, yazarlar ve sanatçılarını bilimsel olarak araştırmak, incelemek ve onları gelecek nesle tanıtmak elbette yayınlar aracılığıyla gerçekleşir. Birçok şair yazar ve aydınlarımız hakkında bazı kitaplar yayınlanmıştır. Ancak daha akademik ve bilimsel bir şekilde konu edinmelerinin daha yararlı olacağının kanısındayız. Bu düşünceyle yola çıkarak hem şahıs olarak hem de çalıştığım kurum “Türkmeneli Kültür Merkezi” olarak önerilerimiz olmuştur. Bunlardan Nesrin Erbil, Osman Mazlum, Ali Marufoğlu, Ata Terzibaşı, horyat ve başka konular da… Ancak 2015 yılında bir Türkmen öğrencimize Mehmet İzzet Hattat’ı araştırmasını önerdiğimde hiç tereddütsüz kabul etmesi bizzat beni sevindirmiştir. Tabi ki Hattat ailesini de daha çok sevindirdiğinden eminim. Ankara Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı’nda Türkmen öğrencimiz Ashkn Tanlab Jamal Alwindawi “Mehmet İzzet Hattat (Hayatı-Sanatı-Eserleri)” başlıklı Yüksek Lisans tezini geniş kapsamlı bir şekilde, titizlikle hazırladı ve başarıyla savundu. [52]

Hattat’ın Horyat Ödülleri

“Kerkük’ün Milli Şairi” unvanına sahip olan Mehmet İzzet Hattat’ın adını yaşatmak ve Kerkük Türkmen edebiyatında önemli bir yeri olan ve Halk şiirinin önemli bir türü olan “horyat, hoyrat, koryat, koyrat” rahmetli Hattat için çok anlam ifade ederdi. Bu yüzden hem Hattat’ı hem de horyatı bir arada anmak ve yaşatmak anısına Mehmet İzzet Hattat Horyat ödüllerinin ihdası ve horyat yarışmasının düzenlenmesi artık kaçınılmazdır. Bu misyonu yerine getirmek üzere başta “Türkmeneli Kültür Merkezi” ve “Irak Türkmen Edebiyatçılar Birliği” olmak üzere tüm kültür ve edebiyat ile ilgili kurumlar üstlenmelidir. Buradan bir çağrı yapıp böyle bir göreve çağırmak isteri

[1] Mehmet İzzet Hattat’ın doğumu ve hayatı ile ilgili bakınız: Abdüllatif Benderoğlu 1989, Şemsettin Küzeci 2006, Kasım Sarıkahya, 1988, 1998, 2007, Salah Behlül 2007, Mehmet İzzet Hattat’ın Hat Kitabı 2009, Ata Terzibaşı 2013.

[2] Yüksel Sarıkahya 2016, Mülâkat Ankara.

[3] Üstat Filmi, 2013

[4] Küzeci 2004, Kerkük Soykırımları

[5] Küzeci 2004, Kerkük Soykırımları

[6] Terzibaşı 2013, Kerkük Şairleri 3. Cilt

[7] Beşir Gaz. Sayı, 23 tarih, 24 Şubat 1959, s, 7

[8] Saatçi, S. (1997).

– Küzeci, Ş. (2006). Kerkük Şairleri I. Cilt. s.287.

– Saatçi S., (Ekim 2008). Kerkük Güldestesi. s.152.

-Ferecov Z., (Nisan 2008). s.350.

– Anar, (2000). Min Beş Yüz İlin Oğuz Şeri Antologiya II. Kitab. Bakü, s.445.

– Hattat, (1961). “Vatan Şarkısı”, Kardaşlık Dergisi, C:1, S:1,s.30.

– Tütüncü S. Y. (Ağustos 2005).  s.23.

-Pamukçu E. (Eylül 1991). s.3.

-Küzeci Ş. (Temmuz 2007). s.19.

[9] Ata Terzibaşı: “Kardaşlık dergisinin Eylül 1965 tarihli nüshasında Doktor Rıza’nın yayımladığı uzunca bir makalede Sabır Merdan başka bir şair sanılarak muhayyel hayat tercümesi bir hakikat gibi anlatılmıştır! Bu yazıdan kaynaklandığı anlaşılan Kasım Sarıkâhya Irak Türkmen edebiyatçıları kitabında (s.88) aynı şeyi tekrarlamıştır. Oysa Kardaşlık dergisinin Mayıs-Haziran 1967 tarihli sayısında Sabır Merdan’ın Mehmet İzzet olduğunu belirtmiştim. Şunu ilâve edelim ki kızı Yüksel’in adını da müstear ad olarak bazı şiirlerinde kullanmıştır ki bununla okuyucuların dikkatini şiiri üzerine çekmek istemiştir”.

[10] Küzeci (11 Şubat 1991), Yurt Gazetesi, S.1033, s.9.

[11] Terzioğlu 2004, Türkmeneli.

