Yeni Irak Yüksek Seçim Komiserliği’nin Bağımsızlık Sorunu

Yeni Irak Yüksek Seçim Komiserliği’nin Bağımsızlık Sorunu

Adil Zineelabidin

Irak’ın başkenti Bağdat’ta ve güney vilayetlerinde yolsuzluk, kamu hizmeti eksikliği ve dış müdahale gibi nedenlerle 1 Ekim 2019’da başlayan protestolar, siyasi reform bağlamında birçok yeni gelişmeye zemin hazırlamıştır. 2003’ten bu yana ülke yönetiminde yer alan ve elinde birçok baskı aracı bulunduran siyasi partiler ile merkezi hükümete karşı düzenlenen gösteriler, halkın gücünü ortaya koymuştur. Nitekim, gösterilere katılımın artması ve gösterilerin giderek geniş çapta yankı bulması, Adil Abdülmehdi başkanlığındaki hükümeti 29 Kasım 2019’da istifaya zorlamıştır. Diğer yandan yüksek dini merciin protestolara destek vermesi hükümetin istifa sürecini hızlandırmıştır. Bağdat’taki Merkezi Hükümeti’nin istifa etmesine karşın yeni bir hükümet henüz kurulamamıştır. Nitekim halkın güvenini kaybeden siyasi partiler, hükümeti kurmak üzere ortak bir isim üzerinde anlaşamamışlardır. Başbakan adayı olarak önerilen isimlerin tamamı, aynı siyasi partilerden oldukları için, protestocular tarafından reddedilmiştir. Hükümetin istifasının ardından, yeni hükümetin kurulması için öngörülen anayasal sürenin dolmasına rağmen halk tarafından kabul edilen bağımsız bir kişi başbakanlığa aday gösterilememiştir. Bu durumda, halkın 2003 yılından bu yana devam eden siyasi sürecin meşruiyetini güçlendirmek ve protestoları sona erdirebilmek için başbakan adaylarının belirlenmesinde halkın rızasını kazanmak önemli hale gelmiştir.

Siyasi alandaki bir diğer önemli gelişme ise protestolar ve dini merciin baskısı sonucu gerçek anlamda bağımsız bir yüksek seçim komiserliğinin kurulmasını amaçlayan yasa tasarısının 5 Aralık 2019 tarihinde parlamento tarafından oy çokluğu ile kabul edilmesi olmuştur. Yeni yasanın 2. maddesine göre seçimleri yürütmek ve denetlemekten sorumlu olan Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği; Komiserler Konseyi ve İdari Birim olmak üzere iki alt birimden oluşmaktadır. Seçimlerle ilgili asıl yetkileri elinde bulunduran Komiserler Konseyi üyelerinin belirlenmesi, siyasi partiler arasındaki anlaşmazlık konularından biridir. 5 Aralık 2019’da kabul edilen Yüksek Seçim Komiserliği yasasının 3. maddesine göre Komiserler Konseyi, toplam dokuz kişi olan ilk derece yargıçlarından oluşur. Bunların beşi istinaf mahkemeleri tarafından, ikisi Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) yargısı tarafından, diğer ikisi ise Irak Devlet Konseyi (Danıştay) tarafından gösterilen adaylar arasından kura ile seçilir. Ayrıca yeni yasa kadınların temsil hakkını gözetmektedir. 23 Aralık 2019’da Irak Yüksek Yargı Konseyi için istinaf mahkemeleri tarafından gösterilen adayların seçimi basın mensuplarının, sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) gözetiminde kura yoluyla gerçekleştirilmiştir. Seçilen komiserler arasında sadece bir kadın üye de bulunmaktadır. Dolayısıyla kadın temsilcilerin sayısının artırılması gerektiği söylenebilir.

Yeni Yüksek Seçim Komiserliği yasası, teorik açıdan seçim komiserliğinin bağımsızlığını sağlaması bakımından, önemli bir gelişme olarak kabul edilmektedir. Birçok ülke örneğinde seçimlerle ilgili yürütme ve yargılama işlemi aynı merci tarafından yürütülmektedir. Ancak seçimlerin yürütülmesi ile denetlemesinin sadece yargıçlara bırakılması eleştiri konusudur. Nitekim birçok demokratik batı ülkesinde seçimlerin yürütülmesinden genellikle idari kurumlar sorumludur. Bu kurumlar tarafından yapılan işlemler yargıçlar tarafından denetlenir. Yeni Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği yasasıyla komiserliğin yürütme ve denetleme işlemi de yargıçlara bırakılmıştır. Teknik açıdan yargıçların idari işlemlerde görevlerini gerektiği şekilde yerine getirebilmeleri hep tartışılır bir konu olmuştur. Diğer yandan bu durum hukuk doktrininde kabul gören kuvvetler ayrılığı ilkesine de ters düşmektedir.

Seçimlerin yürütülmesi sürecine ve bu sürecin sonuçlarına ilişkin şikayetlerin hükme bağlanması Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği’nin yetki alanına girmektedir.