[12] Şahin Dayıkadır 2016, Mülâkat Kerkük.

[13] Mahmut Nurettin 2016, Mülâkat Kerkük.

[14] Küzeci 2012, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci, s.34.

[15] Terzibaşı 2013,  Kerkük Şairleri, Ötüken, Kitap 3.

[16] Abdülvahit Küzeci ile TV Röportajı, Kerkük 2003.

[17] 29 Haziran 2007 tarihinde Kerkük’te vefat etti.

[18] Küzeci 2012

[19] Küzeci 2012

[20]  12 Aralık 2012 tarihinde Ankara’da vefat etti.

[21] Mehmet İzzet Hattat, (1961) Kardaşlık Dergisi, C:1, S:6, s.33.

[22]  Biravcı 2009, Hat Kitabı

[23] Kerkük’ün önde gelen şahsiyetlerinden idi. Kerkük Petrol Şirketinde Hattat olarak çalışırdı. Abdülvahit Küzeci ve Mehmet İzzet Hattat ile adeta bir üçlü idiler. Sanat, müzik ve edebiyatseverdir. 1944 yılında Abdülvahit Küzeci, Mehmet Kalayı, İlham Merdan ile birlikte Kerkük’te il müzik grubunu kurmuştu. 1982 yılında Kerkük’te vefat etmiştir.

[24] Biravcı 2009.

[25]  İhsan Melik Hattat 2015, Mülâkat Kerkük.

[26]  Biravcı 2009.

[27] Terzibaşı 1964, Arzu Kamber Kitabı, Kerkük Baskısı.

[28] Küzeci Ağustos 1997, Kerkük Dergisi, S.1. İstanbul.

[29] Biravcı 2009.

[30] Biravcı 2009.

[31] Küzeci 2008, Barbaros Mehmet İzzet Hattat TV Pöportajı: ‘İz Bırakanlar’ belgesel çekimi.

[32] Terzibaşı 2013.

[33] Pamukçu 1991.

[34] Küzeci 2008, 5. Türkmen Kurultayı Kitapçığı, Mahtut.

[35] Terzibaşı 2013.

[36] Milliyetçi bir şair ve eğitimci idi.1995’te Irak’ta Saddam’ın Cumhurbaşkanı Referandumunda 20 yıl hapse mahkûm olmasına rağmen tüm Irak’ta Saddam’a “HAYIR” diyen tek kişidir (25 Mart 2016 tarihinde Kerkük’te vefat etti).

[37] Irak Türkmen Siyasi tutuklular ve Şehit Ailesi Derneğinin Başkanı.

[38] Irak Türkmen Cephesi Başkanı ve Kerkük Milletvekili.

[39] Irak Milli Türkmen Partisi üst düzeyi yöneticisi (9 Haziran 2016 tarihinde Kerkük’te vefat etti).

[40] Irak Türkmen Siyasi tutuklular ve Şehit Ailesi Derneğinin Başkan yardımcısı.

[41] Irak Türkmen Cephesi Seçim Dairesi Başkanı. Türkmen Milliyetçi Hareketi Başkan Yrd. Kerkük Şehir Meclisi üyesi. 24 Haziran 2014 yılında kimliği belirsiz kişilerce Kerkük’te Şehit edildi.

[42] Alwindawi 2016. Yüksek Lisans Tezi.

[43]  Sini Zarf Oyunu: Irak Türkmenlerine mahsus Ramazan gecelerinde oynanan bir folklor oyunu.

[44] Kahvehane

[45] Hattat tarafından sık kullanılan bir kelimedir. “Beg” veya “bey” kelimesinin bir türemesidir.

[46] Boncuk.

[47] Küzeci 2008, Barbaros Mehmet İzzet Hattat TV Pöportajı: ‘İz Bırakanlar’ belgesel çekimi.

[48] O kitap 1995 yılına kadar arşivimde duruyordu. Irak’ta siyasi nedenlerden dolayı Yurtdışına çıkmam nedeniyle O kitabı olduğu gibi rahmetli eğitimci ve edebiyatçı Hattat’ın Damadı olan Seyfettin Biravcı’ya teslim ettim. 2003‘ten sonra Kerkük’e döndüğümde kendisinden almak istedim. Tamam, göndereceğim size dedi. Ama Biravcı’nın biraz ihmal karlığı ve benimde 2003’ten 2008’e kadar Kerkük’e gidemedim için ve Seyfettin Biravcı’ın ansızın bir olayda şehit edilmesi kitabın bir daha elime geçmediğinin üzüntüsünü yaşadım. Defalarca Biracı ile Hattat ailesine sordum ve araştırdım. Ama bir olumlu sonuç alamadığım için Hattat’ın 40’ında okunan şiir ve yazıları yeniden toplamaya çalıştım. Ancak belli bir sayıda elde edebildim. Topladığım yazı ve şiirlere elinizdeki bu kitapta yer verdik.

[49] Sami Yusuf Tütüncü, (Ağustos 2005). “Türkmen Millî Şairi Mehmet İzzet Hattat Anıldı”, Kerkük Dergisi, C:1, S:3, s.23.)

[50]  www.bizturkmeniz.com “Üstat filmi” 2013.

[51] TERT TV, Üstad Belgeseli, Kerkük 2013.

[52] Alwindawi 2016. Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi.

Önceki İçerikIrak-Amerika müzakerelerinin sonuçlarını memnuniyetle karşılandı
Sonraki İçerikTürkiye’de Orman Yangınları ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Açıklaması
Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ Araştırmacı, eğitimci, gazeteci, şair, yazar Şemsettin Küzeci; 1965 yılında Kerkük’te doğdu. 1989 yılında Musul Üniversitesinden mezun oldu. 5 Yıl Kerkük’te lise öğretmenliği yaptı (1992-1996). Kerkük Televizyonu, Bağdat Türkmence radyosunda “gençlik ve spor” programları hazırlayıp sundu (1992-1995). Yazılarını Bağdat’ta Türkçe yayınlanan “Yurt” gazetesi, “Kardeşlik ve Birlik Sesi” dergilerinde yayınladı. 1993 yılında Irak rejimi tarafından tutuklandı. Üç ay Tikrit muhaberatında kaldıktan sonra serbest bırakıldı. 2015 yılında Musalla Lisesinde Lise öğretmeni olarak çalıştığı mesleğinde kendi isteği üzerinde Kerkük’te emekliye ayrıldı. 1996 yılında siyasi nedenlerden dolayı Irak’ı terk ederek Türkiye’ye yerleşti. 1999 yılında Irak Türkmen Cephesi Türkiye temsilciliğinde Basın Yayın ve Enformasyon Şube Müdürü olarak çalıştı (1999-2003). Kerkük Gazetesi'nin Türkiye temsilciliği ve Türkmeneli TV’de muhabir, programcılığı ve haber müdürü olarak çalıştı (2005-2009). 2008 yılında “Irak Basın Tarihi” üzerine Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema bölümünde “Osmanlı’dan Günümüze Irak’ta Basın Tarihi” konulu yüksek lisansını ve 2010 yılında Hollanda'da Global Lahey Üniversitesinde “Irak Televizyonları” üzerine doktorasını yaptı. 2009-2019 yılları arasında Türkmeneli Vakfı Kültür Merkezi'nde Basın ve Kültür Müdürü, 4 Şubat 2019 ile 14 Temmuz 2020 tarihleri arasında (ORSAM) Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde Türkmen ve Medya uzmanı olarak görev yaptı. 16 Temmuz 2020 tarihinden beri Türkmeneli Vakfı Başkanlığından basın danışmanı olarak görev yapmaktadır. Sürekli basın kartı sahibi olan Küzeci, aynı zamanda Kerkük Gazetesi genel yayın yönetmeni ve Türkiye temsilcisi görevini sürdürmektedir. 2020 yılından beri Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şb. Yönetim kurlu üyesidir. Irak Türklerini; Türkiye, Türk dünyası ve uluslararası faaliyetlerinde gerçekleşen onlarca kongre, kurultay, konferans, bilgi şöleni ve toplantılarda temsil etti. 400’ye yakın uluslararası hizmet, takdir, teşekkür, onur belgesi, plaket ve ödül almıştır. 2006’da Irak, Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili yapmış olduğu ilmî ve edebî çalışmalarından dolayı, Azerbaycan’da VEKTOR Uluslararası İlim Merkezi tarafından kendisine “Fahrî Doktora” Payesi verildi. 2022 yılında da Türk Dünyası Akademisi tarafından kendisine “Fahri Profesörlük” Unvanı verildi. Küzeci’nin bazı eserleri ve yazıları Arapça, Azerbaycan Türkçesi, İngilizce ve Rus, Özbek, Kazak dillerine tercüme edilmiştir. Basılmış 60 adet eserinden bazıları; Suçum Türk Olmaktır, Kerkük şairleri, Irak Basın Tarihi, Türkmeneli Edebiyatı, İçimizdeki Kerkük, Kerkük Soykırımları, Kerkük’ün Mili Şairi Mehmet İzzet Hattat, Kerkük’ün Efsane Sesi Abdülvahit Küzeci, Nevruz Çiçekleri (Türk Dünyası Kadın Şairleri), Ortadoğu’da Türk Katliamları, Sinan Sait, Türkmen Milli Takımı, Şehit Hüseyin Demirci (Tembel Abbas), Sarmaşık Duygular, Osmanlıdan Günümüze Irak’ta Türkçe Dergiler, Kerkük’ten Azerbaycan’a, Horyatlarım, Kerkük Katliamı, Telaferli Felekoğlu, Kerkük’ten Sesleniş, İçimizdeki Kerkük, Telafer Şairleri… İletişim: www.skuzeci.com skuzeci@gmail.com (+90) 533 255 26 60