Yeni seçim komiserliği kanunu, komiserlerin mali ve idari bağımsızlığı yanında kurumun hükümetten ve parlamentodan bağımsızlığına da vurgu yapmaktadır. Buna göre, bağımsız seçim komiserliği parlamento tarafından denetlenmemektedir. Oysa anayasaya göre seçim komiserliğinin denetimi parlamento tarafından yapılır. Dolayısıyla anayasada öngörülen bu hüküm yeni yasa hükmü ile uyuşmamaktadır. Nitekim 2007 Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği kanuna göre komiserler, parlamento tarafından seçilmekteydi. Yeni yasanın halkın taleplerinden biri olması sebebiyle bu çelişki çok fazla dile getirilmemektedir. Ancak anayasal değişikliğe gitmeden herhangi bir seçimin gerçekleştirilmesi halinde bu sorunun gündeme gelmesi ihtimal dahilindedir.

Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği kurumunun işleyişi kamu düzeni ve güvenlik ile doğrudan ilgili olduğundan kurumun her bakımdan bağımsız olması gerekmektedir. Aynı zamanda Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği halkın güvenini de kazanmalıdır. Çünkü halkın güvenini kaybeden seçim komiserliğinin, işlemleri hukuka uygun olsa dahi, siyasi meşruluğu tartışma konusu olabilir. Bu durum ise, ülkeyi bir kaosa sürükleyebilir. Bu nedenle, yüksek seçim komiserliği üyeleri seçilirken azami dikkat gösterilmelidir. Dolayısıyla seçim komiserliği üyelerinin etnik, dini ve mezhepsel temellere göre değil ehliyet ve liyakat ölçülerine göre belirlenmesi doğru olacaktır. Önceki seçimlerde, özellikle de 2018 parlamento seçimlerinde dürüstlüğü tartışma konusu olan Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği, birçok siyasi parti tarafından sert eleştirilere maruz kalmıştır. Söz konusu eleştiriler ise, demokrasinin temel dayanağını oluşturan “halkın seçimlere yönelik itimadı” ilkesini zedelemiştir. Yeni yasada dikkat çekici hususlardan biri de komiserlerin seçiminde “istinaf bölgeleri arasında adaletin sağlanması” ibaresidir. Bu ibare, yeterince açık olmasa da, komiserlikte nüfus yoğunluğuna göre temsilin sağlanmasını ve 2003 yılından sonra ortaya çıkan bölgeselcilik veya mezhepçilik eğiliminin ortadan kaldırılmasını  öngörmektedir. Nitekim yukarıdaki ibarede geçen “istinaf bölgeleri” kavramı Irak yargı kurumunun yapısını açıklayan teknik bir kavramdır.Mahkemelerin yasama ve yürütme erklerinden bağımsız olması ilkesi ile uyum içerisinde, Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği’nin de diğer kurumlardan bağımsız olması, yargıçlar gibi Yüksek Seçim Komiserliği üyelerinin bağımsızlıklarının da güvence altına alınması gerekmektedir. Komiserlerin siyasi partilere ve devletin diğer kurumlarına karşı bağımsızlıklarını korumaları oldukça önemli bir meseledir. Zira seçimler halkın yöneticileri siyasi olarak yargılama süreçleri olduğu için bunu yönetenlerin serbest ve bağımsız olmaları gerekmektedir. 2003’ten bu yana dört genel seçim tecrübe eden Irak halkının, siyasi partileri değerlendirebilme konusunda bir bilinç geliştirdiğini söylemek mümkündür. Nitekim 2018 parlamento seçimlerine katılımın düşük olması, Iraklı vatandaşların siyasi bilincinin oluştuğunu göstermektedir. Irak halkı bu tutumuyla siyasi partilere de ciddi bir mesaj vermiştir.

Seçim yasası ile ilgili düzenlemeler yanında kamu düzenin oluşturulması da en önemli konulardan biridir. Bağımsızlığa vurgu yapan yasaların başarısı tartışılmadan önce devlet dışı silahlanmanın kontrol edilememesi gibi sorunların da öncelikle ele alınması gerekmektedir. Zira bu durum komiserlerin tarafsızlığını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle reform amacıyla protesto eden halkın isteklerinin yerine getirilmesi için devlet dışı silahlanmanın kontrol edilmesi yönünde çalışmalar başlatılması faydalı olacaktır. Parlamento tarafından benimsenen seçim komiserliği yasası komiserlerin özgür ve adil bir şekilde seçilmesini sağlayabilir. Ancak komiserlerin özgür iradeleriyle seçimleri yürütebilmeleri için devlet güçlerinin öncelikle ülke güvenliğini sağlama konusunda sorumluluk almaları gerekmektedir. Irak’taki mevcut güvenlik durumunu göz önünde bulundurduğumuzda yeni seçim komiserliğinin bağımsızlık konusunda direniş göstermesi oldukça zor görünmektedir.

Sonuç itibariyle, Irak Yüksek Seçim Komiserliği’nin bağımsız bir şekilde çalışabilmesi için iki meselenin halledilmesi gerekmektedir. İlk olarak, komiserliğin bağımsızlığını sağlayabilmek için onu seçen yargı organlarının bağımsız ve tarafsız olması gerekmektedir. Irak’taki yargıçların gerçek anlamda bağımsızlığı sağlanabilirse Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği de bağımsız bir kurum olacaktır. İkincisi ise devlet dışı silahlı aktörlerin silahsızlandırılması ve kuvvet kullanma yetkisinin sadece devletin elinde olması gerekmektedir. Aksi halde, yeni Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komiserliği’nin görevini demokratik seçim kriterlerine uygun olarak gerçekleştirebilmesi güç görünmektedir.